Ali BAYRAMOĞLU
10 Ağustos'ta yapılacak seçimin sonuçları şimdiden malum. Tek bilinmeyen, Erdoğan'ın 1. turda mı yoksa 24 Ağustos'ta mı seçileceği.
Seçim sonrasına ilişkin tartışmalar da aslında şimdiden malum.
Bu tartışmalar Erdoğan'ın 'cumhurbaşkanlığı pratiği' üzerine yoğunlaşacaklar. Bu pratik ne olursa olsun Erdoğan muhalifleri 'anayasal ihlal ve otoriterleşme'den bahsetmeye kendilerini şimdiden hazırlıyorlar. Benzer bir şekilde AK Parti tarafı olanlar da, bu pratiğin doğal, anayasal sınırlar içinde olduğunu söylemeye şimdiden hazırlar.
Evet, Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığında yeni bir rota tutturacağı açık.
Hem halk tarafından doğrudan seçilecek olması buna işaret ediyor, bugüne kadar yaptığı açıklamalar ve verdiği tanımlar...
Ve önümüzde iki ihtimal var.
İlki iyi ihtimaldir ve şudur:
Anayasal yapı siyasi yorum ve etkinlik açısından cumhurbaşkanlığına ilişkin yeni bir rotaya siyaseten müsaade edebilir. Erdoğan icrai sorumluluk alanına girmeden, bu konuda yetkili gibi davranmadan, başbakanla, hatta bakanlarla yoğun ve yönlendirici bir siyasi ilişki geliştirebilir. Dış politika önceliklerinde, genel politik istikamette stratejik şekillendirici olabilir. Tarafsızlık ilkesini zorlayacak bu durum kimileri tarafından rahatsız edici bulunacaktır. Ancak bu durum anayasal ihlale yol açmaz.
Kötü ihtimale gelince...
Uygulamada 'etkin cumhurbaşkanı' ile 'icracı cumhurbaşkanı' arasındaki sınır doğal olarak muğlak olacaktır. Tayyip Erdoğan'ın kişiliği, söylem tarzı, siyasi iddiası ve ağırlığı hızla bir savrulmaya, anayasada hiç bir karşılığı olmayan fiili başkanlık sistemini üretmeye de yol açabilir.
Bu, uzun süredir altını çizdiğimiz ve endişe ettiğimiz, ağır bir siyasi bunalıma ve devlet krizine yol açacak, her türlü riski barındıran kelimenin gerçek anlamıyla kötü ihtimaldir.
Bu açıdan yakın geleceğe bakarken şunun altını da özellikle çizmekte fayda var:
Cumhurbaşkanlığında yeni bir rota sadece Erdoğan'ın ve AK Parti'nin meselesi değildir. Türkiye'nin bulunduğu, özellikle seçimlerden sonra bulunacağı yer bir ara noktadır. Bu ara nokta dar, kaygan ve hareket etmeyi gerektiren kurumsal bir zemine işaret etmektedir.
Hiç bir siyasi ve hukuki sorumluluk taşımadan devlet ideolojisini sürdürme ve devlet yapısını şekillendirme yetkisini elinde bulunduran, özetle 'vesayetçi bir güce' sahip, buna ek olarak halk tarafından doğrudan seçilmenin meşruiyetini taşıyan, bu meşruiyetin ifade ettiğinin tersine icrai yetkilerden tümüyle azade bir cumhurbaşkanı...
Parlamenter çoğunlukla aynı partiden birinin cumhurbaşkanı olması bu koşullarda büyük ve kontrolsüz bir güce, muhalif partiden olması tam bir sistem blokajına işaret eder.
Türkiye kurumsal ve demokratik dengeler açısından sorun yaşamak istemiyor, ileriye doğru hamle yapmayı arzu ediyorsa, cumhurbaşkanlığının bu yapısını değiştirmek zorundadır.
Ya gerçekten parlamenter düzenin sembolik cumhurbaşkanlığına geçilmelidir. Ya da başkanlık düzenine doğru hareket edilmelidir.
Hangisi hedef alınırsa alınsın temel olan kurumsal denge ve denetim sisteminin demokraktik hukuk devletinin değerlerine göre kurulmasıdır.
Önümüzdeki dönem bir anlamda bunun da tartışması olacaktır.
Anayasal rejim açısından ülke de bir geçiş haline girmek üzere...
Bugün siyasi ve toplumsal muhalefet, Erdoğan'ı engellemek için saf mücadele olarak tanımladığı 'siyasetsiz siyaset stratejisi'yle bu geçişe gözlerini ve kulaklarını tıkamış bulunuyor. 12 Eylül eseri, son rötuşları hilkat garibesi haline dönen tehlikeli bir cumhurbaşkanlığı statüsünü savunuyor. Üstelik bunun hiç de doğru olmayan bir iddiayla, tarafsız ve sembolik cumhurbaşkanlığını muhafaza iddiasıyla yapıyor.
Umarız seçimlerden sonra ayakları yere basar ve talep ettikleri anayasa rejimini tüm gerekleriyle ortaya koyar ve savunurlar. Siyaseti anayasal ihlal söylemine, bunun üzerinden AK Parti'yi devirmek işine kilitlemezler.
Ve umarız AK Parti sandık meşruiyeti ile anayasal kuralların meşruiyetini birbirinin yerine koymaz ve legalist çizgiden sapmaz...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025