Taner AKÇAM
Çok karamsar olmamın nedeni tarihle haşır neşir olmam mı? Hele bazılarının yaşanan son olayları “intifada” benzeri eylem olarak görüp alkışladıklarını okudukça ağzımın açık kaldığını itiraf etmeliyim!
Ya ben uzaklarda yaşadığım için, nelerin olduğunu bilmiyor ve anlamıyorum ya da maalesef birçok insan şu anda içinde bulunduğumuz durumun olağanüstü karakterini fark etmiyor.
Yaşananlara Türkiye’nin iç siyasi sorunu gibi yaklaşıp sıradan AKP veya PKK düşmanlığı dışında bir şey öneremeyenlere sorunun çok daha derinlerde olduğu nasıl anlatılır?
Ortadoğu’da 1916-1923 düzeni çöktü. Yeni sınırların çizilmesi kuvvetle muhtemel --belki çizilmeye başladı bile-- ve bunda etnik-dinî kimlikler kesin belirleyici oluyor. Bunun dışındaki aidiyetlerin hiçbir önemi yok, vardıysa da kalmadı artık!
Fakat sürecin tek aktörü yerel güçler değil. Washington, Moskova, Tahran, Riyad ve Tel Aviv de doğrudan veya dolaylı aktörler bu süreçte.
Herhangi bir konuda attığınız tavır, sizin bu merkezlerle de ne tür ilişki kurmak istediğinizin ipuçlarını verir. Ve özellikle de bu nedenle hangi adımı niçin attığınızı çok dikkatli hesap etmek zorundasınız!
Bundan sonrası basittir. “Vuran vurana helal olsun!” Bundan sonra tek şey geçerlidir; silahınızın gücü ve girdiğiniz ittifaklar.
Gerisi boş laf!
İnsanoğlu toprak yiyen bir canavardır ve toprak yemek için, onun üzerindeki öteki insanları da yer.
Ortadoğu’da büyük etnik-din gurupları, büyük devletleri de kollayarak yeni toprak yeme kavgasına girmişlerdir. Ve bu süreçte birbirlerini yiyeceklerdir.
Bölgenin dış güçleri ise bu yeme sürecinin uzamasına yarayacak leş kargalarından başka bir şey değildirler.
Amerika, Avrupa, Rusya, Tahran, Tel Aviv ve Riyad, hepsi ama hepsi, insanların birbirlerini yeme sürecinden kendileri için en kârlı olanı çıkarmaya çalışacaklardır.
Bir başka kural da şudur: bu kavgada en çok zarar görecekler, kuvvetli iç ittifaklar kuramayıp, dış güçlere bel bağlayanlar olacaktır!
Türkler, Kürtler, Sünni ve Şia Araplar ile Nusayriler bu kavganın ana aktörleri. Kimisi elindeki toprağı tutmaya çalışacak, kimisi daha da genişletmeye. Ve bu güçler, kendileri için doğru buldukları çözüme de ulaşmadan bırakmayacaklardır bu savaşı.
Soykırım da dâhil, çok daha ağır kitlesel katliamların yaşanması bile mümkündür.
Yeni hiçbir şey yok bu tabloda. İnsan denen hayvan antik dönemden beri hep aynı şekilde çözüyor toprak sorunlarını. Ve şimdi de aynı şekilde çözecek!
İşte bu tabloda iki şey çok ürkütücü; birincisi Cumhurbaşkanı’nın IŞİD ile PKK arasında fark yoktur sözü, diğeri ise PKK’nın Kürtleri sokağa davet etmesi.
Beni savaşan aktörlerin ideolojik tercihleri çok ilgilendirmiyor.
Birtakım ideolojik veya başka tercihlerle kendinden olan olmayanı tanımlayıp, “öteki” gördüğünü imha etmenin çok cazip bir tarafı yok benim için.
Beni ilgilendiren, bu toprak (insan) yeme kavgasının en az insan kaybıyla nasıl sonuçlandırılabileceğidir.
Ne yapmalı ki, insan denen en kıymetli sermaye bu altüst oluştan en az zararla çıkabilsin?
Cevabı basittir, en azından iç içe yaşayan toplulukların bu savaşta birbirlerini düşman ilan etmemeleri gerekir.
Yani son derece pragmatik bir açıdan Türklerin ve Kürtlerin bu süreçte birbirlerini birinci derecede ortak olarak görmeleri gerekir.
Eğer Türkler ve Kürtlerin bir kısmı, İslamcılık nedeniyle Sünni Arap devlet kurma girişimi olan IŞİD’i ortak, Kürtler (ve bazı “solcu” Türkler) Türkiye şehirlerini kendilerinin savaş alanı olarak ilan ederlerse gerisi iç savaştır.
Hükümetin Bingöl sonrası, “failleri cezalandırdık” tutumunu hukuk devletinin sonu, orman kanunlarının başlangıcı olarak da okuyabilirsiniz. Bireysel cezalandırmadan, kolektif cezalandırmaya geçişin yolu çok kısadır!
Anlamakta zorlandığım şu: eğer mantıklı davranırlarsa, bu süreci en az zararla atlatabilecek iki topluluk Türkler ve Kürtler niye birbirlerini bir iç savaşa doğru zorluyorlar? Kendi mezarlarını kendileri mi kazıyorlar; yoksa birbirlerini öldürerek, şu anda olandan daha iyi bir şey elde edebileceklerine gerçekten inanıyorlar mı?
“Benim şiddetim haklıdır” ile “önce sen başlattın” cümlelerinin sadece daha fazla öldürmeye hizmet edeceğini görmüyorlar mı?
“Bu iç savaşı zorlayanlar sonuçlarını da düşünmüşlerdir”, cümlesi şu sıra en ürktüğüm cümledir!
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci2014 sonrası ülkenin tüm ayarları bozuldu 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolMHP umut olabilir mi? 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMahkeme kararından bir parti ve bir iktidar çıkabilir 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKülliye ve mirasta eşit paylaşım… 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKABD’nin “özeleştiri” yapacağı günlerden korkalım 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKurultay kararı öncesi CHP… 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİOtoriterlik ve Medya 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2025
5.06.2023
1.04.2021
15.07.2020
2.05.2020
25.04.2020
22.04.2020
5.04.2020
28.01.2020
21.01.2020