Melih ALTINOK
Bayramlar seyranlar hele hele resmîleri hiç umurumda değil. Ama gündüzki oturumda başörtülü Sayıştay üyesi Nejla Eroğlu’nun oturmaya hakkı olduğu halde locadan çıkartılması skandalının izlerini sürmek üzere Meclis’teki 23 Nisan Resepsiyonu’na gittim.
Güzel güzel yenildi içildi ama baktım ki kimse oralı değil.
Ertesi gün de beklediğim üzere muhafazakâr basında tık yoktu. Merkez medya ise mevzuu işlemişti ama tahmin edeceğiniz üzere “bu ne cüret” edasıyla.
Sözcü ise yine en uçtaydı: “Eroğlu’nun türbanıyla bürokratlara ayrılan bölüme oturması paniğe neden oldu!”
Panik! “Meclis’te bir türbanlı gördüm sanki, evet evet gördüm...”
İş yine bize düşmüştü. Pazar günü skandalı sürmanşetten gördü Taraf. Dün de yine, skandalın, üstü öyle kolayca örtülebilecek bir protokol krizi olmadığı yönündeki ayrıntılarla beslenen haberimiz gazetenin en tepesindeydi.
Atlanacak bir haber değildi. Zira fotoğraflardan ve Meclis çalışanlarının beyanatlarından da anlaşıldığı üzere, yüksek yargı üyelerine ayrılan locadan bir örtülü kadın Sayıştay üyesi çıkartılıyordu ama orada protokol gereği yeri olmayan Meclis bürokratları, mesela Kemal Öztürk, mesela Erbay Kücet’e dokunulmuyordu.
Haberimiz üzerine Meclis Başkanlığı’ndan zevahiri kurtarmak için yapılan “Kemal Öztürk’ün yeri orasıydı” türünden açıklamanın, “Eroğlu’nun niçin orada olamayacağı” sorumuza yanıt niteliği taşıyıp taşımadığını da sizlerin vicdanına bırakıyorum.
“Eroğlu kimliğini ibraz etseydi sorun olmazdı” bahanesi ise daha vahim. Çünkü bizler “Niçin yalnızca başörtülüler kimlik ibraz etmek zorunda, bu hassasiyetin nedeni ne” diye soruyoruz.
Başörtüsü konusunda özür beklerken bahane üreten bir AKP...
Evet, bence de renksiz, tatsız, tuzsuz ve totalde hiçbir şey söylemeyen resmî açıklamaları geçelim. Pazar günü konuştuğum Has-Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un da vurguladığı gibi, “28 Şubat günlerinde miyiz ki, çoğunluğunu oluşturduğunuz parlamentoda bile temsilcisi olduğunuz halk adına muktedir olamıyorsunuz” demekle yetinelim.
İki gündür özellikle muhafazakâr camiadan okurların olaya hayret eden mesajlarını okuyorum. Soruyorlar:
“Konuya duyarlı olmasını beklediğimiz hükümet ve basın niçin tepkisiz”
Haksızlar mı?
Ama bu sessizlik yalnızca Eroğlu olayıyla sınırlı, bugüne ait bir tavır değil. Reform otobanında hız yapan AKP’nin, zaman zaman girdiği güvenlik şeridinde ilerlemenin konforuna kapılmasının son örneği.
AKP, en sağda yer alan kesimlerin bile artık çok da açıktan muhalefet etmediği, üzerinde büyük oranda konsensüs sağlanan konularda bile ürkek davranıyor.
Dün Neşe Düzel’in Taraf’taki röportajında da vardı. AKP Sayıştay’ın denetim alanını genişletmiyor ama Sayıştay üyelerinin kılık kıyafetinin işgüzar denetiminin genişletilmesini bahanelerle geçiştiriyor.
Oy oranını büyük kısmını TSK mensuplarından, asker ailelerinden ve ordu muhiplerinden alan CHP bile ombudsman yasasının askerî faaliyetleri de kapsamasından yana olduğunu söylüyor. AKP ise “sonra sonra” diye öteliyor.
Vicdani redde dahi el atacak gibi yapan hükümetin zorunlu askerlik, görev süresinin kısaltılması, bedelli gibi konularda da CHP’nin bile gerisine düştüğüne şahit oluyoruz.
Başbakan’ın 2005 yılında Diyarbakır’da büyük bir cesaret göstererek tanıdığını ve çözümü için çırpınacağını söylediği Kürt sorunu konusunda bugün geldiği nokta ise “Kürt sorunu yoktur, Kürt vatandaşlarımızın bazı sorunları vardır, o kadar.”
AB üyeliğine dair isteksizlikleri, ha denilse açılacak fasıllar için adım atmamaları da malumunuz.
Liste uzar da uzar.
Başbakan, partisinin attığı cesur reform adımlarını kıvırmadan alkışlayan, muhalefeti siyasal iktidara çemkirmeye indirgemeyen komplekssiz solcuların, liberallerin, ülkedeki reform sürecinin sekteye uğramasından kaygılanıp yaptıkları uyarılardan pek hoşlanmıyor, biliyoruz.
Ama Başbakan da şunu bilmeli ki, bizler söylesek de söylemesek de, artık demokratikleşen refleksleriyle AKP’nin fersah fersah önüne geçen mütedeyyin tabanı bile, MHP ile girilen milliyetçilik yarışından, müesses nizamla flörtten son derece rahatsız.
Örneğin AKP resmî söylemine azıcık sitem etti diye gazetesinden ayrılmak zorunda kaldığını bildiğimiz (kendisinin bu yönde bir beyanatı olmadığını söylemeliyim) namuslu aydınlardan Hidayet Şefkatli Tuksal’ın sorduğu şu soru, balçıkla sıvanmıyor artık:
“Başörtüsü sorunuyla ilgili BM gibi kuruluşların hükümetin bu sorunu kadına karşı ayrımcılık çerçevesinde ele alıp çözmesi yönünde tavsiyeleri var. E genişçe bir kamuoyunun talep ve beklentileri de ortada. Çözülmesine artık kimsenin karşı çıkmadığı, üniversitelerdeki başörtüsü sorununda bile fiili çözümle yetiniliyor? Peki, bunca iç ve dış desteğe rağmen hükümet bu kartları niçin kullanmıyor?”
AKP halk kendisini üçüncü dönemde iktidara getireceğinden emin. Gidişat da bu yönde. Ancak seçmenin teveccühünde AKP’nin merkezin değil, reformun merkezinin partisi olması umudunun etkili olduğunu artık anlamalılar.
Ahaliyi sükûtu hayale uğratan “öncekiler” gibi, makul muhalefetin sığ sularında kulaç atmaktaki ısrarınızı sürdürürseniz, değil 2023’e dek heyecan yaratmak, erken seçimsiz 2013’e bile zor varırsınız.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019