Yıldıray OĞUR
Başbakan Davutoğlu bugün Dersim’e gidiyor. Bazı haberlere göre ‘Tunceli’ye giden son Başbakan Davutoğlu olabilir. Dersim Katliamı’na “Modern Kerbela” diyen bir Başbakan’ın, sonu katliamla biten bir toplum mühendisliği projesinin ismi olan Tunceli adını değiştirmesi kimseyi çok şaşırtmaz.
Peki neden şimdi? Neden 75 yıl beklendi? Neden otoriter, milliyetçi, İslamcı olduğu söylenen muhafazakâr bir iktidara kadar bu yüzleşme yaşanamadı?
İki yıl önce Dersim Katliamı’nın arka fonunda yer aldığı ilk yüzleşme romanlarından birini yazan ünlü bir sosyalist-aktivist yazar bir röportajında “peki siz ne zaman öğrendiniz” sorusuna şöyle cevap vermişti:
“Son 8-10 yıl içinde oldu. Şunu biliriz; 'Kürtler zulüm görmüş', 'Dersim'de isyan bastıracağız derken halka zulüm edilmiştir, ölümler kalımlar vardır...' Ama, aslında ne olmuş? sorusunun cevabına ancak yürek ve vicdan gözüyle işin ıcığına cıcığına baktığın zaman ulaşabiliyorsun. Hatırlarsanız 'Dersim'in Kayıp Kızları' gibi cesur çalışmalar, birtakım ipuçları son yıllarda ortaya çıkmaya başladı...”
Halbuki aynı röportajda "yeni ortaya çıktı" denen "ipuçlarının” da aslında 70 yıldır gözümüzün önüne durduğunun iyi bir örneği var:
“Tesadüf işte... O günlerde ev taşıyacaktım ve evdeki her şeyi topluyordum. Annemin boşaltmamış olduğum bir çekmecesinin içinden bu madalya çıktı. Madalya beni değil ama bir bakıma romanı kurtardı. Simgesel bir anlam kazandı. Madalyada '3. Ordu Manevrası Hatırası. Tunceli' yazıyordu, ortasında da Kemal Atatürk imzası vardı. Kırımın en yoğun olduğu dönemin sonu, 26 Ağustos 1938 tarihini taşıyordu. O sıralarda romanı yazabilmek için Dersim olaylarıyla haşır neşir olduğum, çok etkilendiğim için bu madalyayı bulunca kendimi çok kötü hissettim. Böyle durumlarda insanın ilk tepkisi 'Bu olamaz, bu benim babama ait değil, tesadüfen gelmiş olmalı, belki bir arkadaşınındı' demek oluyor. Sonra 'Babam acaba o tarihlerde oralarda mıydı' sorusu kurt gibi düşüyor insanın içine. Gerçeği öğrenmek istiyorsunuz, araştırıyorsunuz. Sonunda babamın o tarihlerde Trabzon'da, umumi müfettişlik askerî danışmanı olduğunu öğrendim. Başka fotoğraflara, notlara baktım. Annemin o dönemki mektupları hep Trabzon'dan. Bu tabii beni biraz rahatlattı. Ama rahatlatması babamın orada kurmay subay olarak, harekâtın yönetiminde katkısı olmadığını göstermiyor. Yine de, açıkçası ben öyle olmadığına inanmak istiyorum...”
Subay babasının, Atatürk’ün, birinci Dersim operasyonu sırasında (Haziran 1937) geldiği ve operasyonu yönettiği (kaldığı köşkte hâlâ sergilenen üzerinde kendi el yazılarının olduğu operasyonun askerî haritası bulunan) Trabzon’da, 1936’ya kadar Dersim’in içinde olduğu 3. Müfettişlik’te askerî danışmanlık yapmasına, 1938’deki ikinci Dersim operasyonundan madalyası olmasına rağmen, katliama bir katkısı olmadığına inanmaya çalışan iyi bir evladın ki en masumu…
Suça ortak günahlar içinse 70 yıldır entelektüellerin, tarihçilerin, siyasetçilerin önlerinde duran binlerce, onbinlerce ipucuyu, katliam izini görünmez kılan perdeyi biraz aralamak gerek…
Bu Türkiye solunun da karanlık bir hikayesi aynı zamanda.
Roman yazarına o kutuyu şimdi açtıran geldiği Türkiye Komünist Partisi geleneğinin en önemli isimlerinden Şefik Hüsnü, Şeyh Said isyanı için şöyle yazmıştı: “1925 yılı başında Kürtlerin büyük dinci, gerici ayaklanması, milliyetçi burjuvaziye Anadolu'nun doğu vilayetlerindeki feodal düzenin kalıntılarını tasfiye etmek için iyi bir fırsat oldu...”
1928’de Komünist Enternasyonale sunulan raporda ise isyanın bastırılması yetersiz bulunuyordu:
“Kemalist iktidar, Kürdistan'daki ünlü karşı-devrimi (1925) bile bu bölgede feodal toprak ağalığını tasfiye için kullanamadı. Sadece Kemalist hükümete düşman birkaç feodali cezalandırmakla yetindi.”
O yüzden 27 Haziran 1937’de Komintern’e Dersim İsyanı başlıklı rapor sunan Marat’ın (73-83 yılları arasında TKP’nin genel sekreteri İsmail Bilen) rapor “Dersim’de yeni bir irtica hareketi oldu. Yeni bir Kürt isyanı koptu” diye başlamakta ve şöyle devam etmekteydi:
“Yani mürteci, Dersim beylerinin kaldırdıkları irtica isyanında Kürt köylülerinin, Dersimli fakir emekçi halkının, asker Türk köylülerinin ve halkının kanları akmıştır.”
İki gün sonra bu kez Rasim Davaz (Ki onun da İsmail Bilen olduğu düşünülmektedir) imzasıyla Komintern’in yayın organı Rundschau'da çıkan “Yeni Bir Kürt Ayaklanması” başlıklı yazıda da “Bugün Kemalist hükümetin enerjik reformları yüzünden kendi iktidarlarını tehdit altında hisseden feodal unsurların ümitsiz bir direnişiyle karşı kaşıya bulunuyoruz” deniyor, Naşit Hakkı’dan şu cümlelere ‘doğrudur’ diyerek yer veriliyordu:
“Bugün on binlerce vatandaşımızın, sayıları birkaç yüzü geçmeyen reislerin, seyitlerin ve bunların akrabalarının kuşaktan kuşağa, elden ele geçen oyuncağı olma bahtsızlığına uğramış durumdadır. Bu vatandaşlara uygarca yaşamanın, onların şimdiki yaşayışlarından tamamen farklı bir şey olduğunu anlatabilmek için, her şeyden önce onları, bu bir avuç eşkıyanın kölesi olma durumundan ve egemenliğinden kurtarmak ve bu vatandaşlara özgür olma hakkını ve hayatlarını kazanma hakkını vermek gerekir.”
‘Merkez’ böyle deyincei uyduların aksini söylemesi beklenemez. Dersim harekâtına Sertellerin solcu-muhalif Tan gazetesi en az CHP medyası kadar hararetle destek vermiş, haberlerinde operasyondan “Dersim belasından kurtuluyoruz, çapulcular hesap veriyor” cümleleriyle bahsetmişti.
Dersim Katliamı olurken büyükler böyle buyurunca Sovyetlere bağlı TKP geleneğinde Dersim diye bir mevzu hiç olmadı. Bunun için özür de dilenmedi, bir hesaplaşma da yaşanmadı.
Sadece bu gelenek mi? Hayır Hindistan’ın Arnavutluk’un Kolombiya’nın köylerinde olan bitenle ilgilenen Türk solu, Dersim’de ne olduğuyla hiç ilgilenmedi.
Mihri Belli milli devrim yolunda ordunun faziletlerinden bahsederken, Mahir Çayan, feodalizm, ağalar, gericiliği döverken Dersim’den bahsetmedi bile. Doğan Avcıoğlu ise Türkiye’nin Düzeni’nde Dersim isyanından “Ağalığı tasfiye” bahsinde “Kürt isyanları üzerine birtakım beylerin sürülmesi bile, durumu değiştirmemiş, köylü, beylerin yerinde kalan nazır ve akrabalarına vergisini vermiştir. Dersim’de Seyyid Rıza, 230 köye hükmetmektedir” (cilt: 1, s. 481) ‘kaçırılan bir fırsat’ gibi bahsetti.
Hatta şöyle şeyler yaşandı:
“İstanbul Sultanahmet’teki FKF binasında bir toplantı oldu. Toplantıda Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan da vardı. Benim yazdığım bir yazıda, Cumhuriyet tarihindeki gerici hareketler sayılırken Şeyh Said’in de adı anılıyordu. Bazı Güneydoğulu arkadaşlar eleştirdiler. Hararetli tartışma oldu. Deniz Gezmiş arkadaşımız, Şeyh Said’in feodal bir şeyh olduğunu, yönettiği hareketin gerici karakterde olduğunu anlattı. Bir aralık şu sıra Özgür Gündem’de yazan bir arkadaşa öfkelendi ve tahta dolaba yumruk attı.” (Doğu Perinçek, Aydınlık, 07-05-2013)
Daha da fenası Türk solculuğunun evladı, aklı Komintern’de, Mao’da kalmış Kürt solu da Şeyh Said ve Seyyid Rıza hakkında uzun süre feodalite, gericilik, ağalık, emperyalist işbirlikçilik diskuru dışında bir şey diyemedi.
Sol’un Dersim sicili böyle de “özgür dünya”nın, Batı’nın Dersim Katliamı sicili çok mu parlak?
Onlar da aynı modernist paradigmadan Dersim’e ve katliama baktılar, modernleşmeye direnen geri, feodal unsurlar gördüler.
ABD İstanbul Büyükelçiliği maslahatgüzarı G. Howland Shaw’ın 25 Haziran 1937’de ABD Dışişlerine gönderdiği Dersim raporundaki tespitlerin Komintern’e sunulan rapordan çok farkı yoktu:
"Dağlık olan coğrafi yapısından ötürü bölgenin erişilmesi geri bir konumda bulunması ve bölge halkının geri kalmışlığı problemin temel hatlarını oluşturmakta. Hırsızlık ve eşkıyalık yörede oldukça yaygın ve yalnız yöre insanları değil komşu vilayetlerde ikamet edenler de bundan etkileniyor. Toplumun sosyal yapısı tipik feodal özellikler taşıyor ve geniş halk yığınlarının hükümetle tek irtibatını aşiret reisleri temin ediyor. En son ayaklanma, hükümetin, bölgenin sosyal ve ekonomik koşullarını ıslah etmek üzere geliştirdiği reform programını daha önce elde edilmiş haklara tecavüz şeklinde gören liderleri tarafından başlatıldı.” (Suat Akgül- Amerikan ve İngiliz Raporları Işığında Dersim, s. 52-55)
ABD medyası da hükümetinden farklı düşünmüyordu. New York Times, Haziran 1937 yılında Dersim haberlerinde köprü yapılmasına, askerliğe, eğitime karşı çıkan Kürt aşiret reislerinin isyanından ama daha çok isyanı isabetli atışlarla bastıran ilk kadın pilot Sabiha Gökçen’den bahsediyordu.
Kemalist medyanın, isyanın arkasında olduğunu iddia ettiği İngiltere ve İngiliz medyasının bakışı da farklı değildi.
19 Mayıs 1938’de İngiltere Deniz Kuvvetleri’nden Binbaşı Blackburn’ün İngiliz Dışişleri’ne yazdığı Türkiye Hakkındaki İstihbarat raporunda “Türkiye’nin son yıllarda karşılaştığı en önemli içişleri sorunu, ülke barışını tehdit eden Tunceli’deki isyancıların yarattığı huzursuzluktur. Bölgedeki isyancılar yenilik hareketlerinden, kıyafet değişikliğinden ve hükümetin hürriyetlerini kısıtlamasından memnun olmadılar” deniyordu. 1938 yılının Mayıs ayında Ankara’nın Londra’dan silah için altı milyon sterlin aldığı da eklenerek. 1938 yılınıTürkiye konulu, övgü dolu ekler veren The Times’a göre de “Eğitime karşı çıkan aşiretlerin” isyanıydı bu.
Daha ilginci İstanbul’daki İngiliz askeri ateşe Yarbay Ross’un 5 Eylül 1938 günü Londra’ya gönderdiği rapordu. Raporda İngiliz subay; “Genelkurmay Başkan Yardımcısına ve diğer Türk subaylarına göre, son derece güzel bir yer olan Tunceli bölgesinin ilerde 'ikinci bir İsviçre' haline getirilmesi amaçlanmaktadır” demekteydi.
Bu sahadan, Dersim’den yazılmış bir rapordu. Çünkü aralarında Amerikan, İngiliz, Rus askeri ateşelerinin de olduğu askeri diplomatlar Üçüncü Ordu Tunceli Askeri Manevraları adı verilen İkinci Dersim operasyonunu bizzat yerinde izlemiş, Elazığ’daki askeri geçit töreninde bulunmuştu. İkinci Dünya Savaşı yaklaşırken hem Sovyetlerin hem Batı’nın Türkiye'yi Dersim’deki birkaç aşiret için harcama lüksü yoktu.
Yani Dersim Katliamı için “Hepiniz oradaydınız be” diyen Demirtaş haklı. Ama eksik.
Peki, PKK ne diyordu Dersim İsyanı’na?
27 Kasım 1978'de Diyarbakır'ın Lice ilçesi Fis Köyü’nde yazılan kuruluş manifestosunda Kürt kelimesi 34, feodal kelimesi 49 kez geçen bir örgütün uzun yıllar Şeyh Said ve Seyyid Rıza için hiçbir şey dememesi, onların mirasına sahip çıkmaması normal.
Ama daha fazlasını da yapmıştı PKK.
PKK’nın resmî yayın organı Serxwebun dergisinin Ağustos 1987 tarihindeki özel sayısında geçen ay olan bitenler bahsinde "Yenisöğüt köyünde Ali Rıza Polat adlı ajanın ölümle cezalandırıldığı" haber veriliyordu.
Peki, kimdi Ali Rıza Polat? Seyyid Rıza’nın torunuydu. Bava İbrahim'in oğlu olan Ali Rıza Polat, Seyyid Rıza’nın ailesinden katliamda kurtulabilen sayılı kişilerden biriydi... Uzun yıllar batıda sürgün yaşayan Ali Rıza Polat, daha sonra memleketine dönebilmişti. 1986’da PKK tarafından ajanlık suçlamasıyla infaz edildi. (Polat’ın oğlunun da PKK’ya katıldığı ve dağda öldüğü (bir rivayete göre öldürüldüğü) iddia ediliyor.)
PKK bu infazla ilgili özür diledi mi, bilmiyorum. Buna ilk cesaret edenin neden muhafazakâr bir iktidar olduğunu merak edenlerse, sol feodalizm-gericilik tezleriyle boğuşurken 1969’da Necip Fazıl’ın Son Devrin Din Mazlumları kitabına bakabilir. Kitapta Dersim katliamı bahsi şöyle başlıyor:
“En aşağı 50.000 müslümanın kanını ve canını ihtiva etmesi bakımından, kalın hatlarıyle bir harita gibi çizdiğimiz ve şu anda yalnız ana prensip ve mânasıyle tesbit ettiğimiz bu facianın, tarihte bir benzeri gösterilemez. Cesetleri değil, mânaları muhakeme ve idam eden tarih, bakalım bu 50.000, çocuk, genç, ihtiyar, kız, kadın, hasta, alil Müslüman cesedine karşılık kaç ferdin mânası üzerinde ebedî idam karari verecektir?”
Ama muhafazakarlar da bu erken uyarının hakkını uzun yıllar vermiş sayılmazlar. Dersim’le yüzleşmek için Türkiye’nin Kemalizmle ve modernist toplumsal mühendislikle hesaplaşmaya başlaması gerekti. Muhafazakarlar bu hesaplaşmayı önce yaptılar, o yüzden özür sırasının en önüne geçtiler. Ve bu yüzden Kürt meselesini çözmek için masaya oturdular.
Dersim’den özür sırasının daha uzun olacağını söylemeye gerek var mı?
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Son konuşan Korgeneral!
27.08.2025 - Mete Tunçay mı yanılmıştı?
23.08.2025 - Şam-SDG uzlaşmasının alternatifi var mı?
20.08.2025 - Fidan’a TikTokçu diyerek dış politika açığı kapanır mı?
18.08.2025 - Diyanet, devleti hedef alan faiz hutbesi irad edebilir mi?
16.08.2025 - Rojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar…
13.08.2025 - Üzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor
11.08.2025 - Mehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor?
9.08.2025 - Hayır, bu Türklük Sözleşmesi değil!
4.08.2025 - Netanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü?
2.08.2025
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
recep akar
hırsızınhiç suçuyok dimi önce ermeni mezalimi diye bişey duydunmu beyfendi önce iynegi kendine cuvaldızı başkasına batır tek taraflı tarih anlayışı olmaz amnk
Ali Ataman
Tek taraflı bir yazı. Propagandaya alet olunmuş. Birinci Dünya Savaşında dünya alt üst oldu. Herkes acı çekti.
yorum yazdık basılmamış
Yorumlar değil ,makalenin kendisi sorun
Erzurumlu
Selçuk Uzun.. Sen ERZURUMun nesini biliyorsun ki kalkmış Erzurumda yok edilen Ermeniler diye yazı yazıyorsun... Bir tane kitap okumuşsun tutmuş yazı yazmışsın.. Tarihi hiç bir gerçekle uymayan. Tamamen propaganda amaçlı yazılmış bir kitabı temel almı.sın. Sana kim yazarlı kverdi merak konusu.. Ermenilerin ERZURUMda yok ettikleri Türklerle ilgili de bir yazı yaz... Biraz araştır.. Öğren.. Bu kadar cehaletle yazra olunmaz...
Hrac Madooglu
Dedem ya da buyukannem Erzurumlu idi, diyen Ermeniye rastlamadim hic. Oysa 125 bin Ermeni varmis katliamlardan once. Bir kentte 125 bin kisi yok olmus. Yusuf Hallacoglu "Tehcirde 4 bin Ermeni hayatini kaybetmistir, onlar da hastaliktan" diyordu 15 sene once. Simdi ayni Hallacoglu 200 bin diyor. Rakkam yukseliyor gitgide. Sormak lazim, 4 bin rakkami nasil hesaplandi? Bu rakkam nasil birkac senede 50 kere artti? Yeni belgeler mi bulundu? 200 bin derken, hangi kentteki veya yoredeki Ermenilerden bahsediyorsun? Gercege yakin bir rakkama ulasman icin ne kadar zamana ihtiyacin var?
Ad Soyad Giriniz...
Bu tip yazıları kaleme almadan önce tarihi gerçekler iyice araştırılmalıdır ve alıntı yapılan kaynakların güvenilirliği sorgulanmalıdır. 1915 yılında Rus toprağı olan Artvin ve Ardanuç (Ardanus olarak yazılmış)ta Osmanlı devletinin nasıl bir tehcir uyguladığını sayın yazar cevaplayabilir ise sevinirim.
Ad Soyad Giriniz...
Bu tip yazıları kaleme almadan önce tarihi gerçekler iyice araştırılmalıdır ve alıntı yapılan kaynakların güvenilirliği sorgulanmalıdır. 1915 yılında Rus toprağı olan Artvin ve Ardanuç (Ardanus olarak yazılmış)ta Osmanlı devletinin nasıl bir tehcir uyguladığını sayın yazar cevaplayabilir ise sevinirim.
Serdar
Bu tip yazıları kaleme almadan önce tarihi gerçekler iyice araştırılmalıdır ve alıntı yapılan kaynakların güvenilirliği sorgulanmalıdır. 1915 yılında Rus toprağı olan Artvin ve Ardanuç (Ardanus olarak yazılmış)ta Osmanlı devletinin nasıl bir tehcir uyguladığını sayın yazar cevaplayabilir ise sevinirim.