Abdulmenaf KIRAN

Abdulmenaf KIRAN
Abdulmenaf KIRAN
Tüm Yazıları
Nefret söylemi yükselişte
1640

 Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu Türkiye’ye ilişkin raporunu yayımladı. Raporda Türkiye’de nefret söyleminin yükseldiği, Azınlık Haklarının tam sağlanmadığı, medya üzerinde tetikçilik yapıldığı,tespiti var. Devamla zorunlu din dersine, devletin giderek dinsel kurallara dayandığı vurgusu vardır. Yerinden edinilmiş bir milyon Kürtün yerine dönemediği vs. konularının altı çizilmiştir.

Türkiye sunduğu beyanatlarında devletin seküler olduğu, azınlık haklarının Lozan Antlaşması çerçevesinde tanındığını belirtmiş. Rapor 17 Mart 2016 tarihinden önce yazılmıştır. Onbeş Temmuz darbe girişiminden sonraki gelişmeleri içermiyor. Hükümet çevrelerinin bu rapora itiraz edeceklerini kestirmek için kâhin olmaya gerek yok.

Kanımca rapor,Türkiye’ye tutulmuş bir ayna gibidir. Hükümet itiraz edip,karşı eleştiri geliştireceğine,bu aynada dikkatle kendini gözden geçirmelidir.

Türkiye’de nefret çağrımı yapacak söylemler son derece fazladır. Eskiden muhalefet ve azınlıkları ürkütmek için aba altında sopa gösteriliyordu. Şimdi kimse sopayı aba altına gizleme gereğini bile duymuyor.

Birkaç misal vermek gerekirse, Karşıyaka da bir okulda, dışarıda kumanda edildiği belli olan öğrenciler, okunması yürürlükten kaldırılan And’ı okumak isteyince,okul müdürü, mevzuata aykırılığın ileri sürerek engelledi. Görevini yapan müdür hakkında soruşturma başlatıldı. İstanbul’un göbeğinde açılan resim sergisine saldıranlar oldu. Saldırganlar durdurulacağına, sergi kapanmak zorunda kaldı. Hükümetin icraatlarına eleştirel yaklaşan basın ve yayın kuruluşları ya kapatıldı ya da hizaya getirildi.

Yeni Kapı mitingi ile darbe karşıtı tüm toplum kesimleri kucaklanması gerekirken, önemli bir kesim görmezden gelindi. Devlet adeta yirmibirinci yüzyıldan, yirminci yüzyılın ilk yarısı ayarlarına götürülmeğe çalışılıyor. Oysa çağa uygun değişim kaçınılmazdır.

Hükümet yanlısı medya, haber verme, yorum yapmaktan ziyade, tetikçilik yapmaya başladı. Artık neredeyse iddianameler açık oturumlarda yazılıp,okunup,hiçbir yargılama yapılmadan infaza geçiliyor. Oysa Ceza Muhakemesi Kanuna göre soruşturma safhası gizlidir. Anayasaya göre masumiyet karinesi diye bir şey vardır. Hiç kimse kesinleşmiş mahkûmiyet kararı olmadan suçlu kabul edilemez. Bu durum yargıya olan inancı yıktığı gibi, bağımsız bir yargının olmasına da olanak tanımıyor.

Ülkede hamaset almış başını gidiyor. Kimse kimseyi dinleme gereği duymuyor. ‘’Her gün onlarca şehit veriyoruz; Kimse bizden merhamet beklemesin “ sözü, sıradan bir söz oldu. Açık oturumlarda bazıları, öfkelerini kusarak,nefretini açıklamaktan beis görmüyor. Kimsenin bir zanlı,yada şüpheli için yargılamanın sonunu bekleyelim dediği yok. Şüpheli bulunmuşsa suçludur mantığı topluma egemen ettirilmek isteniyor.

Ülkeyi kamplaştırmaya, kutuplaştırmaya gerek yok. Keskin sirke küpüne zarar misali bu nefret söylemi tüm ülkeye zarar veriyor. Hoş görüye, empatiye hepimizin ihtiyacı vardır.

Ötekileştirmekten ziyade, birleştirici, karşılıklı saygı ve sevgi ortamına ihtiyaç vardır. Vicdanlı olmak,merhametle hareket etmek insani bir tutumdur. Bu nefret neye? 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar