Gündem Kuzey Irak Kürdistan bölgesel yönetiminin referandum kararı üzerinden yürüyor..

Birde buna İspanya’dan bağımsızlığını ilan etmek isteyen Katolanya’daki referandum da eklenince..

Küresel dünyada Kimlikler mücadelesi uluslara evriliyor tartışmaları öne çıktı.

Irak Kürdistan referandumu Ankara’nın kimyasını bozmakla kalmadı, Erdoğan bunda da FETÖ’den sonra Mesut  Barzani’de  biz yanılttı demeye başladı..

Vatandaşta haklı olarak hep kandırılan ve aldatılan bir iktidarın, ne zaman geleceği gören ve aldatılmayan bir tutum sergileyecek demekten  kendini alamıyor.

Ama asıl olan gündemden bir şey kaçırılıyor..

O da, Akp genel Başkanı Erdoğan’ın talimatıyla  FETÖ ile irtibatlı olduklarına inandığı başta İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a belediye başkanlığından istifa ettirmesi idi..

Kadir Topbaş’ı Düzce belediye başkanı Mehmet Keleş takip etti..

Başkanlardan  başkanlıktan istifasını Erdoğan  istedi ve yerine getirdiler yani kendi istekleri ile istifa etmediler.

Medyada da haber olan yandaşların dışında  ama yalanlanmayan başta Ankara ve Bursa büyük şehir belediye başkanlarının istifa ettirecekleri haberleri internet medyasında ve gazetelerin internet sayfalarında; bu haberler yaygın bir şekilde dolaştırılıyor..

Akp parti sözcüsü yok böyle bir şey dese de bu istifa ettirme sürdürülecek gibi..

Çünkü Erdoğan parti sözcüsünü yalanladı sayılır; şuan yok ama olmayacak anlamına kesinlikle gelmez dedi.

Kulislerden sızan haberlere  göre Erdoğan’ın istifasını istediği Belediye başkanları istifa etmek istemedikleri  doğrultuda..

İşin garip yanı Belediye başkanlarını istifa ettiriyorlar ardından da istifa etti  haberleri yapıyorlar, bu kadar yalanı yalan makinesine bile söylettiremezsiniz.

Belediye başkanlarının istifa ettirilmesini yandaş ve merkez medya bir anlamı yokmuş gibi görmemesi,havuz medyasının gazeteleri ve sözde gazeteci geçinen tetikçilerin gazetecilik yapmadıklarını ortaya koyuyor bu haberler.

Akp’ye muhalif olan bir belediye başkanının istifasını bir tarafa bırakın,muhalif partili olan bir muhtar istifa etse idi manşet çekerler, ana haber bültenlerinde birinci haber olarak girerlerdi.

Akp’li belediye başkanlarının istifa ettirilmesi; 15 Temmuz darbesinin siyasi ayağının neden ortaya çıkartılmamasının sorusunu da gündeme getiriyor.

Sadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun iddiası: “ciddi bir hukuki soruşturma başlatsınlar Akp’nin yüzde 60’ı Fetö davasından tutuklanır” diye açıklamada bulundu.

15 Temmuz darbesinin siyasi ayağının ortaya çıkmaması  kontrollü darbe iddiasını güçlendiriyor.

Akp’e darbenin siyasi ayağını gündemden uzaklaştırmak için sürekli, içe dönük suni gündemler yaratıp;şimdi olduğu gibi bütün  sorunları Iraklı Kürtlerin referandumu ile gündemden uzak tutmaya çalışıyor.

Erdoğan’ın dış politikadaki öngörüsüzlüğü   devam ediyor,Suriye de nasıl çuvalladı ise Kuzey Irak politikasının akıbeti de farklı olmayacak.

Erdoğan bir konuşmasında OHAL ile ilgili OHAL’den kim zarar görmüş diye konuşmuş; vallahi OHAL’den sonraki hak ihlalleri saymakla bitmez ama biz tekrar kısaca hatırlatalım rakamlarla.

“150 bin kişinin OHAL’den sonra çıkartılan KHK’lerle işten atılması,42 binin tutuklanması,4 bin 500 akademisyenin üniversitelerden uzaklaştırılması,181 gazetecinin gazetecilik yaptığı için cezaevlerinde tutulması ve 200 gazete,dergi,televizyon,radyo,ajansı ve yayın evinin kapatılması ve 2 bin 500 gazetecinin işsiz kalmasını” diye hatırlatalım partili Cumhurbaşkanına,biliyor da!.

Eğer devleti yönetenler ve yönetmeye talip olanlar rasyoneliteyi değil de duygularını öne çıkartırlarsa,

Ülkelerinin geleceğini karanlık bir tünele sokarlar.

Kuzey Irak Kürdistan bölgesinin 25 Eylül referandumunun yapılmasından bu tarafa, aklı selim hareket eden bir tane iktidar sahibinin devlet aklını öne çıkartmış değil.

Buna ana muhalefet partisi  CHP de dahil.CHP,Akp tarafından meclise getirilen her tezkereyi firesiz onaylaması bunun somut kanıtı değil mi?

Ya Akp Genel Başkanı Erdoğan’ın konuşmalarına bakın öfke baldan tatlıdır sözünü hatırlatıyor.

Erdoğan Kuzey Iraklı Kürtleri aç bırakıyor,süründürüyor,bunlar nasıl devlet olacaklar, devletin ne olduğunu bilmiyorlar gibi, Kürtlerde karşılığı olmayan, diplomatik dilden öte tehdit eden;içe dönük milliyetçiliği körükleyen,kışkırtan,nobran bu dille nereye varırsınız?

Erdoğan bunları derken ortağı Devlet Bahçeli il plaka numaralarını vererek Kerkük’ü ve Musul’u Türkiye’ye kattı bile..

Kürt sorunu artık bölge sorunu olmaktan çıkmış küresel bir sorun olarak tartışılıyor ama bizim siyasi iktidar,taraftarlarını memnun eden alkışlarla reddi inkar yolda tam gaz ilerliyor.

Bu  öfke ve kin nasıl devlet aklına dönüşür?

Bu Celallenme nereye kadar?

Yaşadığınız  coğrafyanın orta doğu olduğunu nasıl akıldan çıkartırsınız.

Akp genel başkanı Erdoğan dünya beşten büyük diyor ama..

Bölge ve Orta Doğu da  Türkiye’ den büyük?

Mezopotamya coğrafyasında dört ülkeye yayılmış  tam 35  milyon Kürt yaşıyor, Kürtlerin sorunlarını yok sayarak,güvenlik politikalarıyla tarihte  hangi sorunun  çözüldüğü görülmüş?

Erdoğan demokrasi ve hukuktan uzaklaştıkça, sorunlar iktidarın üstüne karabulut gibi çöküyor.

Son çıkarılmak istenen ve  gündeme gelen Motorlu Taşıtlar Vergisine (MTV)  getirilmek istenen yüzde 40’lık zam ekonominin ne kadar kötü gittiğinin tek başına işareti değil mi?

Medya ve düşünce özgürlüğünün olmadığı, yargının bağımsız karar veremediği,muhalefetin susturulduğu  bir ülkede,gerçek özgürlüğün sahiplerinin muhatap alınmadığı bir yerde  hiç bir sorunu çözemezsiniz.

Saydamlıktan uzaklaşan Türkiye gri bir siyasal  iklime girdi,gri alan ancak fosforlu bir renge dönüşmesinin yolu da, çoğulcu ve katılımcı  bir demokrasi ile mümkün.

Akp’li belediye başkanlarının istifalarının istenmesinden doğan  belirsizlik ve darbenin siyasi ayağının ortaya çıkartılmaması,suların durulmayacağını gösteriyor?