Ahmet ALTAN
Aysel Tuğluk’la, Cemil Bayık’ın konuşmalarına baktım. Bazı kelimeler çarptı beni.
“İmha”, “inkâr”, “katliam”, “kültürel soykırım”.
Şu anda bir “imha ve inkâr” politikası izlendiğini, “katliamlar” yapıldığını ve “kültürel soykırım” yürütüldüğünü söylüyorlar.
Bayık, “Öcalan’la imzalanan protokollerin bir kandırmaca” olduğunu da ileri sürüyor.
Gerçeğin, birçok Kürt tarafından böyle algılandığı, önceki gün 18 yaşında gencecik bir Kürt kızının kendisini yakmasından da belli.
Kendimden pay biçerek şunu söyleyebilirim, biz Türklerin durumu anlaması mümkün değil.
Belki “bilinçaltımızdan” dolayı, belki gerçekleri gördüğümüz optik farklı olduğundan dolayı, belki bölgeye ve olaylara uzak olduğumuzdan dolayı bizim değerlendirmelerimiz bu “tarifleri” kavrayamıyor.
Tümüyle “iki ayrı dil” kullanıyoruz ve tümüyle birbirinden farklı değerlendirmelerimiz var.
Mesela, kendini yakan o küçük kızın geride bıraktığı son mektupta Hatip Dicle’den de söz ediliyor.
Dicle’nin mahkûm olduğu yasa tamamen faşizan bir yasa ve değiştirilmeli.
Benim görebildiğim kadarıyla BDP’nin bu yasanın değiştirilmesini talep etmesi gerekir.
Bunu talep etmesinin önünde bir engel yok.
Eğer Türkiye özgürleşecekse zaten bu tür yasaların mutlaka değişmesi gerekiyor.
Sadece Dicle değil, Kürt-Türk birçok insan bu yasanın kurbanı.
Ama BDP, “Bu yasayı değiştirelim” demiyor, önünde bunu değiştirme mücadelesi verebileceği bir siyasi alan olduğu halde o alanı kullanmıyor ve “Bu yasayı Dicle’ye uygulamayın” diyor.
Ben bunu tam anlayamıyorum.
Benim gibi birçok Türk’ün de bu maddeden başı dertte, neden bu maddeyi değiştirmek için ortak bir mücadele sürdürmüyoruz da, “bu yasanın Dicle’ye uygulanmamasını” istemek gibi hukuken mümkün olmayan bir talep peşinde gidiyor BDP?
“Bu madde Dicle’ye uygulanmasın” derseniz, bundan ne hukuki, ne siyasi bir sonuç almak mümkün.
“Bu yasayı değiştirelim” derseniz bundan sonuç almak çok mümkün.
Niye sonuç alabilecek bir siyasi mücadele biçimi tercih edilmiyor da asla sonuç alınamayacak bir talep ileri sürülüyor, bunu kavrayamıyorum mesela.
“Anadilde eğitim”, Kürtlerin hakkı ve bunun için de sonuna kadar mücadeleyi sürdürmeli.
BDP’nin katkısıyla hazırlanacak bir anayasayla bu sorun da çözümlenebilir.
Bugün bu sorun alabildiğine tartışılıyor, taraftar buluyor, anadilde eğitim birçok Türk tarafından da destekleniyor.
Bu sorunun dışında ben “kültürel bir soykırım” görmüyorum, Kürt kültürünün, Kürt sanatının yok edici bir baskı yaşadığını fark edemiyorum.
Yeni bir anayasa hazırlanacakken, aniden “demokratik özerkliğin” tek taraflı ilanını da anlayamıyorum.
Özerklik ilan edildi, şimdi ne olacak?
Bir ülkenin bir bölümündeki idari yapının “tek taraflı” olarak değiştirilmesi bütün topluma nasıl kabul ettirilecek?
Özerkliğin gereği olarak DTK ne yapacak, hangi alanlara devletin müdahale etmesini engelleyecek, hangi alanların denetimini kendi tekeline alacak ve bunu nasıl sağlayacak?
İkna metoduyla olmayacağına göre savaşla mı?
Ortada tümüyle birbirinden farklı iki “ayrı algı”, iki farklı “anlatım”, iki değişik değerlendirme var.
Dediğim gibi Türkler, duyarsızlıklarından, bilgisizliklerinden, bilinçaltı takıntılarından dolayı bunları anlayamıyor olabilir.
Ama Kürt siyasetçiler, kitleleri etkilemek için olayları abartıp, çarpıtıyor da olabilir.
Buna bir Türk karar veremez.
Bunları artık Kürtlerin tartışması, konuşması, değerlendirmesi lazım.
Ortada “imha”, “katliam”, “soykırım” var mı Kürtler karar vermeli.
Unutmayın ki Türkler de kendi aralarında “Balyoz” ve “Ergenekon” gibi davalarda anlaşamıyorlar, mesela CHP’ye göre ortada ne Balyoz, ne Ergenekon var, bunlar sadece “anti-demokratik bir baskının” sonucu.
Siyasetçiler, siyasi nedenlerle olayları değişik yorumlayabiliyorlar.
Gerçekleri bulmak zorlaşıyor.
Ve, on sekiz yaşlında çocuklar kendilerini yakıyor, yirmi yaşında çocuklar çatışmalarda ölüyor.
Gerçeği görmek ve gerekli önlemleri almak, her şeyden önce bu çocukları kurtaracak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018