Ahmet ALTAN
Kötü şeyler yazmaktan sıkıldım.
Hadi önce iyi şeyleri yazalım bugün, sonra söylemek istediğimizi söyleriz.
Özgür Gündem’in yasak kararı kalktı, herkes gibi ben de çok sevindim, kapatılması ne hukuka, ne adalete, ne ahlaka uygundu.
İkincisi, önceki akşam parlamentoda Başbakan Erdoğan, Ali Babacan, Salih Kapusuz, Abdülkadir Aksu, BDP’den Sırrı Sakık, Sırrı Süreyya Önder, CHP’den Durdu Özpolat kuliste birlikte çay içip simit yemişler.
Siyasette insani “dokunuşlar” görmek herkese iyi gelecek, “düşman” değil “rakip” olmaları, şakalaşmaları, belki de bunlara çok aç bir hale geldiğimizden içimi ısıttı.
Şimdi gelelim asıl söylemek istediğime, uzun zamandır bir türlü lafı denk getirip de yeniden yazamadığım şu eğitim meselesine ve meşhur 4+4+4 sistemine.
Ben bu reformu desteklediğimi söylemiş, dostlarımdan epeyce bir zaparta yemiştim, daha sonra AKP’lilerin asıl amacının “eğitim reformu” değil “imam-hatiplerin ortaokulunu açmak”olduğu anlaşılmıştı, ben de eleştirenlerin bu açıdan haklı olduğunu, reformun eğitimden daha başka amaçlar beslediğini de yazmıştım.
Devamını yazmak bir türlü kısmet olmamıştı.
Şimdi konu yeniden kavga dövüşle gündeme gelince bana da asıl söylemek istediklerimi bir daha söylemek fırsatı doğdu.
Öncelikle şu AKP’lilerin “imam-hatiplerin ortaokulunu açmak” için eğitim reformu yapmaları konusundan başlayalım.
Neden bu ülkede hâlâ bir siyasi parti “ben imam-hatiplerin ortaokulunu açmak istiyorum”diye açıkça söyleyemiyor da bin türlü hülle yapıyor?
Burada ilk sorgulamamız gereken herhalde AKP’lilerin niyetinden çok, siyasetçilerin niyetini açıkça söyleyemediği bir ortamın hâlâ bu ülkede neden baskın olduğu.
Ali Nesin, “laik bir ülkede din eğitimini devletin veremeyeceğini, bunun özel okullarda verilmesi gerektiğini” söylüyor.
İmam-hatiplerin açılmasını değil, o okulların kim tarafından açılması gerektiğini tartışmak bence de çok daha doğru ve hayırlı bir yöntem.
İnsanların çocuklarına din eğitimi aldırmak istemesinden bu kadar ürkecek ne var?
Bana sorarsanız, keşke gerçek bir din eğitimi aldırabilseler de dindar çocuklar gerçekten dindar olsa, dindar kisvesi altında şoven milliyetçiler olarak yetişmese.
Bu eğitim reformuna karşı çıkanlar, “çocukları imam-hatiplere göndermek istiyorlar, kızları okula göndermeyecekler” diyor.
Hayatın doğal bir akışı vardır, okula göndermek çocukları için daha iyi bir gelecek, aileler için daha büyük bir yarar sağladığında, herkes kızını da oğlunu da okula gönderir.
“Çocukların asıl dostları biziz, aileleri onların düşmanı” anlayışı bana çok sağlıklı gelmiyor, seksen senedir bu ülkede “laik ve modern” bir eğitim sürüyor ama bu ülkenin yüzde sekseni“mesleksiz”, bu okula gitmiş mesleksiz yığınlar için ne yapacağımızı düşünmek, aileleri devletin kelepçesine güvenerek yola getirmek fikrinden daha evladır.
Çocukların eğitimleri, onlar bir meslek sahibi olduğunda anlam kazanır, siz onları okula gönderir ama bir meslek kazandıramazsanız insanlar da kızlarını okula göndermekte çok istekli olmayabilirler.
Bu yeni sistem meslek okullarına “başka nedenlerle” de olsa önem vererek bu soruna bir çözüm arıyor.
Ben, bu eğitim meselesinde devlete güvenmiyorum, yirmi yirmi beş yıl kadar önce Milli Eğitim Bakanlığı’nın Talim Terbiye Kurulu hakkında epey yazı yazmıştım, “ailelere değil de devlete güvenerek” bu reforma karşı çıkanlar, bu ülkenin bütün çocuklarının ne okuyup ne okumayacağına karar veren bu Kurul’un yapısını, amacını, ideolojisini hiç gözden geçirdi mi?
Bizim Cumhuriyet’in birinci amacı, beyinleri kezzaplanmış, yaratıcılıkları budanmış itaatkâr insan yetiştirmektir, eğitim sistemini belirleyen bakanlığın adının bile “milli” olması sizi hiç endişelendirmiyor mu?
Eğitimin “millisi” nasıl olacak?
Milli bir kimya, fizik, matematik anlatsanıza.
Bakın, seksen küsur yıllık bir Kemalist sistemin yolumuza koyduğu koca kayayı kıpırdattığımız bir dönemden geçiyoruz, askerî vesayet geriliyor, “askerî vesayet geriledi ama yerini Erdoğan aldı” diyorlar.
Erdoğan’ın “keyfî” uygulamalarına baktığınızda bu saptama doğru gözüküyor ama bu keyfilikle ne kadar dayanır Erdoğan, bir seçim mi, iki seçim mi, sonunda iktidar değişir.
Biz, bir su pınarının üstüne yerleştirilmiş bir kayayı yerinden oynatıyoruz, o pınarın suyu önce kaçınılmaz olarak biraz çamurlu akacaktır, sonra berraklaşır o su, ilk gelecek su “çamurlu” olacak diye o pınarın üstündeki kayayı hiç yerinden kımıldatmayacak mıyız?
Bu tür “eğitim reformlarında” da ilk gelen suya çamur karışması doğal ama siz hangi amaçlarla olursa olsun eğitimin üstündeki o Kemalizm kayasını oynatırsanız bir zaman sonra su yolunu bulur, temizlenir, aklanır, güçlenir.
Kayayı yerinden oynatacak değişimlerden korkmamak lazım.
İnsanlardan, dinden, dindarlardan, sivil yöneticilerin keyfiliğinden ürkmeyi de anlamıyorum, Erdoğan’ın keyfiliği değil o keyfiliği eleştirecek bir medya olmaması tehlikeli.
Bir gün öyle bir medya da olur.
Yeter ki su aksın.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Ümitliyim, çünkü…
26.05.2020 - Bir Cinayet, bir Cenaze
21.01.2020 - Bu akşam Pariste babam, Malraux ve ben şampanya içeceğiz
6.02.2019 - Biz söylemeyeceksek kim söyleyecek?
28.11.2019 - ÜÇ CAM KUTU
23.11.2019 - Kâğıttan flüt
11.11.2019 - Rüyalar ve milliyetçilik
21.03.2020 - Yargıdaki çöküntüyü tamir etmek elinizde!
25.09.2018 - Milliyetçilik ve Aydınlar
19.09.2018 - Şatodaki Çiçek
26.08.2018
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
































arif kahraman
daha dün başbakanın; genç bir kızı nasıl parçaladığını anlatıyordun. dedi kodu haberciliği yapan magazin muhabirinden farkınız kalmadı. bu sosyalist kimliğinizle hangi aklı başında bir insan sola sempati duyar? muhalif olacağım diye rezil oluyorsunuz.