Ahmet ALTAN
Dersler
Ben, Haberdar sitesinde haftada bir yazı yazıyorum.
Said Sefa da Haberdar sitesinin sahibi ve yazarı.
Sefa, Van’da 12 kişinin vurularak öldürülmesinden sonra Van’a gitmiş, o evi görmüş, çevredekilerle konuşmuş ve bir yazı yazmış.
Sonra da davet edildiği Halk TV’ye çıkarak bu olayın bir “infaz” olduğunu orada da söylemiş.
Türkiye Gazetesi’nden Yıldıray Oğur bu programı izlemiş.
Ve şöyle yazmış:
“Karşımdaki ekranda Halk Tv açık ve sabah programında Van’da bir evde ‘infaz’ edilen 12 kişi hakkında konuşuluyor. Konuk gazeteci Van’a gitmiş, o eve girmiş, bu kesinlikle ‘infaz’ diyor.
Olayın ne olduğunu anlamak için internete girince karşınıza 12 kişinin üniformalı fotoğrafları eşliğinde HPG’nin açıklaması çıkıyor: ‘Van’da 12 gerilla komplo ve ihanet yöntemiyle infaz edildiler.’
Demek ki infaz edilenler gerillaymış.”
Van’daki olayla ilgili yazdığı bu kadar.
Son cümle ise Türkiye’nin ve AKP taraftarlarının nasıl çarpıldığını, nasıl bir şiddet sarmalının parçası haline geldiklerini çok net ortaya koyuyor.
“Demek ki infaz edilenler gerillaymış.”
“İnfaz” edilenler gerillaysa burada hukuki bir sorun yok… Öyle mi?
Gerilla ya da değil, insanları “infaz” etmek suçtur… Cinayet suçudur.
Hükümetin ve onun emrindeki görevlilerin işi, “şüphelileri” bulmak, yakalamak, onları yargıya sevketmektir.
Onlar hakkında kararı yargı verir.
Genç gazeteciler için birinci ders:
Siz, kimin öldürülmeyi hak ettiğine karar verecek, öldürülenlerin “kimliklerine” göre cinayeti onaylayacak bir infaz ekibi değilsiniz.
Siz gerçeği bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkarmakla, bunun hukuki olup olmadığını sorgulamakla yükümlüsünüz.
Yakalanmış “suçluların” da, “düşmanların” da öldürülemeyeceğini bilmek zorundasınız.
Yakalanan suçluysa, yargıya teslim edilir.
“Düşmansa”, Birleşmiş Milletlerin kurallarına göre “esir” alınır.
Ama asla “infaz” edilemez.
Oğur’un yazısının bundan sonraki bölümü ise gazetecilik okullarında ders olarak okutulacak nitelikte.
Van’daki “infazlarla” ilgili bu kısa girişten sonra Oğur, Van’daki olayla ilgilenmiyor artık.
Bu olayla “ilgilenen” gazeteciyle ilgileniyor.
Yazının ondan sonraki bölümü, Haberdar sitesini kuran ve Van’daki infazları inceleyen Sefa’nın aslında “cemaatçi ve güvenilmez” biri olduğunu anlatmaya ayrılmış.
İşte bu, gerçekten ciddi bir ve asla unutmamanız gereken bir gazetecilik rezaleti.
Geçenlerde, gerçek bir olaya dayanan Kill the Messenger isimli bir fim seyrettim… Daha önce de söz etmiştim.
Küçük bir gazetenin muhabiri, CIA’nin Latin Amerika’dan kokain kaçırılmasına yardım ettiğini ve kaçakçılarla işbirliği yaptığını ortaya çıkarıyor.
Büyük bir gürültü kopuyor.
Gazeteciye ödüller veriliyor.
Derken CIA devreye giriyor.
Medyadaki adamlarını arayıp, bu olayı yalanlamalarını ve olayı ortaya çıkaran gazeteciyi de karalamalarını istiyorlar.
Büyük bir kampanya başlıyor gazeteciye karşı.
Bu işleri iyi bilen ama karışmamayı tercih eden bir görevli, gazeteciyi arıyor, diyor ki, “bundan sonra seni haber yapacaklar, haberin konusu sen olacaksın artık.”
Ne demek istediği kısa zamanda ortaya çıkıyor.
Ve gazetecinin aslında alkolik olduğu, yalan söylediği, konuştuğunu belirttiği adamlarla konuşmadığı iddiaları patlıyor.
“Haber” unutuluyor ve haberi ortaya çıkaran gazeteci “haber” haline getiriliyor.
Bu aşağılık taktik tutuyor.
İnsanlar gazetecinin “işe yaramaz biri” olduğuna, haberin de yalan olduğuna inanıyor.
Gazeteci bütün itibarını kaybediyor.
Ancak aradan on yıl geçtikten sonra gazetecinin bütün söylediklerinin doğru olduğunu CIA itiraf ediyor.
Ama gazeteci “kafasına iki kurşun sıkarak” intihar ediyor bu arada.
Genç gazeteciler için buradan ikinci ders çıkıyor.
“Haberi” unutmayın.
Haberin peşini bırakmayın.
Devletin, istihbaratın, görevlilerin, onların suçlarını ortaya çıkaran haberleri yalanlamak için uğraşacaklarını, haberleri ortaya çıkartanları karalama kampanyaları yapacaklarını bilin.
Oğur’un neden “haberciyi” haber yaptığını, onun “itibarsızlaşması” için neden böyle uğraştığını bilmiyorum.
Nedenini kendisi biliyordur.
Ama genç gazetecilere şunu söylemek isterim.
Bu dünyadaki en haysiyetsiz iş, “aport” dediklerinde “istihbaratçıların” hedef gösterdiği adamların üstüne “gazeteci kılığında” saldıran bir görevi üstlenmektir.
İstihbaratçı olmak istiyorsanız gidin istihbaratta çalışın.
Gazeteci olmak istiyorsanız gazeteci olun.
Gazeteciymiş gibi görünüp, istihbaratçılara av köpekliği yapmayın.
Bir daha asla silemeyeceğiniz bir lekeyle kirlenirsiniz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018