Çaycuma’da kırtasiyecilik yapan sevgili kardeşim Levent’in davetiyle bir otobüse dolup TÜYAP Kitap Fuarı’na gittik. Sevindirici kalabalığın içinde gözlerim hep kitaplarda olsa da, insanlarla buluşmak bambaşka doğrusu. Kurulduğu yıldan bu yana Mütevelli Heyeti Üyesi olduğum TÜSTAV’ın standına, kendi evime girer gibi “Aynı yürek ferahlığı, aynı yorgun alışkanlık" içinde attım adımımı. İlk adımda da, “Son kavgadan benim gibi sağ kalan ihtiyarlarla” sarmaş dolaş oldum. Tıpkı Nazım’ın dediği gibi matruş çenelerinde aksakalın izi vardı her birimizin…

O ateşten günlerde, insanlığa bahar dolu dünya armağan etmek için günler, geceler geçirdiğim Uğur Yüzbaşıoğlu ile yıllar yıllar sonra kucaklaşırken bir dağa sarılır gibi güven doluydu içim. Küçücük yüreklerimizde, büsbüyük düşler taşıdığımız ömrümüzün en zıpkın günlerinden mirastık çünkü birbirimize. Diğer kavga arkadaşlarıma sarılırken biraz şaşkınlık, biraz hüzün, en çok da sevinç doluydum…

Kim bilir, o yıllardan gelen arkaik bir duygudur belki de, fotoğraflarda görünmek istemem çok. Ama bu kez, öneri benden geldi, Uğur Yüzbaşıoğlu, Niyazi Koçak, Gültekin Uçar, Bülent Ateş, Bediz ve Adnan Sel’le keyifle gülümsedik objektife. Uğur söyledi, Niyazi ağabey önüme düşüp yol gösterdi, birkaç stant sonra yine o yılların mirası, tek kişilik ordu Burhan Gümüş’e ulaştık. Ta Ayvacık’tan gelmiş, hiç yüksünmeden, her şeyi olduğu “Gökkuşağı” dergisinin standını açmıştı. Biri ıslık çalmış da, korsan mitinge koşmuştuk sanki. İçinde “İnsanların içindeyim / Seviyorum insanları / Hareketi seviyorum / Düşünceyi seviyorum” dizeleri de olan ne güzel Grup Yorum şarkısıdır, “Kavgamı seviyorum.” Bu insanlarla beni buluşturan kavgama binlerce selam olsun…