Ahmet ALTAN
İnsanlık var olduğundan beri yanlış fikirler vardır, doğru fikirler vardır.
İnsanlık var olduğu sürece de bu böyle devam edecektir.
Doğru fikirlerin bulunabilmesi için insanlığın yanlış fikirlere ihtiyacı hiç bitmeyecektir.
Çünkü fikirlerden hangisinin doğru olduğu, tartışılarak ve olayların gidişatı izlenerek anlaşılır… Yanlış fikirler bu tartışmalar için elzemdir.
Medyanın da buradaki görevi hayatidir.
Medya, olayları gerçek bir şekilde aktarır ve bu olaylar hakkındaki fikirlerin tartışılacağı arena olma görevini üstlenir.
Doğal ve sağlıklı olanı budur.
Ama her zaman bu doğal ve sağlıklı olan durumu bozmak, çarpıtmak isteyen güçler çıkar, onlar medyaya hâkim olmaya uğraşır.
Bu güçlerin amacı, hangi fikrin doğru, hangi fikrin yanlış olduğuna karar verme yetkisini elinde tutabilmektir.
Bugün Türkiye’deki medyanın çok büyük bölümü bu amaca hizmet etmek için çabalamaktadır.
Onlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkenin “lideri” olduğuna ve doğru ile yanlışı ayırt edecek tek odak olarak da onun sözlerini ölçü almak gerektiğine insanları inandırmaya uğraşmaktadırlar.
Bu çarpılmanın ilk adımı, Erdoğan’ın “ülkenin lideri” olduğu gibi gerçekle alakası olmayan bir algıyı yerleştirme uğraşıdır.
Erdoğan ülkenin lideri değildir.
O, bir süreliğine, halkın bir kesiminin oylarıyla cumhurbaşkanı seçilmiş bir siyasetçidir.
Daha fazla bir şey değildir.
Üstelik de bugün dış politikadaki öngörüleri tümüyle yanlış çıkmış, ekonomiyi kayalara çarptırmış, bir vizyonu bulunmayan, siyasetini sadece başkanlık zırhı arkasında kendini “tek adam” seçtirmek üzerine kurmuş bir siyasetçidir.
Ülkedeki fikirlerin hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğuna karar verecek merci de o değildir.
Öyle bir merci de zaten yoktur.
Havuz medyası denilen, doğrudan iktidara bağlı medya, bugün eşi çok az görülmüş bir fütursuzlukla şiddetini arttırarak “hainler” listesi yayınlamaya, Erdoğan’ı “tek lider” kabul etmeyenlere tehditler savurmaya, işten atılacak, hapishaneye koyulacak gazeteciler ve akademisyenler listesini açıklamaya başlamıştır.
Nazi Almanyası’nda rastladığımız türden bir medyadır bu.
Yanlış ve doğru fikirleri, Erdoğan’ı merkeze aldığı bir ölçüyle belirlemeye ve herkese bu ölçüyü kabul ettirmeye uğraşmaktadır.
Böylesine sefil bir rolü haysiyetli ve yetenekli hiçbir gazeteci üstlenmeyeceği için havuz medyası da çok büyük ölçüde haysiyetini kaybetmiş yeteneksiz insanlardan oluşmaktadır.
Bunların kendilerine ait fikirleri yoktur.
Aynı konuda, Erdoğan tavır değiştirdiğinde bir gün önce yazdıklarının tam tersini yazmaktan asla gocunmazlar.
“Liderimiz ne söylüyorsa doğrudur” der, orada dururlar.
Oradan öteye gidecek bir güçleri bulunmaz.
Sadece küfür eden, doğru dürüst yazı yazmayı bile beceremeyen, yalan söylemekten, çarpıtmaktan hiç çekinmeyen, korkak bir insan grubu oldukları için inandırıcılıkları da bulunmaz.
Öfkelerinin asıl nedeni bu yetersizliklerinden kaynaklanır.
Akademisyenler, iç savaşı eleştiren ve bunun durmasını isteyen bir bildiri yayınladığında, bu bildirideki görüşlere karşı kendi görüşleriyle çıkamazlar, tartışamazlar.
Çoğu zaten daha önce bugün söylediklerinin tam tersini söyledikleri için, yalama olmuş vidalar gibi boşa dönerler.
Bir türlü istedikleri gibi toplumu sıkıştıramazlar.
Çıkarttıkları şey gazete değildir.
Kendileri de gazeteci değildir.
O yüzden toplumda bir karşılıkları yoktur.
Medyanın asıl görevi insanları konuşturmak ve o konuşulanları bütün topluma yansıtmak iken, bunların görevi toplumu susturmak, konuşulanları saklamak, iktidarın beceriksizliğini ortaya seren olayları gizlemektir.
Bütün bu çarpıtmaların, yalanların, tehditlerin tek amacı da toplumu, Erdoğan’ın bu ülkenin “lideri” olduğuna inandırarak, Erdoğan’a bir tür “kutsallık halesi” yaratmaktır.
“Kutsal” liderimiz Erdoğan söyleyecek, biz de “liderimizin” söylediğini aynen tekrarlayacağız.
Erdoğan’ı eleştirmek “devleti ve vatanı” eleştirmek olacak.
Çünkü “kutsal lider”, devlet, vatan, millet gibi kavramlarla “eşanlamlı” bir kavramdır.
Erdoğan bu toplumun lideri, önderi değildir.
Kutsal hiç değildir.
Doğruyu yanlışı birbirinden ayırt etmek, neyin doğru olduğunu belirlemek yetkisi yoktur.
Zaten kendi söyledikleri de birbirini tutmaz.
Bir yıl once Kürtlerle ilgili söyledikleriyle, bugün söyledikleri birbirinin tamamen zıddıdır.
Bence bugün dürüst gazetecilerin topluma ilk söylemesi gereken, Erdoğan’ın “bir süreliğine” cumhurbaşkanlığına seçilmiş pragmatist bir siyasetçiden başka bir şey olmadığıdır.
Gerçek budur.
Söylenmesi gereken de budur.
Havuz medyasını çıldırtan da bu gerçeğin söylenmesi, yaratmak istedikleri illuzyonun bir türlü toplum tarafından kabul görmemesidir.
17-25 Aralık dosyaları ortada dururken hiçbir AKP’linin bu toplumun dürüst insanlarının gözünde bir saygınlık kazanması mümkün olmayacaktır.
Sıradan bir siyasetçiden “kutsal bir lider” yaratabilmek için fikirleri bir yana bırakıp küfürlerle, tehditlerle, düpedüz şiddeti kışkırtan başlıklarıyla ülkeyi bir kan gölüne çeviren bu gazeteci kılığındaki görevlilere karşı, hakiki gazeteciler, gerçeklere dayanarak ciddi bir barikat oluşturmalıdır bence.
Söylenecek söz basittir.
Erdoğan cumhurbaşkanı seçilmiş sıradan bir siyasetçidir.
Ne kendisi, ne fikirleri kutsaldır.
Neyin doğru fikir, neyin yanlış fikir olduğunu belirleme yetkisi yoktur.
Kendine böyle bir rol biçmeye kalktığında da kendi üslubuyla eleştirilecektir.
Gerçek gazeteciler için basit bir iş bu.
Yağmur yağarken “yağmur yağıyor” demek gibi bir iş.
Siz yazıları gazete kâğıtlarına yağ lekesi gibi yayılan dalkavuk sürüsüyle, kendi çıkarları için gerçekleri saptıran “muhalif” görünümlü sahtekârlara aldırmayın.
Gerçek net ve açıktır:
Erdoğan sıradan bir siyasetçiden başka hiçbir şey değildir.
Olamayacaktır.
Hakiki gazeteciler de bunu yazacak, bu gerçeği ortaya çıkartan haberleri sayfalarına koyacaktır.
Bu kadar.
http://platform24.org/guncel/1303/ne-kutsal-lideri--
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018