Taner AKÇAM
Bugünkü konu Musul milletvekili Mehmet Emin Bey. Hem Türk olmaktan gurur duyan hem de Ermenilere yönelik cinayetleri kınayan birisi… Tarihle yüzleşme konusunda ilginç bir örnek!
Çünkü, tarihle yüzleşmenin zorluklarından birisi, “1915’te yaşanan bir soykırımdır”, dendiğinde insanların buna “atalarımıza nasıl katil dersiniz”, diye tepki göstermesidir. “Talat ve Enver başta olmak üzere, İttihatçılar cinayet işlediler”, cümlesi “Türklüğe hakaret” anlamında yorumlanıyor.
En azından bunlar propaganda amacıyla kullanılıyor.
Oysa hem Türk olduğunu gururla söylemek hem de cinayetleri kınamak mümkün. Tıpkı Hrant Dinkcinayetini, hem cinayet olarak adlandırabilen hem de kendilerini Türk ve milliyetçi olarak tanımlayan birçok insan olduğu gibi.
Kimse Ogün Samast’ı, Türklüğün sembolü olarak görmüyor. Ama Talat, Enver’e gelince iş değişiyor.
Tüm mesele, tarihte bizler adına cinayet işlediklerini söyleyen birtakım katillerle aramıza mesafe koymasını bilmektir! Bugün becerilemeyen budur.
Oysa geçmişte bunu yapan insanlar vardı. Musul milletvekili Mehmet Emin Bey bu konuda verilebilecek bir örnek. Hem İttihatçı hem de milliyetçi bir kişiliğe sahip olan Mehmet Emin Bey, 11 Aralık 1918 tarihli Osmanlı Meclis-i Mebusan toplantısında bir konuşma yapar.
Onun konuşmanın her bir satırı, hem Türk milliyetçisi olmanın, Türklük ile gurur duymanın hem de Ermenileri öldürenlere katil demenin ve bu kişilerden Türklük adına hesap sorulmasını istemenin bir manifestosu olarak okunabilir.
Konuşmasına Ermenilere yapılanları, “son devrin bize meşum bir miras olarak bıraktığı fecayiden birisi” olarak tanımlayarak başlayan Mehmet Emin Bey, “bu fecayii… Türklüğe izafe etmek isteyenler var”, der ve ama “bunu Milletimin seciyesi ulviyesi namına ret ederim” diyerek devam eder.
Türklüğün yüceliği, ahlaki ve kültürel değerlerinin büyüklüğü üzerine oldukça uzun bir nutuk atan Mehmet Emin Bey, “Türklük seciyesi zulüm ve taaddidlere [şeriattan ayrılma] manidir. Yapılan fenalıklar bu Milletin ruhunun ve bu milletin kalbinin, bu Milletin vicdanının, bu milletin fikrinin değildir”, der.
Konuşmasına Türk milletinin sahip olduğu yüce değerlere atıf yaparak devam eder, “her milliyet gibi Türk milliyetinde de Allah vardır, ahlak vardır, vicdan vardır, adalet vardır, merhamet vardır, insaniyet vardır”.
Bu nedenlerden dolayı, birkaç insanın işlediği cinayetlerden dolayı Türk milletinin gereksiz yere iftiraya uğramasının doğru olmadığını söyler.
Konuşmasını “ya bu fenalıkları yapan kimler” sorusuyla sürdüren Mehmet Emin şu cevabı verir, “Bunların kim olduklarını bilemem. Belki içlerinde Türk adı taşıyanlar da vardır… Lakin [bu]… bir kaç şahıs Türk milletini hiçbir zamanda bu faziletlerden tecrit edemez… bunlar kim olursa olsun, isterse benim öz evladım olsun, ben bu meclis huzurunda onlardan davacıyım”.
Mehmet Emin Bey’in yaptığı çok basit. Türklük ile Türklük adına cinayet işleyen katiller arasına mesafe koyuyor. Elbette söylediklerinde katılmadığınız şeyler olabilir. Onun, Türklük hakkında söylediklerini abartılı, tüm cinayetleri sadece üç beş kişinin işi olarak görmek istemesini yanlış bulabilirsiniz. Ama Mehmet Emin Bey ile bu tartışmayı yapabilirsiniz.
Siyasette zemin kayması şarttır, derken anlatmak istediğim budur.
“1915’te Osmanlı Ermeni vatandaşları, İttihat ve Terakki Partisi tarafından imha politikasına tabi tutulmuşlardır” gerçeği, 1915 üzerine yapılan tartışmaların merkezine oturmak zorundadır. Sorular bu zemin etrafında sorulmalı, taraflar buna verecekleri cevaplara göre şekillenmelidir.
“1915 soykırım mıdır, değil midir” tartışması sadece ve sadece siyasetteki zemin kayması zorunluluğunun üstünü örtme çabası ve suni bir şişirmeden başka bir şey değildir. Ortada suç işlendiğini bile kabul etmeyen birileriyle “suçların suçu” olarak tanımlanan soykırımı tartışmanın saçmalığını öğrenmemiz gerek.
Önce 1915’te bir suç işlendiğinin kabul edilmesi ve bu suçu işleyenlerle araya mesafe konulması gerektiğinin öğrenilmesi gerekiyor.
Nasıl ki, bugünkü Almanya, Yahudileri katleden Nazilerle arasına mesafe koyarak Alman kimliğini yeniden tanımlamayı başardıysa, bizler de İttihat ve Terakki ile aramıza mesafe koyarak Türklüğü yeniden tanımlamalıyız.
Artık toplum olarak, yeni bir Türk kimliğini, demokrat, alnı açık, başı dik, cinayetlerle arasına mesafe koymakta zorlanmayan bir Türk kimliğini inşa etmeliyiz. Ogün Samast ile araya mesafe konarak bu yolda önemli bir mesafe kat edildi; şimdi aynı şeyin tarihe yönelik yapılması gerekiyor.
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci2014 sonrası ülkenin tüm ayarları bozuldu 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolMHP umut olabilir mi? 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMahkeme kararından bir parti ve bir iktidar çıkabilir 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKülliye ve mirasta eşit paylaşım… 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKABD’nin “özeleştiri” yapacağı günlerden korkalım 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKurultay kararı öncesi CHP… 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİOtoriterlik ve Medya 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2025
5.06.2023
1.04.2021
15.07.2020
2.05.2020
25.04.2020
22.04.2020
5.04.2020
28.01.2020
21.01.2020