Taner AKÇAM
Demirtaş’ın cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı sonuçlar üzerine tartışma başladı, diyebiliriz.
Ruşen Çakır’a konuşan Cemil Bayık, “HDP’nin aldığı oy oranı(nı)... örgüt gücüne dönüştürmesi gerekiyor. Eğer bunu yaparsa... Kürtleri, Alevileri, demokrat Müslüman kesimleri, sol ve liberalleri kucaklarsa Türkiye’nin en büyük muhalefet gücü haline gelebilir. HDP bazı marjinal yaklaşımlardan kendisini kurtarmalı” diyor.
Marjinal yaklaşımdan kastettiği “Beyoğlu-Cihangir”. Ertuğrul Kürkçü de bunu üstüne aldı ve “ayıp”, dedi. Sonra, gerçi “ayıp” kelimesini Ruşen Çakar için kullandığını söyledi ama bunlar teferruat.
Aslında Bayık yanılıyor. Demirtaş’ın aldığı oylar HDP’nin oyları değil.
Ve zaten dananın kuyruğunun koptuğu nokta da bu.
Soru şu: Demirtaş’ın aldığı fazla oylar nereden geliyor ve bunun HDP’ye kanalize edilme şansı var mı?
Ümit ederim ki Demirtaş ve HDP, bu fazla oyların nerelerden geldiğine, sadece bölge değil, sandık bazında da bakıyor ve hatta araştırma şirketleri ile anlaşarak bu oyların seçmen profilini çıkarmaya çalışıyorlardır.
Çünkü tüm sır burada yatıyor.
Elimde yukarıdaki türde bir araştırma yok ama bu fazla oyların HDP’ye kolayca gidecek oylar olmayacağını rahatlıkla söyleyebilirim.
Gitme şansı yok mu? Var elbette!
Ve güçlü bir muhalefet hareketini çıkartacak olan da bu!
Fakat HDP bu oyları alabilecek donanıma sahip mi? Kuşkuluyum.
Altını çizmek gerek, oylar Demirtaş’a verildi, HDP’ye değil! Bu farkı anlamak çok önemli.
Cevap verilmesi gereken, Demirtaş’ta fazla olan ve parti olarak HDP’de olmayan nedir, sorusudur!
Çünkü oy artışı, Demirtaş’ın fazlalarını ve HDP’nin eksiklerini gösterdi.
Birinci ve çok önemli husus, Demirtaş’ın birey olarak oy almış olmasıdır. Verdiği mesajları bir vesayet adına değil, doğrudan kendi adına verdi. İkincisi, son derece sıradan, çoğulculuğu esas alan demokratik söylem geliştirdi.
Bu iki husus size HDP’nin handikabının nerede yattığını da anlatır.
HDP iki nedenden dolayı Demirtaş’a giden oyları kendisine çekmekte zorlanır.
Birincisi, vesayet sorunudur. HPD kendi başına hareket eden, bağımsız bir parti değil. Partinin ipleri İmralı ve Kandil’in elindedir.
Daha kibar ifade edeyim, İmralı ve Kandil’in “hayır” dediği hiçbir şeyi yapamaz. Dinamiği ve motoru İmralı ve Kandil tarafından belirlenen bir parti, Demirtaş’ın aldığı fazlayı kendisine çekemez.
İmralı ve Kandil, BDP–HDP ile kurdukları doku bağını, Demirtaş’a yönelen oylarla kuramaz, kurabilselerdi bu oylar önceden giderdi onlara!
İkincisi, HDP aslında BDP’nin bazı eski sosyalist kişi ve örgütleri vitrine koymasıyla oluşmuştur. Burada HDP saflarındaki birçok insana ve çevreye haksızlık ettiğim iddia edilebilir ve bunu kabul etmeye de hazırım.
Ama sonuçta HDP, esas olarak kendisini sosyalist olarak tanımlayan bazı kişi ve çevrelerin BDP’ye eklemlenmesiyle oluştu.
Kendilerine saygısızlık etmek istemem ama, bir siyasi proje olarak sosyalizmin, hele hele bir de 1970’li yılların fraksiyonlarından arta kalanlarının elleriyle sunuluyor ise, Batı’daki seçmen kitlesine vaat edebileceği herhangi bir şey yoktur.
HDP eğer Demirtaş’ın aldığı fazla oyları --ki aslında daha sırada bekleyen çok oy vardır-- kucaklamak istiyorsa, bu iki engel konusuna kafa yormak zorunda.
Sorunu daha genel formüle edeyim; eğer sadece Aytekin Yılmaz’ın İçimizdeki Hapishanekitabındaki rakamları esas alsanız bile, 1990 sonrasında adı sosyalist olan örgütlerin ve PKK’nın hapishanelerde infaz ettiği gençlerin sayısı, aynı dönemde devletin infaz ettiğinden fazladır.
Başta adı İnsan Hakları olan örgütler dâhil, sosyalistler bu infazlar karşısında sus-pus!
Demirtaş ise, çoğulculuk, demokrasi ve yaşam hakkı diyordu!
Sorun elbette bu çevrelerin, İnsan Hakları ve demokratik değerler konusunda tek gözlerinin kör olması ile sınırlı değil!
İşin özü şurada; bugün tam olarak açığa çıkmamış olsa bile Batı’da, BDP’nin vitrinine konamayacak derecede büyük ve derin bir toplumsal muhalefet vardır ve soru BDP’nin bu muhalefet ile buluşup bulaşamayacağıdır.
Demirtaş’a giden oylar Batı’daki bu muhalefetin sadece bir kısmıdır.
Özlenebilecek bu büyük buluşma için ama PKK ve BDP’nin önce dönüp kendisine bakması gerekir! Vitrindeki sosyalistler ile çözülemeyecek kadar derin bir sorundur bu!
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci2014 sonrası ülkenin tüm ayarları bozuldu 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolMHP umut olabilir mi? 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMahkeme kararından bir parti ve bir iktidar çıkabilir 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKülliye ve mirasta eşit paylaşım… 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKABD’nin “özeleştiri” yapacağı günlerden korkalım 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKurultay kararı öncesi CHP… 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİOtoriterlik ve Medya 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2025
5.06.2023
1.04.2021
15.07.2020
2.05.2020
25.04.2020
22.04.2020
5.04.2020
28.01.2020
21.01.2020