Ahmet ALTAN
Turgut Özal döneminde bir “askerî darbe” ihtimalinden bahsedenlere şaşkın gözüyle bakılırdı, artık o dönemin bittiğine inanılmıştı.
Özal ciddi bir sivil otorite kurmuştu.
Genelkurmay Başkanlığı’na hazırlanan bir kara kuvvetleri komutanını görevden alacak kadar güçlüydü.
O zamanki hava da aynen bugünkü hava gibi çok olumluydu.
İçinde bir zehir saklı olduğunu kimse anlayamadı.
Aradan yıllar geçti.
28 Şubat darbesi gerçekleşti.
Sonra ordunun her tarafından darbe planları, lahikalar, andıçlar fışkırdı.
Bu büyük gerileme nasıl yaşandı?
Avrupa Birliği yolunda yürüyen Türkiye birden nasıl gerisin geriye darbeler çağına döndü?
Ordu vesayetinin kırılmaya başladığı günümüzde bunu iyi bilmek gerekiyor.
Türkiye’nin gerilemesinin iki büyük nedeni vardı.
Birincisi, ordu vesayetinin geriletilmesi bir siteme, hukuki bir yapıya kavuşturulmamıştı.
Aynen bugün olduğu gibi, o sıradaki olumlu hava herkesi etkilemişti, hukuksal bir çerçeve çizmek gereği duyulmamıştı.
İkinci neden ise medyaydı.
Ordunun ve darbenin yandaşı olan medya, her zaman sivil siyasetçiye karşı orduyu desteklemişti.
Hiç öyle 28 Şubat’ta neler yazılmıştı bir bakın falan demeyeceğim.
Başka bir şey söyleyeceğim.
Üç yıl önce yapılan Dağlıca baskınından sonra Türk medyasında yazılanlara bakın.
Asıl sorunu orada göreceksiniz.
Bir tek ama bir tek gazete bile Dağlıca baskınında “askerî bir kusur” var mı diye sorgulamadı.
PKK’yı lanetlediler, hükümeti eleştirdiler, esir düşen askerleri suçlu ilan ettiler ve ordunun “kahramanlığına” selam durdular.
Gazetecilik açısından utanç verici bir sahtekârlıktı bu.
Bütün gerçekleri çarpıttılar çünkü.
Dün, Zaman ve Bugün gazeteleri, Dağlıca baskınından sonra konuşan iki albayın “terorihaneti.com” sitesine düşen ses kayıtlarını yayımladılar.
Baskın sırasında o bölgede görev yapan albayların, yaşananlara duydukları öfke, sözlerine yansıyordu.
Baskından on iki gün önce,“250 PKK’lının saldırıya hazırlandığını” üstlerine rapor etmişler.
Karşılığında sıkı bir azar işitmişler.
Bu istihbarat rapor haline getirilip resmîleştirilmiş.
Jandarma Komutanı, bu raporu Genelkurmay Başkanı’na da vermiş.
Basılacağı daha önceden bilinen karakol PKK tarafından basıldıktan sonra ise felaketler bir zincir halinde yaşanmış.
Baskının boyutlarını ve vahametini bile kavrayamamış bazı subaylar.
Askerlere yardıma giden bir helikopter, PKK’lıların ne kadar kalabalık olduğunu görünce hoparlörlerden anons yapmış, “komutanlarınıza söyleyin, daha fazla helikopter göndermezlerse siz yandınız” diye.
Çatışma sırasında bazı askerler birbirilerini vurmuşlar.
Bu anlaşılmasın diye bir korgeneral otopsiye müdahale etmiş.
Karakolun cephaneliğini bizzat kendileri yakmış, bu kanıtlar ortadan kalksın diye.
Taraf gazetesi, Dağlıca’yla ilgili belgeleri yayımlayana kadar hiçbir gazete bu konulara değinmedi.
Ama benim için bütün bunlardan daha korkunç olan gerçek şu:
Dağlıca Karakolu’nun komutanına, o baskından sonra ordu “madalya” verdi.
Bu madalya neyin karşılığında verildi?
Ölen askerlerin karşılığında mı, esir olan askerlerin karşılığında mı, kendi cephaneliğini yakma başarısı karşılığında mı?
Ordu, öyle bir baskından sonra oranın komutanına madalya verme cüretini nasıl gösterdi?
Bir pazar günü bütün bunları size anlatıyorum çünkü aynen Özal gibi AKP de, orduyu denetime alacak hukuksal bir çerçeve çizmekte, bir sistem kurmakta ayak sürüyor ve Dağlıca konusunda yalan söyleyen medya da bu tür yalanlar söylemeyi sürdürmek için hazır bekliyor.
Türkiye ciddi değişiklikler yapmadığı, çok derin yapısal değişimleri gerçekleştirmediği sürece bu ülkede tehlike hep vardır.
Onun için yaşananları unutmamakta fayda var.
Unutanların başına neler geldiğini görmek için başınızı çevirip yakın geçmişe şöyle bir bakmanız yeter.
[email protected]
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları



































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018