Mehmet TIRAŞ
Akıl deliliği nasıl içinde taşıyorsa…
Aşkta;ihaneti,şehveti,korkuyu,haz-ı,heyecanı,acıyı, ıstırabı ve merhametsizliği,riyakarlığı,yalanı içinde barındırarak yaşatıyor insana ve insanın kanını donduracak cinayet işletiyor,ne ararsan var içinde bu üç harflik sihirli demode olmayan kavramda…Aşk için söylenen yalan da insanı rahatsız etmiyor..uykunun tutmadığı yerde,İmkansızı yaşıyorsan aşk oluyor,yoksa nikah memurunun kıydığı, nikah şahitlerinin kefil olduğu, davetlilerin huzurunda yapılan ise geleneksel görevi teslim almak gibi bir şey..Aşk hem haz veriyor hem de baş kestiriyor..aklı boşaltan kalbi dolduran bir duygudur aşk.Aşkın ahdi vefa duygusu yoktur..Aynı zaman da hepimiz aşkın birer ürünü değil miyiz?.Tarifi yapılamayan aşktan kısa bir tanımlama ile yazıya giriş yaptım..
Merakınızı gidermek için hemen konuya gireyim ..
Hatırlar mısınız 30 Ağustos 2012 tarihinde Isparta’nın Yalvaç İlçesinde evli iki çocuk annesi 26 yaşındaki Nevin Yıldırım,kendisine zaman zaman silah zoruyla tecavüz eden ve uygunsuz fotoğraflarını yayacağını tehdidinde bulunan 35 yaşındaki Nurettin Gider’i av tüfeğiyle vurduktan sonra ,kendisini tehdit eden erkeğin başını keserek çuval içinde getirip köy meydanında atan kadın” kahvedeki erkeklere dönerek arkamdan konuşmayın,namusumla oynayan adamın işte kellesi,namusumu temizledim” diyerek adamın gövdesinden ayırdığı başını kahvenin önüne bırakır..Bu olay gazetelerde ve televizyonlarda haber olarak yer buldu ama her cinayet gibi üstüne gidilmeyerek unutuldu..
İşin tuhaf yanı kendinse tecavüz eden adamdan Nevin Yıldırım beş aylık hamile olması da düşündürücü bir şeydi.Neden düşündürücü; çünkü bir kadın tecavüze uğradığı adamdan iradesinin dışında hamile kalmasıdır..Nasıl bir genetik yapısı var ki kadınların istemediği halde tecavüze maruz kaldığı erkekten hamile kalışı, beni hep düşündürmüştür.Bu kadının biyolojik bir yapısı ve önlenemez bir varlığı olarak kadınlarda hep olacak, yaradılışının kaderimi demeliyiz buna..Cinayet işleyen kadın çocuğu doğurmak istemediğini söylüyordu..N e kötü bir duygu bedeninde olan canlı parçanı kabullenmiyorsun, hangi psikolojiyle anlatıla bilir?
Benim asıl üstünde durmak istediğim erkeklerin beyaz mürekkebini kadının rahmine boşaltmadıkça ve aşk yaşadığı kadını kendisine mahkum edemiyorsa,mutlaka kadınları en hassas yerinden yaralamaları ve teşhir etmeleridir..
Ataerkil toplumlarda bütün ahlaksızlığını kadının iffeti üzerinden yorumlayan,kendini ifade eden alçak erkeklerin vaaz geçemedikleri bir yöntemdir bu...Nedense hiçbir kadın da ahlakını,namusunu birlikte olduğu erkeğin üzerinden tanımlamaz ve yaşadığı aşkı da teşhir etmez..
Neden erkekler kadın üzerinden ahlakını ve namusunu tanımlar?..
Çünkü bu doğu toplumlarında asırlardır süre gelen ilkel bir gelenektir,kadına tacizi,tecavüzü ve teşhiri kendisine verilmiş,yapılması gereken bir görev olarak yaşam biçimi seçer erkekler.Eril iktidarlarda kadınların bedeni kadınlara ait değildir ve onun bedeninin kararı veren de erkeklerdedir.Şehvet duygusunu kendisi karar vermediği gibi bedenine de kadın sahip değildir, evliliğine de,kıyafetine de erkekler karar verir.Siz hiçbir toplumda erkeklerin kıyafeti üzerine tartışmalar yapıldığını duydunuz mu?..
Kadına şiddet nerede başlar ?..Ailede..
Herk erkek gücünü,cesaretini, kavgasını kadınlar üzerinden geliştirmiş,ilk yumruğunu veya tokadını,tekmesini,kafa atmayı kadınlarda öğrenmiştir.
İlk önce kız kardeşini veya ablasını döverek, sonra karısını daha sonra da kızına şiddet uygulayarak kadınları yönetmeye ve hükmetmiştir erkekler..
Bizim ülkemizde de olan töre cinayetleri,hep kadın üzerinden sürer ve yaygındır da..Recim olarak tanımlanan(taşlanarak öldürülen kadınlar yaygın olmasa da)bir bizde vardır bir de Nijerya da..
Daha ilkel bir şey uygulanır doğu toplumlarında; kadınların şehvet duygusunu ve orgazm heyecanını körletmek için sünnet ettirilmesi vardır.
Tekrar kadına cinnet geçirttiren bu cinayet üzerinde duralım ;niye erkekler aşk yaşadığı kadının bir gün kendisinden ayrılmak istediğin de, kadınları tehdit,teşhir etmeye kalkar ? Bu teşhir olayını sadece eğitimsiz insanlar yapmıyor,eğitimli olanlarda da teşhir ve kadına şiddet uyguluyor.Aşağıda okuyacağınız bir kurgu değil yaşanmış bir gerçek:
Ulusal hem de TRT televizyonun ana haber bültenini sunan bir kadın ile evli olan bir profesör, bir de çocukları olan bu çift; yatak odalarında bir fantezi yaşıyorlar ve bu fanteziyi de kayda alıyorlar,aradan bir zaman geçiyor ve anlaşamadıkları için kadın ayrılmak istiyor,adı şanı bilim adamı olan bu alçak, kadın ayrılmaktan vaaz geçmeyince,bu kayda aldıkları görüntüleri internet ortamına atıyor…İnsan bunu düşünürken ürperiyor ama bu kurgu değil hem de yaşanılan bir vaka..Bu adi adam nasıl ileride çocuğunun yüzüne bakacak,toplumun karşısına çıkacak veya hiç bir şey olmamış gibi aramızda dolaşacak ..Ama dolaşıyor..
Gerçi internet çağında çok yaygın yaşanılan haberler bunlar artık ama biz akademik bir unvanı olan bir erkeği verdik bu istisna da değil..Kadına şiddet uygulayan çok eğitimli erkekleri uzağa gitmeden çevrenizde gözlemleyebilirsiniz,biraz dikkat ettiğinizde..Sanki kadına şiddet uygulamak erkeğin görevlerinden biri haline gelmiş..
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) verilerine göre bizim ülkemizde kadınların yüzde 40’ı şiddete maruz kalıyor.Bu veri bana göre düşük daha fazla olduğunu tahmin ediyorum.
Çünkü her gün televizyonların ana haber bültenlerinde ve gazete sayfalarının birinci sayfasında kadına uygulanan şiddet ve cinayet haberleri n den geçilmiyor.
Peki kadınlara uygulan bu şiddet nasıl önlenebilir?
Dayağın cennetten çıkma görüldüğü ve eğitim aracı olarak kullanıldığı,kızını dövmeyen dizini döver,kadını hafta da bir kere dövmezsen başına şeytan yuva yapar,diye algılayan ilkel bir toplumsal kültürü nasıl etkisiz hale getireceksiniz.Kadın kocasından sopa yediği için polise baş vuruyor,komiser kocanın vurduğu yerde gül biter hem sever hem döver,diyerek bir işlem yapmadan kadını tekrar ,kocası denilen caninin yanına gönderiyor.Erkeğin vurduğu yerde biten gül nerede yetişiyor acaba ;erkeğin yumruk yaptığı avucunun içinde mi,yoksa namluya sürdüğü merminin açtığı yaranın çukurunda mı?
Peki çözüm ne diye duyar gibiyim.
Çözüm kadının ilk önce ekonomik bağımsızlığını kazanması,temel ihtiyaçlarını karşılayacak bir alım gücüne ve meslek sahibi olması,yaşadığı toplumun içinde aktif olarak örgütlenmesi,demokrasiyi ve hukuku yaşam biçimi seçmesi,üretimde,yönetimde ve temsil de söz sahibi olmanın mücadelesini vermesi..sosyal ve siyasi olarak da statü elde etmesi ve birey olmasından geçiyor..Birde kadınlar üzülerek söyleyeyim ki,kadının kurdu kadın,kadınlar kendilerini aşağılayan eril iktidara karşı ve cinsiyetinden olanlara yapılan ayrımcılığa ve şiddete karşı tepkisiz olması..
İnsan hakları toplumsal kültürümüzde bir hak olarak kadın haklarını da içine alarak, hala hak ettiği yerini almış değil ama bu şiddete maruz kalan kadınlar insan soyunu yaşatmaya devam ediyor,bu barbar egoist erkeklere rağmen..
Bir kadının yaşadığı dramatik aşk cinayetinden yola çıkarak; tarihsel,kültürel ve sosyolojik bir analiz yapmaya çalıştım kadınların dünyasından.
Kadınlar özgür olsa yerinden oynar mı dünya..
Yoksa bugünleri aratırlar mı?
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları











































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025