Abdulmenaf KIRAN

Abdulmenaf KIRAN
Abdulmenaf KIRAN
Tüm Yazıları
Neden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz!
8.04.2024
320
Neredeyse çeyrek asra yakındır, fiilen siyasetin içindeyim, hem pratikte çalışırım. Hem de teorik çalışmalar yaparım. Mesleki faaliyetlerim dışında, hemen hemen her zaman, bu işe kafa yorarım. Başarısızlığımızın nedelerini enine boyuna değerlendirmeye çalışırım. Hatalarımı, eksiklerimi, nerede neyi kaçırdığımı durmadan gözden geçiririm. Bu arada mensubu olduğum Hak ve Özgürlükler Partisini de sık sık değerlendirmeme alırım. Ne kendime, ne de Partime torpil geçmem.( Her şeyin torpille yürüdüğü bu zamanda, benim bu kadar nesnel olmama inanılmamasını da anlarım!)
Siyaset, sorun çözme sanatıdır denilir. Ama bunu çiftdüşün olarak okuduğunuzda aynı zamanda sorun yaratandır da. Siyaset doğrudan Devlet olgusuyla ilgilidir. Siyasal erk, devleti idare eden erktir. Nikola Maakyavel ( Niccolò Machiavelli) “ Siyasi İktidar maddi ve manevi tüm değerleri dağıtan güçtür.” der. Bununla pek çok şey demek istiyor. Hem müktedir olduğunu hem de güce dayandığını anlatmak istiyor. Bu tespiti 16. Yüzyılın başlarında yapmıştır. Yaklaşık 400 yıl önce. O tarihlerde okuma yazma oranı çok düşük. Yüzdeyle değil, bindeyle ifade ediliyor. O tarihlerde dünyada te tük üniversite vardır. Bu gün artık kasabalarda bile Üniversite ve Yüksek Okullar mevcuttur. Bu gün toplumda okur yazar oranı neredeyse yüzde yüzdür. Dahası neredeyse, toplumun yarısına yakını Yüksek Okul mezunu.
O gün de siyaset güce dayalıydı, bu gün de güce dayanıyor. Sakın cehaleti taktir ettiğimi sanmayın. Her kes profesör olsa dahi siyaset yine güce dayanacaktır!
Ben güce tapanlardan değilim. Fakat nesnel gerçeklik bu. Güç sadece kas gücü değildir. Beyin gücü de güçtür. Ama siyasi gücün esası sahip olunan imkan ve olanaklardır. Beşeri ve kapital sermaye şarttır. Bilgi, birikim, bu sermayeyi doğru kullanmaya yarar. Siyasette çok bilgi sahibi olmak yeterli değildir. Halk sizin bilginize bakmıyor. Hele ki günümüzde hem bilgili insan sayısı çok hem de bilgiye ulaşmak da çok kolaylaştı. Nasıl ki toplum içinde, bazı meslekler eski cazibesini yitirdi ise, bilgi de eski cazibesini yitiriyor. Şimdilerde değişim yaratan , insan hayatına olumlu yada olumsuz dokunan bilgi caziptir….
Fikirlerimiz halk üzerinde beklediğimiz etkiyi yaratmıyor. Eskiden de bu böyleydi, şimdi de böyle. Pratik adımlar, alınan müspet sonuçlar, halk açısından daha caziptir. Kitleler, teorik ayrıntılarla uğraşmaz, pratik sonuçlarla ilgilenir. Eskiden köylerde, çatılı dam yoktu. Önce şehirlere geldi. Halk pratik yararlarını gördü. Artık loglamaya ihtiyaç kalmadı. Her kar yağışında çatıda kar küremeye de ihtiyaç kalmadı. Üstelik çatının yazın sıcağı azalttığı, kışın soğuğu hafiflettiği görüldü. Şimdi neredeyse tüm köylerde evler çatılı yapılıyor.
Konumuz dönecek olursak, siyaset güce dayanıyor. İnsanların çoğu, pati programlarını okumaz. Seçim bildirgelerini pek az kişi okuyor. Kaldı ki okusa dahi, okuduğundan değil, yapılanlardan etkileniyor. Halk bir partiyi değerlendirirken, kimler tarafından kurulduğuna, kadrolarının nitelik ve nicel yeterliliğine, sahip olduğu mali imkanlara bakarak destek veriyor. Her yerde çalışan, aktif örgütleri olan bir parti ile kadro ve mali imkansızlıklardan dolayı, sahada görünmeyen, ama sosyal medyada görünen bir parti aynı değildir. Halk gözüyle gördüğüne, yanında bulduğuna önem verir. Halk siyasilerin ne söylediğine değil ne yaptığına bakıyor. Söylevinin güzelliğine değil, topladığı kalabalığa bakıyor. Siyasette mitingde ne söylediğin çok önemli değil, kaç kişi topladığın önemli. Ne kadar göründüğün, ne söylediğinin önüne geçiyor. Halkın desteğini almanın en önemli yolu gücünüzdür.
Biz HAK-PAR’ı, kurarken, aslında şiddetten uzak, demokratik ve Kürtler için statü talep eden bir alternatif oluşturmak istedik. Bizden sonra, kimi bizden ayrılan, kimiyse aynı fikirleri savunup ama fiilin partimize katılmamış insanlarca, neredeyse bir düzine parti daha kuruldu. Bu durum hem HAK-PAR’ın halkta yarattığı olumlu beklentiyi kırdı, hem de yeni ama alternatif bir gücün olmasını engelledi. Bir suçlama için söylemiyorum. Bu benzer partiler, her seçimde doğal müteffik olması gerekirken,siyasi öngörüsüzlük, rekabet dürtüsü, bunun yarattığı kıskançlık durumu, kenarda durmuşlar görüntüsüne neden oldu. Bir birine benzer bu partiler birlikte sahada halka güven vermesi gerekirken, bölük pürçük durarak, hatta bir birini manipüle ederek, halkımızda “ bunlardan bir şey çıkmaz” algısı yarattı.
Sonuç, aslında biz statü isteyen Kürt siyasetçileri, hiçbir statü istemiyor durumuna geldik.
Bu sonuca gelmemizde, siyasi öngörüsüzlüğümüz neden oldu. Hiç kimse kusura bakmasın, altını çizerek belirteyim, kimseleri suçlamak için de söylemiyorum, HAK-PAR’dan sonra kurulan ve fakat benzer fikirleri savunan partilerin, gelinen bu sonuçta, aslan payları vardır. Sorun halkta değil, siyaset erkanındadır. Ya kendimize çekidüzen verir, sonuç almaya odaklanırız. Ya da ilelebet bu statusüzlük durumuna hizmet ederiz. 08.04.2024
Arb.Av. Abdulmenaf KIRAN
Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar