Taner AKÇAM
Osmanlı devleti niçin parçalandı sorusu ile uğraşan eserlere baktığınızda, büyük devletlerin paylaşım arzuları, dünya ekonomik sistemi ve ticaret yollarındaki değişimler ve idari yapıdaki çürümeler vb. gibi birçok izaha rastlarsınız.
Ama bunların içinde en başta olması gereken bir nedene hiç rastlayamazsınız.
Osmanlı Hıristiyan- Müslüman eşitliğini sağlayamadığı için çökmüştür. Bu gerçeğe değinen bir tarihçiye, bir iktisatçı veya sosyal bilimciye rastlamak zordur.
Eğer Osmanlı bu eşitliği sağlasaydı, dağılma gene olur muydu ve ne kadar sonra olurdu gibi tartışmalar elbette yapılabilir ama bu buradaki tezi değiştirmez.
Osmanlı, hangi yılları esas alacağınıza bağlı olarak değişmekle birlikte, yüzde 25-35’i Hıristiyan vatandaşlardan oluşan bir devletti.
Hıristiyanların, Müslümanlarla eşit ve eşdeğer koşullarda yaşaması aynı haklardan yararlanmaları gerekiyordu ve ama Osmanlı bu eşitliği sağlayamadı.
İki önemli nedenden dolayı: Birincisi, reformlar devletin kendi istediği bir şey değildi. Dış baskıların ürünü ve şark meselesinin diplomatik sınırları içinde istenmeyerek verilen ödünlerdi.
İkincisi, Müslüman halk da Hıristiyanlarla eşitlik istemiyordu. Dönemin reformcu devlet adamlarından Cevdet Paşa, halkın 1856 Islahat reformunu, “Ehl–i İslama bu bir ağlayacak ve matem edecek gündür” diye karşıladığını aktarır.
Osmanlı yöneticileri, 19. yüzyıl boyunca halkın reformlara hazır olmadığı, bu nedenle ağırdan hareket edilmesi gerektiği bahanesinin ardına sığınırlar. Abdul Hamid’in bile, “Hürriyet vermeden önce bir memleketi hürriyete alıştırmak lazımdır. İşte ben de bunu yapmaya çalışıyorum”, dediği aktarılır.
Yine bu dönemde, “Bir millet hazırlanmadan, kendisine ceffelkalem tam serbesti verilemez”; “Biz halka bazı müsaadeler gösterelim ki onlar devletten hakkımızı aldık zannetsinler. Lakin esas itibarıyla bir şey vermiş olmayalım”, türünden sözlere bolca rastlamak mümkündür.
Tanzimat döneminin ünlü reformcusu Mustafa Reşit Paşa’nın bile 1856 Islahat Fermanı ile getirilen eşitliğe itiraz ettiği ve “Müslüman kamuoyu kabul etmez, önce zihinler hazırlanmalı”, dediği aktarılır.
Hıristiyanların Müslüman çoğunlukla eşit ve eşdeğer koşullarda yaşaması doğrultusunda yapılmış iki önemli reform girişimi daha vardır. 1895 Ekim ve 1914 Şubat’ında kabul edilen Ermeni reformları. Her ikisi de özü itibarıyla aynıdır.
Ermeniler eşit vatandaşlar olarak devlet idaresine de katılacaklar; polis ve jandarma olabilecekler, il idare meclislerine eşit oranda seçilecek ve kaymakam olabileceklerdi. Osmanlı, Ermenilerin eşitliği doğrultusunda bu reform adımlarını atmak yerine onları katliama tabi tutmayı tercih etti.
1913 Arap reformu da farklı sonuçlanmadı. 1913 Paris Arap Kongresi sonrası eğitimde, idari yapıya katılmada önemli haklar elde eden Arapları bekleyen reformlar değil, hapishane oldu. Arap önderler, İstanbul’a geldiklerinde tutuklandı ve hapse atıldılar.
Sorun basit, alt tarafı vatandaşlık; herkesin kanun önünde eşit olması ve buna uygun bir zihniyet dünyası. 19. yüzyılda yapılamayan bu oldu.
Osmanlı Sünni- Müslüman çoğunluk önce Hıristiyanlar, sonra Araplarla eşit koşullarda birarada yaşamayı beceremedi. Dağılma ve parçalanma bundan.
21. yüzyılda gene aynı sorunla uğraşıyoruz. Bu sefer aktörler değişti. Hıristiyanların yerini Kürtler veAleviler aldı.
Başbakan, reform paketini açıklarken, “bir tek paketle tüm yasakları kaldır(maya), tüm kısıtlamalara son ver(meye), bütün özgürlüklerin önünü aç(maya)... Türkiye siyasetinin müsait olmadığını” söyledi.
Acaba Sünni Türklerin, Kürtler ve Alevilerle eşit ve eşdeğer koşullarda yaşamayı kabul etmelerinin önündeki zorluk ne?
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci2014 sonrası ülkenin tüm ayarları bozuldu 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolMHP umut olabilir mi? 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMahkeme kararından bir parti ve bir iktidar çıkabilir 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKülliye ve mirasta eşit paylaşım… 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKABD’nin “özeleştiri” yapacağı günlerden korkalım 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKurultay kararı öncesi CHP… 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİOtoriterlik ve Medya 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2025
5.06.2023
1.04.2021
15.07.2020
2.05.2020
25.04.2020
22.04.2020
5.04.2020
28.01.2020
21.01.2020