Ahmet ÖZTÜRK
Oradaydım… Orada… Kimilerinin “Hepsi bunun için mi” diyerek burun kıvırdığı Taksim’deki üç ağacın dibinde… İçine sığındığım uyku tulumunun içinde, rüzgârın fısıltısıyla dans eden yapraklarının arasından seyrettim, bulutlarla köşe kapmaca oynayan yıldızları… Uzandığım yumuşacık toprakta, iki saatlik uyku ile üzerimden bin yıllık yorgunluk attım… Günün ilk ışıklarını gövdesinin dibinde selamladım o ağaçların… Akşamın alacısıyla grileşen yaprakları yeniden yeşile dönerken çiçekler açtı her yanımda… Oradaydım… Sıcak bir İstanbul günüydü, sığındım ulu serinliğine Gezi Parkı’nın, direnişin sularından kana kana içtim… Sabahlara kadar marş söyleyen gençlerin gür sesine kattım yüreğimin sesini, onlarla birlikte hiç yerimden kıpırdamasam da halaya durdum coşkuyla, birlikte türküler söyledim… Oradaydım… İçki içmeyi ibadet haline getirmiş ayyaşlarla birlikte esrik düşlere daldım, çok sevdiğim halde ağzıma bir damla içki bile sürmemiştim oysa…
Oradaydım… Kentleri alıveriş merkezleri ile otobanların toplamından ibaret sanan açgözlülerle dalga geçen dövizleri okurken yaşardı gözlerim… Kendini padişah zanneden dediğim dedik zorbaların düşürüldüğü gülünç duruma ağız dolusu güldüm… Öfkelendim olan bitene, oturdum ağladım; içim coştu, coşkulandım, bu kez sevinçten ağladım… Duygunun bin bir tonunda gezinerek, umutsuzluğu tükettim içimde… Oradaydım… Orada… Ellerinde süpürgelerle koca parkı bir anda tertemiz den dal bakışlı delikanlılar, ay yüzlü genç kızlarla tazeledim ömrümün yarısını… Barikatlar önünde nöbete duran civanmert delikanlılar korkudan eser bırakmadı yüreğimde… Onlara aklımı, yüreğimi açıp anlamaya çalıştım yapılmak isteneni… Onlarca yılda edindiğim ezberlerden kurtularak adeta resetledim kendimi… Çıt kırıldım gençlerin yaratıcılığına, dirençlerine hayran kaldım… Toplumdan umudumu kestiğim, yeni nesli apolitik bulan cümleler kurduğum için lanet ettim kendime…
RENKLERİN KARDŞLİĞİNE İMAN ETTİM BİR KEZ DAHA
Oradaydım… Futbol nedir hiç bilmediğim halde Çarşı grubu ile birlikte en fanatik Beşiktaşlı olup çıktım, kartallar gibi şahlanıyordu onlarla birlikteyken yüreğim… Birden Galatasaray bayrağı sallarken buldum kendimi, krallık iddiası olmayan bir aslandım o vakitlerde, muktedirlere neşe içinde kükrüyordum… Fenerbahçeli oldum aynı anda, bülbül ötüşlü bir kanarya gibi terennüm ettim isyan şarkılarını… Trabzonsporlu, Adana Demirsporlu, Göztepeli, Altaylıydım… Hangi dona bürünüp, hangi takımın bayağını sallarsam sallayayım, ele geçirdikleri TOMA’ların üzerine POMA (Polise Müdahale Aracı) yazan Çarşı grubundandım en çok da… Küfür ettim alçaklara ağız dolusu… Tribünlerin sol tarafından, sahaların solaçıklarından yükselen sese sesimi kattım ve kayıtsız şartsız renklerin kardeşliğine iman etim bir kez daha…
Oradaydım… Kürt oldum “lorke” çektim sabaha kadar, içimde barış gülleri açtı, ölüme tilili okudum… Türk oldum namus bildiğim bayrağı yorgan yaptım, sarınıp yattım sabaha kadar… Ermeni’ydim, Gezi Parkı içindeki Hrant Dink Sokağı’nda volta attım kederle. Laz oldum horon teptim, kemençeler isyana durdu tenimde… En gâvurundan İzmirliydim, zeybeğe dururken büyük bir vakar, sarsılmaz bir güven vardı içimde… Artvinliydim, yalnızca ruhumu değil vücudumun her zerresini kattım tulumun sesine… Erzurum’un dadaşı, Elazığ’ın, gakkoşuydum, zurna ile birlikte isyan davulları çalıyordum her yerde… Zonguldaklı madenciydim, “dıvdıv” oynamasam da gittim tahkim yaptım Taksim’deki barikatlara… Tüm ezilen, hakkı yenen, yok sayılan, ötekileştirilenlerle birlikteydim… Oradaydım… Azınlığın çoğunluğa, çoğunluğun azınlığa karıştığı, dünyanın her dilinin konuşulduğu, herkesin birbirini anlayıp farklılıklarıyla birlikte sevdiği o güzel yerdeydim…
Oradaydım… İsyancıların sesi, öfkesi, hasreti ile yıkadım her yanımı, kendimi, hayatın pisliklerinden yunmuş, arınmış hissetim… “Mülk Allah’ındır” diyen antikapitalist Müslümanlarla namaza durdum vakitsiz zamanlarda, direnişin muzaffer olması için dua ederken yetim hakkı yiyen hırsızlara beddua ettim… Onlarla bambaşka boyutta, farklı insani derinliklerde titreşti gönül telim, insan olduğumu duyumsadım bir kez daha… Paragözler borsa düştü diye ağlaşırken; savaşsız, sömürüsüz bir dünya umudum tavan yaptı içimde… Oradaydım… Hulusi kalple üç ağacı tavaf ettim kırk kere, gövdelerini okşayıp, yapraklarını sevdim. Orada, mertebelerin en yükseğine çıktım, yakama huşu içinde taktığım rozetle “çapulcu” ilan ettim kendimi… İnsanı kâmili aşıp, çapulculuğa erişmiştim artık… Ne mutluydu bana…
Yazarlar
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2024
18.01.2024
14.08.2023
2.06.2022
5.07.2021
24.05.2021
18.05.2021
26.04.2021
5.04.2021
7.01.2021