Akif BEKİ
Cezaevinde mektup hakkına kavuştuktan sonra yolladığı postalardan biri de bana ulaştı. Geçen yılki son yazı günümde elime geçti.
Fakat Nazlı Ilıcak’tan gelen bu mektubu ne yapacağımı bilemedim, sizlere danışmaya karar verdim.
Düşündüm ki son karar yine benim, ancak ne yazacağıma sizleri de ortak etmenin bir sakıncası yok. Karar sürecine kaç akıl katarsanız isabet oranınız o kadar artmaz mı?
Yanlış bilmiyorsam istişare, yazıyı kafama göre yazıp yayınladıktan sonra sizden, yanlış dahi bulsanız kayıtsız şartsız desteklemenizi beklemek değil.
Önden tartışmaya açıp görüşlerinizi almak yerine, kararı verip uygulamaya da soktuktan sonra katılmasanız bile katlanmanızı ve uymanızı istesem... Hatta yazımın altında sadece destekleyici mesajlara izin versem, internette eleştirel görüş ve yorumlarınıza kapattırsam... İstişare etmiş olmayacağım gibi sanırım demokratik de davranmış sayılmam.
Ne söylediğiniz kadar nasıl anlaşıldığı da önemli madem. Her yazı okurun kafasında tamamlanır, geri bildirimler de yazıya dahildir.
Yani yazmak bile tek taraflı bir eylem değil, kafanızdaki anlamı okuyanlara motamot geçiren bir dayatma şeklinde cereyan etmiyor. Tabiatı gereği demokratik işleyen bir süreç.
Tepkileri sustursam, serbest tartışmayı rafa kaldırsam, itiraza hayat hakkı tanımasam, beğenmeyene uluorta sözümün üstüne söz söyletmesem, en fazla kulağıma fısıldamaya çağırsam, ‘buralar benden sorulur, istediğim fikri dikte ederim, çatlak ses de istemem, aklınızı kendinize saklayın, ne düşündüğünüzü baştan sormadığım gibi sonra da merak etmiyorum, gidin başka yerde gürültü yapın, farklı düşünmenizi yasaklıyorum’ desem, ‘tek benim borum öter’ diye kimseyi konuşturmasam ne yazar.
Özgürce tartıştırmamam, çoğulculuğa tahammül etmemem, okurun da kendine ait bir fikri olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor.
O yüzden bırakın hayata geçirmeyi, henüz kararımı tam vermeden sizlere de başvurmayı uygun gördüm.
SÖZ DE KARAR DA SİZİN
Nazlı Ilıcak’la Paralel Yapı tartışmalarından beri ayrı düşmüştük, birbirimizi kızdırdığımız, sertçe atıştığımız da oldu.
Şimdilerde
FETÖ’nün içyüzü hakkında yanıldığını kabul ediyor.
Bana ‘Şartlar kötü, mektubumdan hiç bahsetmesen de anlarım, canın sağ olsun’ diyor bazı satırlarda.
FETÖ üyesi olmamakla birlikte, darbeye bilerek zemin hazırlamakla, örgütün amaçları doğrultusunda laik cumhuriyeti yıkıp teokratik bir devlet kurmaya çalışmakla suçlanıyor.
Bu suçlamayı keyfi, mantıksız ve ciddiyetsiz buluyor elbette.
TCK’nın 309. maddesinden, ileri yaşına ve sağlık sorunlarına rağmen tutuklu yargılanıyor.
Oysa maddede yapılan son değişiklik, cebir ve tehdit suçunu somutlaştırarak şiddete başvurma, eyleme dökme şartına bağlamıştı. Amaç, şiddete dönüşmedikçe ya da dönüşmesini savunmadıkça basın özgürlüğü kapsamındaki düşünce ve ifade hakkı kullanımlarını suç olmaktan çıkarmaktı...
Nazlı Hanım işte bu gerekçeyi hatırlatıyor. Üstüne de, yanlış dahi olsa sadece fikirlerini beyan ettiğini, kendisine de yanılma ve aldanma hakkı tanınması gerektiğini belirtiyor.
Ne dersiniz bilemedim, takdirlerinize...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025
3.04.2025
28.03.2025