Mücahit BİLİCİ
Türkiye ilginç bir yol ayırımında. Veya öyle hissediyor. Atatürk ve Gazi arasındaki çekişme Mustafa Kemal’in statüsünü belirleyecek. Türkiye’nin tarihi yeniden yazılacak. Hikayeyi kısaca özetlemeye çalışayım.
Normalde dindarlar Mustafa Kemal’i gaddar bir askeri lider olarak ve İslam’ın şeairine karşı giriştiği kırımla biliyor (tekkelerin kapatılması, Türkçe ezan gibi pratikler). Onu Ata olarak tanımıyorlar, çünkü ataları değil. Çağdaşlaşma, Avrupalılaşma, ilerleme vesaire ne adına olursa olsun Mustafa Kemal’in dindar insanların hukukuna, hürriyetine, onuruna ve mukaddesatına karşı yaptıkları affedilir cinsten değil. Bu yüzden statüsü epey negatif. Bu olumsuzluk kimi direkt mağdurları açısından safi kötülükle bile özdeşleşebiliyor. (Kürtler açısından da hikaye farklı değil). Bugün bile Kemalistler hem İslam konusunda hem de Kürtler konusunda Türkiye’nin en tutucu, en gerici kesimi olmaya devam ediyor. Çünkü Kemalizm, inanç ve ritüelleri olan bir şahıs kültü olmaktan kurtulamadı. 2000’li yıllarda hala toplumun dörtte birini oluşturan laik-Kemalist kuşağın artık doğal ölümlerle azalıp tarihe karışacağı bekleniyordu. Ve o cephede değişen birşey olmadı.
Fakat değişim başka cephede oldu. Onyıllarca kurumları ellerinde tuttukları için dindarlara hükmeden Kemalistler demokrasi yüzünden iktidarı dindarlara kaptırdılar (post-Kemalizm). Dindarların iktidarında imtiyazlarını kaybettiler. Kendilerini üstün gördükleri kesimle eşitlendiler. Başörtüsünün normalleşmesi bunu temsil ediyordu. Ancak dindarların iktidarı onlara iktidar nimetlerinden yararlanmayı getirirken dindarlıkta çözülmeyi de beraberinde getirdi. Dindarların iç çatışmaları ve darbe teşebbüsü sonrası milliyetçileşmedeki dramatik artış bugünü doğuran süreçlerin fitilini ateşledi. Türkiye dindarlar eliyle hem milliyetçileşti hem de dindarlar yüzünden sekülerleşti. Milliyetçilik ve sekülerliğin kesişimi ise Kemalizme yeni kan anlamına gelecekti.
Dindarların iktidarında devlet ve dini hassasiyetleri buluşturma çabaları çoğunlukla devlet lehine işledikçe fatura büyüdü. Din ve menfaat siyaset şemsiyesi altında birleşince dindarlıkta yorgunluk, zehirlenme, ihlas yokluğu, tutarsızlık, araçsallaştırma, din sömürüsü gibi muhtelif adlar alabilen marazlar ortaya çıktı. Resmi dindarlığın yani dindarlığın devletleşmesinin bir bedeli de sivil dindarlığın çözülmesi oldu (post-İslamizm). AK Parti siyasetlerine tepki arttıkça sarkaç öbür tarafa doğru biraz daha salınmaya başladı.
Şu soru soruldu: Acaba laikler, Kemalistler haklı mıydı? Dindarlara sopadan başka bir reçete doğru olur muydu? Son yıllardaki Doğan Avcıoğlu ilgisi Kemalizme dönüşün bir semptomuydu. Devlete sahip olan dindarlar devletle paket halinde gelen Mustafa Kemal’i de sahiplenmek zorunda kaldılar. Gazi Paşa olarak dindarlığa asimile veya entegre edilen Mustafa Kemal, dindarların çocuklarındaki sekülerleşme dalgası ile dindar yahut laik tüm kesimleri kapsayan genel milliyetçileşme dalgasının kesişiminde yeni bir hayat bulmaya başladı. Atsan atılamayan, tutsan da tutulamayan bir mahiyeti olduğu düşünülen Mustafa Kemal bu kez devletle bütünleşme, dindarlar arasında sekülerleşme, genel olarak milliyetçilikte derinleşme ve nihayet ulusal sembolizmde path-dependency gibi faktörler yüzünden yeniden kıymete bindi. Son yıllarda zuhur eden post-post-Kemalizm tartışması da aslında eski Kemalistlerin dindarların falsolarından aldıkları cesaretle Kemalizme yeni bir hayat verme girişiminin akademik yansımasıydı. Yani eski Kemalistler yeni bir cesaret buldular. Eski dindarların bir kısmı da laikleşip Kemalist oldular. Bunların önemli bir kısmı Serbestiyet’teki ilk yazımda anlattığım süreçten “Kur’anizm’den Kemalizm’e” geçtiler. Dini terkeden pekçok eski İslamcı bugün Atatürk’te kendilerine bir kurtarıcı, bir mehdi buluyor.
Neticede dindarların içinde Mustafa Kemal ile ilgili iki damar ayrışmaya başladı. Bir tarafta hasmane tavrın devamını savunan, Osmanlıcı, Abdülhamitçi, klasik anti-Kemalizm. Diğer tarafta Türkiye’nin yeniden kurulumunda yeni ideoloji olarak işlev gören (yeni)-İttihatçılığın Mustafa Kemal’i bir Müslüman komutan olarak yeniden tarihe yazmak isteyen revizyonist post-anti-Kemalizm. Bu ikincisi hem ulusal dayanışmacılıktan hareket ediyor, hem Mustafa Kemal’in Kemalistlere terkedilerek suistimal edilmesine izin vermemek istiyor ve son tahlilde artık karikatürleşen bir taraftarlık ve karşıtlığın ötesine geçmek istiyor. Fesliler ile Enverciler karşı karşıya. Osmanlıyı romantize eden mukaddesatçılar versus İttihatçılık ile Cumhuriyet arasında yeni bir sürekliliği temin etmede Mustafa Kemal pürüzünü çözmek isteyen Müslümancılar. Bunlardan ilki kerhen fetva verilen “Gazi”nin bile terkini savunurken, ikinci grup “Gazi”nin kerhen değil hakikaten yeniden benimsenmesini savunuyor. İki taraf da dindar. Aradaki fark devlet etkisi.
Mustafa Kemal’in yeniden şekillenen Cumhuriyet için anlamı konusundaki bu mücadele dindarların içinde bir iç yarılma oluşturmuş gibi. Buna bir nevi milliyetçi ve ulusalcı ayrışmasının dindarlar içindeki versiyonu olarak da bakabiliriz. Manevi değerler ile anti-emperyalizm kamplarının ayrışan gündemleri olarak da okunabilir bu kutuplaşma. Dolayısıyla Mustafa Kemal’in statüsünü belirleyecek bu çekişme son günlerde çeşitli şekillerde kendisini belli ediyor: Yeni Şafak gazetesinde aslında geleneksel olarak olağan olan bir eleştirel Mustafa Kemal yazısının yayından kaldırılmak zorunda kalınması veya Furkan Bölükbaşı gibi anti-Kemalist bir influencer’in gözaltına alınması tam da Mustafa Kemal Paşa’nın statüsünü belirleyecek çizginin nereden geçeceği konusundaki tereddüdü yansıtıyor.
Kemalistlerin yeni kan infüzyonuyla hayata dönüp cüretlendikleri bir zamanda dindarların devleti yönetme kabiliyetlerini maksimize etmek için Kemalizmi rehabilite etme ihtiyaçları iste son günlerdeki kimi tartışmaların arkaplanındaki dinamikler. Artık bir karar verilecek. Kemalizmin dindarlarca rehabilitasyonu Mustafa Kemal’in yeni statüsünü belirleyecek. Belki de laiklerin Post-Post-Kemalizmi ile dindarların Post-Anti-Kemalizm’i buluşup anlaşacaklar. Bu sürecin muhtemel sonucu Kemalizm’in dindar bir versiyonu olacak gibi görünüyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları






































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
13.11.2025
12.11.2025
31.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025