Taner AKÇAM
Suriye üzerine yazmak çok zor. Zannediyorum, birçok insan da benim gibi çaresiz hissediyordur kendisini. Onlardan farkım yazmak zorunda olmam... Yalova Kaymakamı gibiyiz ama gene de maç hakkında kanaat bildirmek zorundayız.
Özet, çaresizim, 1991 yılından beri, uğraştığım, tartıştığım, dersini verdiğim ve bir anlamda tartışmaktan usandığım bir konu bu: “kitlesel katliamlar ve bunların nasıl önlenebileceği” meselesi! İnsani amaçlarla üçüncü bir ülkeye silahlı müdahale konusunda lehte ve aleyhte söylenebilecek tüm argümanları bildiğimi söylersem abartmış sayılmam. İnsanlığın en eski sorunlarından birisi bu. Ve özellikle de 19. yüzyıl ile birlikte uluslararası dünyada bir hukuk normu olarak da şekillenmeye başladı, hâlâ da gelişiyor.
Çok karmaşık bir konu ama basit bir yol da var: “bir devletin iç işlerine hiç bir koşulda karışılamaz” ile, “Birleşmiş Milletler bir polis gücü kursa ve her devlete karışsa” alternatiflerinden birisini tercih edebilirsiniz. Ya da zor yolu seçersiniz, “duruma göre karar veririm”, der arada derede yuvarlanırsınız.
Türkiye kültür dünyası olarak birinci seçeneğe daha yakın durur; değişik isimler taksak da (Batı, emperyalistler, sömürgeciler, kapitalistler vb. vb.) sonuçta bizim ülkede Batı denen cemaatin, insanlık için iyi şeyler yapabileceğine kimseyi inandıramazsınız. “Müslüman bir ülkeye, Hıristiyan bir koalisyonun müdahalesi hiç bir zaman doğru değildir”, veya “Emperyalist-Kapitalist Batı’nın insani nedenlerle müdahale edeceğini savunmak, insanla alay etmektir” gibi sözleri bolca duyarsınız.
Fakat “ötekinin rezilliği” üzerinden kurulmuş bu itiraz, sanki esasta müdahale fikrine itiraz etmiyor gibidir; itiraz müdahale edenin karakterine yöneliktir. Sanki bir devlet Müslüman veya sosyalist ise, müdahale olabilir, deniyor gibidir.
Batı ülkelerinde müdahaleye ilkesel karşı çıkış oldukça yaygındır. Müdahale ve savaş çözüm değildir; bu tür müdahaleler çözmek iddiasında oldukları sorunlardan daha büyüklerini yaratırlar, biçiminde itirazları çok duyarsınız. Doğrudur, bazı devletlerin kendi sınırları içinde soykırım da dâhil, kitlesel imhalara başvurması yapısal bir sorun. Ve bu yapısal sorunlar çözülmeden, dışarıdan müdahalelerle kesin sonuç elde etmek zor.
Ama, meselenin yapısal olduğu ve yapısal sorunların çözülmesi gerektiğini ileri sürenlerin cevap veremediği ciddi bir soru vardır: sorun yapısaldır deyip, kitlesel imhalara seyirci mi kalalım? Niçin insanları kurtarmaya çalışmayalım?
“Evet” mi, “Hayır” mı? Hangi koşullarda ve daha da önemlisi, kimlerin karar vereceği durumlarda birilerini ölümden kurtarmak için gidip yardım edeceğiz? Müdahale edeceklerin karakteri; müdahalenin amaçları konu hakkındaki kanaatimizi değiştirir mi? Yoksa, müdahaleye ilkesel olarak mı karşı çıkacağız?
Tartışmaları izleyin: müdahaleye evet, diyenler, Nazi Almanya’sı, Bosna ve Kosova örneklerini verirler! Ya da müdahale edilmediği için Ruanda’da ölen 800.000 veya Darfur da ölen yüzbinlerce insanı hatırlatırlar. Hayır, diyenlerin ise Irak ve Afganistan başta olmak üzere onlarca başka örneği vardır. Birincilere göre Suriye, Almanya- Bosna- Kosova gibidir; ikincilere göre ise Irak. Hakikaten Suriye hangisine daha yakın dersiniz?
Seçin seçebilirseniz. Sahi, siz hangisinden yanasınız?
Müdahale etmek isteyenlere, “daha önce neredeydiniz” diye karşı çıkmak çok ikna edici olmayabilir. “Sana uyup, fikrimi değiştirdim, kötü mü yaptım; hiç mi gelmeseydim” diye cevap verir! “Müdahale ile neyi çözeceksin” sorusu biraz daha zor bir sorudur. Ama, “şu tarz bir müdahale ile sorun çözülebilir” argümanına açık kapı bırakır.
Bir de unutmayın, hiç müdahale etmeyerek de çatışmalara bir tarz müdahale etmiş oluyorsunuz zaten. O hâlde?
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci2014 sonrası ülkenin tüm ayarları bozuldu 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolMHP umut olabilir mi? 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMahkeme kararından bir parti ve bir iktidar çıkabilir 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKülliye ve mirasta eşit paylaşım… 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKABD’nin “özeleştiri” yapacağı günlerden korkalım 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKurultay kararı öncesi CHP… 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİOtoriterlik ve Medya 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2025
5.06.2023
1.04.2021
15.07.2020
2.05.2020
25.04.2020
22.04.2020
5.04.2020
28.01.2020
21.01.2020