Ahmet ALTAN
Bir başarıyı ödüllendirmek için madalya verilir.
Yanlış bilmiyorum, değil mi?
Peki, Hava Kuvvetleri Komutanı’na hangi başarısından dolayı madalya verildi?
Aranızda bu başarıdan haberdar olan var mı?
Uludere’yi bombalayan uçakların bağlı olduğu komutan bu general.
Suriye’de düşürülen uçağı oraya gönderen emir komuta zincirinin başındaki görevli.
Peki, biri bana söylesin, Uludere katliamından dolayı ceza alan kimse yokken, bu katliamdan sorumlu olan insanın madalya almasını nasıl açıklayacağız?
Uludere bir başarı mıydı?
Suriye’de uçağımızın düşürülmesi bir başarı mı?
Bir başka ülkede bu facialardan sonra bu generalin istifa etmesi gerekmez miydi?
Peki, bu generale kim, neden madalya verdi?
Son zamanlarda çok garip bir gelişme oluyor.
İnsanlara acı çektirenler ödüllendiriliyor.
İşkenceci polis, müdür yapılıyor.
Hrant Dink’in ölümüne giden yolu açan kararı imzalayan yargıç ombudsman seçiliyor.
Uludere’yi bombalatana madalya veriliyor.
Uludere’nin bombalanmasının hemen ardından Genelkurmay Başkanı’na teşekkür ediliyor.
Bu ülkeyi yönetenlerin “başarı” ölçüsü ne?
İnsanlara acı çektirmek mi?
Kim ne kadar acı çektirirse, o insan o kadar yükselir mi?
Geçenlerde okumuştum, Dink cinayetine herhangi bir şekilde bulaşan bütün devlet görevlileri terfi etmiş.
Yakında herhalde madalya da alırlar.
Kural artık şu galiba:
“Öldür, yüksel.”
İnsanlara acı çektiren her “devlet görevlisi” baş tacı ediliyor.
Bu iktidar, halka hangi sözü vererek göreve geldi?
Dedi ki “bu ülkede devlet halkına çok acı çektirdi, ben halkı devlete karşı güçlendireceğim, devletin halka acı çektirmesini önleyeceğim”.
İnanılmaz bir kavga başladı.
Ve savaşın bir ânında, iktidar “karşı güçlere” katıldı.
Şimdi, iktidar “devleti ele geçirdiğini” sanıyor ama devlet onu ele geçirdi.
Parmağında oynatıyor.
Devlet, bu oyunları ta “ecdattan” bilir.
Osmanlı’nın oyunu çoktur.
Her zaman halkın bir kısmını, halkın diğer kısmına karşı kullanır.
Şimdi de iktidarı halka karşı kullanıyor.
Halka acı çektiren kimse “ödülsüz” kalmıyor.
“İnsanlara acı çektirmeyin” diyen kimse de “cezasız” kalmıyor.
Yazanlara, çizenlere, fikrini söyleyenlere mahkeme, dava, ceza.
İnsanları “Filistin askılarına” alanlara, elektrik verenlere, cinayetin yolunu açanlara, halkı bombalayanlara ödül.
Bundan sonra madalya almak isteyenlerin ne yapacağı belli?
Göndereceksin uçakları insanları parçalatacaksın.
Devlette ombudsmanlık gibi iyi bir göreve mi gelmek istiyorsun, yeryüzünün hiçbir yerinde suç olmayacak bir yazıyı “Türklüğe hakaretten mahkûm” edip bir Ermeni yazarı hedefin önüne dikeceksin.
Askerî vesayet döneminde de bu böyle değil miydi zaten?
Bu iktidar “ben bunu değiştiririm” dememiş miydi?
Ne oldu peki?
Devlet aldı bunları değiştirdi.
İktidarın ılık sularında eritti.
Hiçbir dirençleri kalmadı devlet karşısında.
Babam, Nazilerden kaçıp Türkiye’ye gelen ünlü bir hukuk profesörünün bu ülkeyle ilgili saptamasını anlatmıştı.
“Doğal ayıklama sizde tersinden işliyor” demiş adam, “kötüler yükseliyor, iyiler aşağıya gidiyor”.
Altmış yıl önce yapılan tesbit hâlâ geçerli.
“Nereden nereye geldik” de diyemiyoruz.
Bir yerden bir yere geldiğimiz yok.
Hep aynı yerdeyiz.
Kayalıkların üstündeki kayık gibi Türkiye, sallanıp duruyor ama bir yere gitmiyor, hep aynı yerde duruyor.
Devlet görevlisi ol, halka işkence yap, öldür, hedef göster, yüksel.
Devlet görevlisi olana herşey serbest.
O ünlü sözü değiştireceğiz herhalde.
“Türk, öldür, vur, yüksel.”
Bu, bizim dururumuza daha iyi uyuyor.
Ne devletmiş ama başına kimi getirirsen getir, bir zaman sonra kendisine benzetiyor, içine alıp yutuyor, sonra da kemiklerini tükürüyor.
Uludere’ye madalya.
Bravo.
Şu demokrasi isteyen herkesin aleyhinde yazan “babasının evlatları” bu konuda bir şey yazabilecekler mi acaba?
Yazamayacaklar, değil mi?
Onlar da çoktan devletin yazarı oldular.
Onlar “babaların evladı”, babaları da devletin evladı.
Hep birlikte halkın canına okuyorlar.
Sadece bugünkü devletlilere değil, geçmişteki devletlilere bile sahip çıkıyorlar, “ecdatları” hakkında konuşmak, yazmak, dizi yapmak yasak.
Onlar da halkı öldürmüş, bunlar da öldürüyor.
O zaman öldüren sadrazama tuğ takılıyordu, bugün öldürene madalya veriliyor.
Bu ölçüden bakıldığında, bence asıl madalyayı bu iktidar hak ediyor.
Alın madalyanızı... Boynunuza asın.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018