Melih ALTINOK
Pazar günkü AK Parti Kongresi’ne, Başbakan’ın Kürt sorunu ve müzakere üzerine son günlerdeki atmosferi enikonu yumuşatan, kamuoyunda ve hatta muhalefette bile umut yaratan açıklamalarıyla gittik.
Umutla diyorum, zira Erdoğan’ın muhalefetin “istemezük” çığlıklarıyla toplumu manipüle ettiği en kritik anlarda bile aldığı siyasi riskler hafızlarımızdaydı. Kuşkusuz bu kez eşiği daha da yükseltecekti.
Ama konuşması bittiğinde salondakilerin ağzındaki tat mayhoştu.
Derken Genel Merkez “oku” dedi.
Kongre salonunda yerlerde sürünen heyecanın ve umudun imdadına, AK Parti logolu zarflar yetişmişti.
Mazrufta, kongrede konuştuğum bir bölge delegesinin tabiriyle, Başbakan’ın konuşması sırasında birkaçını söylese “ne güzel olacak” şu radikal öneriler yer alıyordu:
Partilerin kapatılmasının tamamen kaldırılması. Seçimlerle ilgili mevzuatın topyekûn gözden geçirilmesi. YSK’nın yeniden yapılandırılması. Şartlar ne olursa olsun mutlaka yeni bir anayasanın ülkeye kazandırılması. Anadilde savunmanın sorun olmaktan çıkarılması. Anadilde kamu hizmetlerine erişim. İsmi darbelerle anılan şahısların isimlerinin kamu alanlarından kaldırılması. Askerî okullardaki müfredatın yenilenmesi. Kamu hizmetlerinde Kürtçe tercümanlık. Jandarmanın kolluk hizmeti sunan sivil bir yapıya dönüştürülmesi. AB hedefinden şaşmamak...
Şimdi doğal olarak herkes Başbakan’ın konuşmasında niçin bu reformların yer almadığını tartışıyor.
Bunun da tek bir yanıtı var ve Başkentte AK Parti’yi yakından takip eden herkesçe biliniyor: Köşk perspektifi!
İstanbul’dan bir günlüğüne kongreye gelip “Ankara’nın dehlizlerinde” stalker pozlarında gezen meslektaşlarımızın, 63 maddelik metni Başbakanlık kaynaklı sanmalarına, spontane yazıldığını düşünmelerine ve konuşmayla bağlantısını kuramamalarına bakamayın.
Bu metin Başbakan’ın bilgi, onayı ve katkısıyla, bizzat konuşma metnini hazırlayan ekibin elinden çıktı.
Tam ya da yarı başkanlığın yanı sıra partili cumhurbaşkanı modelleri üzerinde ısrarcı olan, önümüzdeki üç yılda da tüm politikalarını bu perspektifle şekillendirecek olan AK Parti, kongrede şahit olduğumuz stratejiyi izleyecek.
Yani, Erdoğan sonrası düşünülerek kongrede verilen “genel başkanlığın önemli olmadığı bir ak parti” mesajının tercümesi şu: “O güne dek önemli olan genel başkan!”
Son seçimlerde yakalanan yüzde ellinin desteği riskli konulara girmeyen bir genel başkan üzerinden “moralmen” konsolide edilecek. Parti ise gerek 63 madde gerekse “önemli” isimlerin yeni alternatifleri üzerinden reformları sürekli tartışacak. Bu da malum yarışta Gül’ün demokrat tavırlarıyla “rol çalması” tehlikesinin panzeri olacak.
Dün Neşe Düzel’e konuşan Galip Ensarioğlu’nun dediği gibi, AK Partililer bizzat kendi talimatıyla yerel yönetimlerin güçlendirilmesi için bir yıldır çalışıyorken ve hatta ilgili bakanlıkların bürokratları yönetim modellerine dair radikal raporlar hazırlıyorken Başbakan topa sert girmeyecek. Erdoğan ancak konu Meclis’e gelip tartışmaya açıldıktan, tepkiler geldikten hava yumuşadıktan sonra “artıları” sahiplenecek.
Kısacası çözüm iradesi konusundaki riskler Başbakan’dan uzak tutulup, AK Parti’nin diğer unsurları üzerinden sınanacak.
Bu yaklaşımı kongreden hemen önce görüştüğüm üst düzey bir AK Partili’nin şu sözleri de layıkıyla özetliyor: “Başbakan AK Parti’nin yapacaklarını demeyecek, Başbakan’ın diyemediklerini AK Parti yapacak!”
Dolaysıyla 10 yıllık başarısında, Kürt sorunu, demokratikleşme ve sivilleşme alanındaki reformlarının etkili olduğunu gören bir “AK Parti aklının” varlığını inkâr ederek, Erdoğan’ın bugüne değin tutanın elini mutlaka yakan ve meyvelerini suretinin değil aslının (MHP) yediği milliyetçilik sopasına sarıldığını düşünmek en hafifi tabirle eksik analizdir.
Kaldı ki son dönemde sık sık Kürt sorunu ve PKK ile ilgili niyetlerini, riskleri de açıkça itiraf ederek değerlendiren Erdoğan’ın şu sözleri de ortada:
“Biz aynı zamanda ülkeyi yönetiyoruz ama siyasetçiyiz, bunun halkımın üzerindeki genel izlenimi nedir, bunu ölçmek durumundayız. Yüzde 90 civarında araştırmalarda bu konuyla (müzakere) ilgili tepki geliyor.”
AK Parti’nin yolu bu. Ama önemli bir diğer cevap hâlâ açıkta. Peki, muhalefet ne yapacak?
Ben “ üçüncü yol” önerilerinin dillendirilmeye başladığı bir dönemde, siyaseten yapılan tartışmaların “aynı zamanda” demokratikleşmeye katkı perspektifiyle yürütülmesi gerektiği kanısındayım.
Çünkü artık herkes çözüm istiyor ve hedeflerin-niyetlerin bu denli açık konuşulduğu bir gündemde kimse “engel olana, bahane bulana” yönelmez.
Bu noktada demokrat ve liberal muhalefetin Erdoğan’ın ve AK Parti’nin diyemediklerine değil, yapmadıklarına odaklanması da sanırım hem kendi siyasetlerin bekası hem de demokratikleşme için kazan kazan mantığıyla olumlu sonuçlar doğuracaktır.
Aksi halde demokratik muhalefetin bile [Gül-Erdoğan kutuplamasında senaryoları düşünün] ancak AK Parti içerisindeki bir hizipten doğacağı umudunun zavallılığı önümüzdeki üç beş yılımızı daha ipotek altına alacak.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019