Ahmet ÖZTÜRK

Sevgili Haluk Tekeli’nin, 1970’li yılların ikinci dilimindeki ateşten günleri anlattığı, “Kızıl Sis, Bir Veda ve Feda Hikâyesi, 1977-1982” kitabını okuyunca, Özdemir Asaf’ın muhteşem dizeleri düştü aklıma: “Bana bir mektup geldi / İçinden ben çıktım.” Gerçekten öyle, Haluk, romanın başkahramanı Ateş’in yerine Ahmet; olayların geçtiği İzmir’in yerine Zonguldak yazsa, birkaç kavga, gözaltı sahnesi dışında gerçeğe aykırı tek kelime yazmamış olurdu çünkü…
Herkesin, sokağın uğultusuna yalnızca kulağını değil, gönlünü de açtığı günlerdi. Eylemler, grevler arasından, “Umudumuz Ecevit” haykırışları; birbiriyle kavga etse de, bin bir renge bezenmiş “Devrim” sloganları yükseliyordu. Umudun bir coşku seli olarak dört bir yanı sardığı o kızıl günlerde, “Sosyalizm” fikri, beynimizi, tanyeri ağartısı gibi ışıtıyordu. Tıpkı Ateş gibi gönlümü o ışıltıya kaptırıp, bıyıkları yeni terlemeye başlayan bir çocuk olarak İGD’nin kapısından girdim ben de. Mahalleden bir arkadaşımın (Bahattin Arı) peşine takılarak girdiğim o mekân, yalnızca aklımı, ruhumu değil tüm yaşamımı şekillendirdiğim, yaşamım boyunca üzerinde yürüyeceğim değerleri oluşturacağım yer de olacaktı…
Haluk’un anlattığı gibi polisin derneğe baskın yaptığı sıralarda, yaşım tutmadığı için çaycı çırağı rolü yapıp, çay bardaklarını alıp kaçtım kaç kere. Yazılamaya çıkıp korsan mitingler sonrası polisle kovalamaca da oynadım, “Ne olacak bu çocuğun hali” diye düşünmekten kahrolan ailemle kavga da ettim. Ateş gibi dönüp dolaşıp en güvenli liman olarak oraya sığındım yine de…
İGD’deki en sevdiğim ağabeylerimden birinin, İşçinin Sesi ayrışmasında, karşı tarafta olması aynen Ateş gibi yara oldu içime. Ne mutlu ona, başarıp o büyük güne tanık olmuş; evden de, örgütten de “çocuksun” diye izin çıkmadığı için İstanbul’daki 1 Mayıs’lara gidemedim. Ama sıkıyönetim yıllarında korsan kutlamaların içinde yer aldım epeyce. Galiba 82 1 Mayıs’ıydı, işyerleriyle üniversitedeki yüzlerce kişiye postayla gönderdiğim bildiriler nedeniyle epey insanın gözaltına alınmasına neden olduğum için bayağı küfür de yedim. Haklıydılar, olayın failini bulamayan polisçe rastgele gözaltına alınıp, epey hırpalanmışlardı çünkü…
Ne de olsa benden birkaç yaş büyük, İzmir’deki Ateş daha mahir olsa da, kenarına konserve kutuları asıp bomba süsü verilmiş pankartlar asarak tren seferlerini de durdurdum onun gibi, yolda ateşler yakıp trafiği de kestim. Romanın bir sahnesinde anlatıldığı gibi tıpkı, 17 Nisan 1980’de katledilen Karabük İGD yöneticisi İsmet Ceylan’ın cenazesinden dönerken bindiğimiz trene taşlı, silahlı saldırı da yapıldı faşistlerce; birkaç eylemde, kulağımın yanından vızır vızır kurşunları da geçti iblislerin…
Ah! 22 Temmuz 1980. İşçi sınıfının büyük önderi Kemal Türkler’in katledildiği o meşum gün, nasıl da paslı bir çivi olarak duruyor hâlâ hafızamda. Cinayet haberini duyar duymaz, tıpkı Ateş ve arkadaşları gibi sokaklara döküldük biz de. İki günde 20’den fazla yakın korsan miting yaptık. Binlerce bildiri dağıtıp, yazılamaya çıktık. Kahvehaneleri dolaşıp konuşmalar yaparak öfkemizi haykırdık. Ne yapsak omuz başımızda kesik bir kol gibi duran boşluğunu dolduramadık tabii ki…
Kitaptan öğrendim ki, 10 Eylül 1980’de, TKP’nin 60. yaşını kutlamak için astığımız “TKP yol gösteriyor” yazılı pankartın bir ucunu İzmir’de Ateş, diğer ucunu Zonguldak’ta ben tutuyormuşum meğer. Çoktan yıkılan o zamanki adıyla EKİ’ye (Ereğli Kömürleri İşletmesi) ait tren köprüsünün demirlerine pankartı asarken bir polis yaklaşıp, “O pankartı asmak için izin aldınız mı?” diye seslendi. “İzinsiz pankart mı asılır?” dedim ben de. Düşünüyorum da, o polis “İyi o zaman” deyip çekip gitmeseydi, iki gün sonra gelen faşist darbeyi karakolda karşılayacaktık ki, vah ki halimizeydi o zaman…
Kitabı okuyunca ÖDP’li yıllarda çok daha yakından tanıdığım Haluk Tekeli’yi aradım telefonla. “Hep beni anlatmışsın” dedim. Cevabı, “Ben kendimin değil, hepimizin hikâyesini yazdım zaten.” oldu. Anlatılan bizim hikâyemizdi gerçekten de. Üzerinde uzlaştığımız bir diğer konu da, aynı zamanlarda ülkenin birçok yerinde, aynı işleri yapılabildiğine göre, TKP, bir örgüttü sahiden. Şimdiyse her şey bir yürek sızısı…
“Kızıl Sis, Bir Veda ve Feda Hikâyesi, 1977-1982” cürmüne bakmadan dünyayı kurtarmaya ant içmiş, buna gerçekten inanmış, dal yüreklerin romanı. Kitap aynı düşün peşinde farklı yollardan koşup da her kesişme noktasında birbirine acımasızca toslayan aymazlığın bir eleştirisi de aynı zamanda. O aymazlığı hâlâ sürdüren şaşkınlar bir parça ayıksın, genç kuşaklar ders alıp kesişim noktalarını kucaklaşmaya dönüştürsün diye yazılmış “tarihten meseller” gibi de okunabilecek kitap, boyundan büyük işlere kalkan düşbazların insan yanına da ışık tutuyor ayrıca.
Evet, gerçekten de “Boşuna çekilmedi bunca acılar.” Hiçbir şey unutulmadı, unutulmayacak da. Kim ne derse desin, hiç de boşuna yaşamadık bu hayatı. Boşa aktığı sanılan bir ırmağın geçtiği her yere can suyu verdiği gibi, var olduğumuz her yerde, canımız pahasına, “Savaşsız sömürüsüz bir dünya” umudunu yeşerttik, daha ne olsun! Tüm bunları bir kez daha anımsattığın için teşekkürler Sevgili Haluk. Yan yana gelip daha fazlasını konuşmak isterim, parlatacağımız iki kadeh eşliğinde onu da yaparız elbette. Nazım’ın dediği gibi, “yine görüşür”, “Beraber güneşe güler”, kötülerle “beraber dövüşürüz.” O halde, selam olsun sol memesinin altında cevahiri karartmayanlara…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları








































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2024
18.01.2024
14.08.2023
2.06.2022
5.07.2021
24.05.2021
18.05.2021
26.04.2021
5.04.2021
7.01.2021