Ahmet ALTAN
Dünyanın en sakin ve en zengin ülkelerinden biri olan Norveç’te adamın biri çıkıp onlarca genci soğukkanlı bir biçimde kurşuna diziyor.
İnsanlık tarihinde az bulunur bir vahşetle işlenen bu cinayetten önce bin beş yüz kişiye mektup gönderip “eylemine” destek istiyor.
Müslümanların ve Marksistlerin Avrupa’dan temizlenmesi gerektiğini söylüyor.
Milyonlarca insanın öleceği bir savaştan söz ediyor.
Ve, bu deliye Avrupa’nın bazı faşist partilerinden destek geliyor.
Bu destekle, “katil bir manyak” bir anda siyasi bir eğilimin temsilcisine dönüşüyor.
Avrupalı faşistler kan istiyor.
Kabaran bu faşist dalga Avrupa’nın “güvenli” hayatını altüst ediyor ama Avrupalılar sadece “siyasi” bir depremden geçmiyor.
Ekonomileri de altüst.
Yunanistan batıyor.
İtalya, Portekiz, İspanya, İrlanda, Macaristan sırada.
Kıbrıs Rumları sarsıntıyı iliklerinde hissediyor.
Fransa, Almanya, İngiltere bu süreci yara almadan atlatmaya çalışıyor.
Dünyanın en güçlü ülkesi olarak bilinen Amerika ise “borçlarını ödeyememe” ihtimaliyle karşı karşıya.
Demokratlarla Cumhuriyetçilerin iktisadi “reçeteler” konusundaki çekişmelerini bütün dünya endişeyle izliyor çünkü Amerika’nın sendelemesi bütün dünyayı tökezletecek.
Herkes gelmekte olan büyük krizi konuşuyor.
Afrika’da ise 12 milyon insan açlık ve ölüm tehlikesiyle karşı karşıya.
Her gün onlarca çocuk açlıktan ölüyor.
Gelişmiş dünya 1,5 milyar dolar bulup o insanları kurtaramıyor.
Arap ülkeleri ise yeni bir düzen kurabilmek için çabalıyor.
Tunus’u, Libya’yı, Mısır’ı, Sudan’ı kimin yönettiği, buralarda ne tür yönetimlerin oluşacağı henüz belli değil.
Suriye iç savaşın eşiğinde dolaşıyor.
Afganistan ise bitmeyen bir savaşı yaşayıp duruyor.
Bütün bunların her birini “münferit” olaylar olarak ele alıp değerlendirmek herhalde çok mümkün değil.
Dünyayı tümüyle etkileyen bir değişimden geçiyoruz.
Bir çağdan bir çağa atlanıyor.
Bildiğimiz bütün değerler, kavramlar, sosyal ve siyasal ilişkiler, “gelişmişlik ve gelişmemişlik” ölçütleri, zenginlikler, alışkanlıklar değişecek.
Gelecek olanı, geçmişin kavramlarıyla anlamak imkânsız.
Hayatın değişim süratini, kullandığınız aletlerin sürati belirler genellikle.
El tezgâhlarında halı dokuyorsanız, hayat bir el tezgâhının hızında yaşanır ve o hızda değişir.
Buharlı aletler geldiğinde hayatın yaşanma ve değişim ritmi el tezgâhlarına kıyasla çok daha hızlanır.
Bugün buharlı aletler çok geride kaldı.
İnternetin, cep telefonlarının sürati belirliyor hayatın değişim ritmini.
İnsanların düşünce tarzındaki değişim ise kullandığı aletlerin hızına erişemiyor.
Tarihin her kırılma noktasında insanlık bu sıkıntıyı yaşadı.
Şartlar hızla değişiyor ama insanın alışkanlıkları ve düşünce tarzları aynı hızla değişmiyor.
Hatta insanlığın bir parçası değişimin süratine ayak uyduramayıp çok daha gerilere doğru kaçmaya uğraşıyor.
Korkunç bir uyumsuzlukla karşılaşıyoruz o zaman.
Hayatın değişim ritmiyle, insanların eski alışkanlıkları, korkuları, istekleri çarpışıyor.
Eski alışkanlıklarını sürdürmek isteyenlerin paniklediğini görüyoruz.
Çıldırmalar ortaya çıkıyor.
Katliam yapan faşistlerle, her şey eskisi gibi sürsün isteyen öfkeli kitlelerle yüz yüze geliyoruz.
Bu sarsıntı, insanın çok ağır değişen düşünme biçimi, hayatın yeni ritmiyle uyum sağlayana kadar sürer.
İnsanlığın denge noktası, insan düşüncesinin değişim hızının, aletlerin çalışma hızıyla eşitlendiği noktadır, bu, aynı zamanda insanlığın yeni hayata uyum sağladığının da göstergesidir.
Öyle kolayından olmaz bu.
O denge noktasına ulaşana kadar epey krizden, sarsıntıdan, katliamdan, çılgınlıktan geçeriz.
İnsanlık böyle ilerler.
Daha iyiye, hep zorluklardan geçerek varır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018