Akif BEKİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son grup konuşmasını alın önünüze. Ve şu karakterde bir rejim tahayyül edin...
İktidarın, muhalefetin lafıyla hareket etmeme hakkı var.
Diyelim paraya para demeyen bir pudra şekerci, iktidarı nüfuz ticareti için kullandığını söylemiş.
Diyelim iktidarın disiplin kurulu başının adamı, deli paralarla oynarken kameraya yakalanmış. Onu dolandırıcılıkla suçlayan kişi ise dolandırıcılıktan tutuklanmış.
Diyelim bir bakan, kendi şirketinden bakanlığına dezenfektan satmış.
Diyelim İçişleri Bakanı, bir milletvekilinin organize suç örgütünden 10 bin dolar maaş aldığını açıklamış.
Diyelim organize suç örgütü yöneticiliğinden aranan biri, konuşmuş. İçişleri Bakanı’nın, yakalanmaması için polis operasyonunu kendisine haber verdiğini iddia etmiş. Resmi polis korumasıyla yurt dışına çıkabilmesini ve 7 ay daha korumasının yanında kalabilmesini kanıt göstermiş.
Hatta diyelim aynı ifşacı, kara paradan aranan bir firarinin de İçişleri Bakanı’yla bakanlıkta görüştükten sonra uzadığını ifşa etmiş. Bunun da o kişi polis takibi altındayken yaşandığını öne sürmüş.
Ama bu dehşet verici suç trafiğiyle ilgili ne işlem yapıldığı sorulduğunda iktidar hep şu cevabı veriyor:
“Muhalefetin demesiyle hareket edecek değiliz.”
Varsın içeriden biri, karıştığı suçları itiraf ediyor olsun...
Muhalefet suçluların ağzıyla konuşuyor, suçlularsa zaten suçlu, onların sözlerine mi bakılacak!
Peki Anayasa, yasa, mahkeme kararı filan...
İktidarların beğenmediği mahkeme kararına, işine gelmeyen yasa ve Anayasa maddesine uymama hakkı devreye giriyor.
Kısacası, rejimimiz öyle bir rejim ki...
Bedava kahveyi, oy istediği millete iktidar içiriyor ama faturayı ödemek muhalefetin görevi.
İktidar, ters düşmeden önce istediğiyle pervasızca aile fotoğrafı çektiriyor. Ters düştükten sonra ise çetelerle yürüyen olmak muhalefetin yükümlülüğü.
Çetecilere polis koruması veren, mafyanın siyasi ayağını bilip de adını saklayan, elindeki bilgi ve belgeleri savcıya vermeyen, siyaseti karanlık operasyonlarla kirleten de muhalefet.
İktidar, suçla mücadelede memnuniyetlerin kendisine, şikayetlerin de daima muhalefete bildirilmesini istiyor.
Muhalefete kaybettiği belediyelerde, eskiye dönük arsa-arazi rant oyunları fark edildi diyelim. Kurcalatmamak, dosyaları emniyete aldırmak iktidara, rantla suçlanmaksa muhalefete...
Milleti yedirip içiren, sırtını giydiren iktidarken açları doyurmamanın sorumlusu bittabii yine nankör muhalefet.
Yetkiyi iktidar alıyor ama sorumluluk hep muhalefette.
Tokmak iktidarın elinde, davulsa muhalefetin boynunda.
Kim demiş hesap sorulamıyor, sordurulmuyor diye!
Rejim, şeffaflık ve hesap verebilirlik üzerine kurulu.
Fakat hesap, yalnızca muhalefetten sorulabiliyor. İstediğiniz kadar hem de.
Görev taksimi, iş bölümü böyle. Roller dağıtılmış bir kere. Senrayonun üstünde bir senaryo var, filmin üstünde bir film.
Herkes demokrasiden, hak ve özgürlükten payına düşene razı olmak durumunda.
Ne ki utanmaz muhalefet, buna rağmen iktidara fatura kesmeye, iktidardan hesap sormaya, yüce Meclis’i de bu operasyona alet etmeye kalkışıyor.
Bir değil, iki değil, sürekli üstelik.
Bu nitelikteki bir rejimin adına, ‘var ya bu muhalefetin yatacak yeri yok rejimi’ denmez de ne denir!
Şu ikisi hangi kitapta yazıyor?
Bir: Ucu iktidara dokunuyorsa Meclis’in çok işi var, başından aşkın. Öyle komisyon kurup mafyanın siyasi ayağını, kirli faaliyetlerini ve karanlık bağlantılarını filan araştıramaz.
İki: İktidarı rahatsız ediyorsa savcılar, suç itiraflarını ihbar kabul edip soruşturamaz. Bu, suçluların oyununa gelmek, devleti hedef alan bir komplo ve kumpasa alet olmak, Türkiye’ye operasyon çekilmesine çanak tutmak olur.
Demokrasi ve hukukun kitabı yeniden yazılmıyorsa bu ikisi sizce hangi kitapta yazıyor?
Not: Kalem, iktidara gelmesinden önceki bir MB başkanını, krizde 5 milyar dolarlık rezervi sattı diye Meclis komisyonunda soruşturup mahkemede yargılatan ve ceza verdiren bir partinin elinde.
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
26.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
15.07.2025
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025