Akif BEKİ
Olay TV ekranı niye karartıldı?
Patron Cavit Çağlar, iktidardan baskı gördüğü için kapattığını yalanlıyor.
Ama zaten doğrulama şansı var mıydı?
İtiraf etmediği için Çağlar’a kızanlar, abesle uğraşıyor.
Baskıya dayanamadıysa, bunu itiraf ederek üstüne çekeceği katmerli baskıyı mı göze alacaktı?
Çığlığı basarsa daha fazla dövüleceğini bilen birinden, dayağı durdurmak için çığlık çığlığa ağlamasını beklemek gibi bir şey.
Çağlar, “Rahatsız olduğum için yayınları kendi kararımla durdurdum” diyor.
Biraz ara verip “Yeni, daha dengeli ve tüm tarafları içeren tam demokratik bir ekiple devam etmek istiyor”muş.
Tartışılması, üstünde durulması gereken kısmı, tam da bu tarif bana sorarsanız.
Kapatılmasından önce, Olay TV’ye kayyum atanmasının da denendiği iddia edilmişti.
Bu iş için düşünülen kişi, Taha Dağlı’ymış. Muhafazakar medyadan bir isim.
Dağlı, kayyum suçlamalarını reddetti ama Çağlar’ın daveti üzerine, Olay TV yönetimini devralmak için bir dizi görüşme yaptıklarını doğruladı.
Bunun için ne patronu suçlayabilirsiniz ne de iş teklif ettiği gazeteciyi. Kiminle çalışacaklarını seçmek, ikisinin de hakkıdır.
Fakat burada bitmiyor Dağlı’nın ifşaatı.
Ağzından, ne anlama geldiğini kulağının duymadığı şöyle bir şey çıkıyor:
“Anlaştığımız süreç gerçekleştirilmiş olsaydı, Olay TV bugün Cavit Bey’in rahatsız olduğu marjinal noktada değil bizzat kendisinin istediği şekilde Türkiye çizgisinde yayın yapan bir kanal olacaktı.”
Bakın, zurnanın zırt dediği yere şimdi geldik.
“İktidar çizgisinde yayın yapacaktık” demiyor da “Türkiye çizgisinde” diyor.
İktidar kendisine oy vereni milli, vermeyeni gayrimilli ilan eder de gazeteci destekçisi geri mi kalır! O da tasfiye edip yerini alacağı rakibini, “Türkiye çizgisi”nin dışına koyar böyle. Bu hakkı kendi tekelinde görür.
Sorsan, bölücülük fitnesiyle mücadele ediyorlar. Güya milletin birliğini savunuyorlar.
Hiçbir fitnenin, kendi soktukları bu fitneden daha fazla milleti bölemeyeceğini idrakten bile yoksunlar.
Böyle lafları, alelade bir şeyi söyler gibi pervasız ve teklifsizce söyleyebiliyorlar.
Bir gazeteci, kendisini “Türkiye çizgisi”nin temsilcisi olarak görüyor. Karşıt görüşteki meslektaşlarını da “Türkiye çizgisi”nin karşısında konumlandırıyor.
Bu cüreti, iktidarın ‘iç düşman’ propagandasının tesirinde fazla kalmaktan aldığı aşikar.
Kendisi gibi düşünmeyen, aynı partiye oy ve destek vermeyen meslektaşlarını, bu ülkenin iyiliğini istemiyor diye eleştirmekle kalmıyor.
“Türkiye çizgisi”nin ne olup ne olmadığına, kimin o çizgide durup durmadığına, hangi vatandaşların ülkesini sevip hangilerinin sevmediğine, kimin sadık kimin hain olduğunu karar verme yetkisini de kendinde sanıyor. Millete, sicil amirliği taslıyor.
Ona göre, Türkiye’nin iyiliğini istemek, bu ülkeden yana olmak iktidara yardımcı gazetecilik yapmakla mümkün.
İktidarı eleştirenler, muavin gazetecilik yapmayanlar sadece iktidar karşıtı değil Türkiye karşıtı da olmuş oluyorlar.
Yabancısı değiliz. 28 Şubat askeri vesayet düzeninden tanıdığımız bir zihniyet bu. Kaç kez sandığa gömülmüştü.
AK Parti, tam da bu zihniyetle mücadele etmek için kurulmuş ve güya yenmişti.
Kadere bakın ki iktidar ve taraftarları, karşı oldukları şeye dönüştü.
Ömürleri ‘gerici, karşı devrimci, iç düşman’ diye fişlenmekle geçenler, kendi düzenlerinde iç düşman aramaya koyuluyor.
Maruz kaldıkları ayrımcılığı bitireceklerdi. Gücü bulunca aynı ayrımcılığı karşıtlarına yapmaya başladılar.
Trajik, hazin bir son.
Diyanet’ten sosyal medya atağı
Başkan Erbaş Hoca, görüntülü mesajla din görevlilerine seslendi. “Toplumun bizlere her açıdan ihtiyacı olduğu bu salgın günlerinde, sosyal medyayı düzenli kullanarak bıkmadan, usanmadan vaaz, irşad ve eğitim faaliyetlerimize devam edelim” dedi.
Erbaş Hoca, sıkı bir uyarı da yaptı.
Bu görev ve sorumluluğu yerine getirmezlerse, hesabının ve azabının çetin olacağını hatırlattı.
Çok yerinde, kutluyorum.
Yalnız, bir eksiği yok mu!
Sosyal medyayı kötüye kullanan; Allah, din, iman anlatmak yerine iktidar propagandası ve partizan tetikçilik yapan din görevlileri ile ilgili de bir uyarı gerekmez miydi?
Siyasetten uzak durma ve topluma kötü örnek olmama uyarısı gibi.
İlahiyatçı Mustafa İslamoğlu’nu dağa kaldırıp avradı yapacak bir imam vardı mesela. Ona destek veren bir müftü vardı...
İktidar karşıtı gazetecileri, siyasetçileri tecavüz ve şiddetle tehdit için sosyal medyada aktif olan başka din görevlileri de gördük. Akıbetleri ibret için açıklansa, fiili uyarı yerine geçmez mi?
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
26.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
15.07.2025
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025