Ali BAYRAMOĞLU
Türkiye'nin son 10 yılda yaşadıklarını tarif etmenin birçok yolu var. Geçtiğimiz 10 yılı askeri bir cumhuriyetin otoriter ve merkeziyetçi tortularından kurtulma çabası olarak tanımlamak sanırız bunlardan birisidir...
Bu çaba, ekonomik alanda, popülist ve içe kapalı bir komuta ekonomisinden sıyrılma hamlelerine, siyasi alanda askeri vesayet düzeni ve uzantılarından kurtulma politikalarına, toplumsal alanda ise cemaatçi ve faydacı bir var oluşu çoğul bireye dönüştürme arayışına tekabül etmiştir.
Taşıyıcı iki unsur ise hemen her alanda "demokratikleşme" ve "sivilleşme" olmuştur.
Bu madalyonun bir yüzü...
Diğer yüzde, gündelik olan, Türkiye'nin bu yolu nasıl, hangi araçlar ve yöntemle kat ettiği meselesi var.
Kapalı düzenden açık düzene, otoriter yapıdan demokratik alana geçişe ilişkin birçok benzer örnek temel olarak "kopuş"a dayanır.
Savaş, askeri yönetimden çıkış, ekonomik iflas gibi unsurlar bir çok ülkede "deprem gibi siyasal değişiklikler"i tetiklemiştir. Yakın örnekler Yunanistan'da, Portekiz'de, Arjantin'de ve Doğu Avrupa ülkelerinde yaşanmıştır.
Türkiye gibi "demokratik oyun"un devam ettiği, "sert kopuşlar"ın yaşanmadığı örnekler ise fazla değildir. Olanlar ise, örneğin İspanya gibi, AB'nin aktif kuşatmasıyla doğrudan bağlantılı, başka bir "kopuş"la karşımıza çıkarlar.
Türkiye tarzı değişimler, kurum ve kurallar çerçevesinde meydana gelirler. Ve bunları değiştirmeyi ya da korumayı hedefleyen çatışmalara ve kutuplaşmalara yol açarlar.
Türkiye'nin değişim sürecinin kaotik, inişli çıkışlı, uzun zamana yayılan çatışmalı görüntüsünün altında temel olarak bu unsur yatıyor.
"Demokratikleşme" ve "sivilleşme" dalgalarıyla eski düzenden yeni düzene geçişlerin en önemli gereklerinden birisi de kurumlaşmadır.
Toplulukları, faydayı ve egemenleri merkeze alan eski kurallar yerine kişiyi ve ilkeyi dikkate alan çoğulculuk etrafında belirlenen yeni kuralların ve kurumların inşası önemlidir.
Düzenli ve kopuş olmadan yaşanan değişim süreçlerinde "kurucu iktidarlar oluşmaz".
Çözüm, mevcut yapıların içinden, mevcut aktörlerle ve onların yapacağı iç değişimle bulunur.
Zor iştir bu...
Türkiye bu zor işle uğraşıyor...
Ve yaşadığımız deneyimde iç değişim unsurunun önemini hiçbir zaman göz ardı etmemek gerekiyor.
Toplumsal açıdan bu unsur, son 10 yılda 28 Şubat'tan bu yana önemli bir rol oynadı. İslami kesimin yaşadığı değişim dalgası, solda ortaya çıkan zihniyet yarılması, laik kesimin maruz kaldığı nispi demokratikleşme eğilimi bu duruma örnek teşkil eder.
Açık topluma ilerleme bu anlamda mukadderdir, siyasi iktidarın özgürlükler konusunda yaşadığı son dönem ağır yalpalamalara rağmen...
İç değişim ve kurum ilişkisine gelince...
Bu daha zor ve sıkıntılı olur ve olmaktadır.
Bu zorluk ve sıkıntı Türkiye'de sıkça kurumsal kutuplaşmalara, boşluklara, diğer bir ifadeyle kurumlaşma zaafiyetine yol açıyor.
Ancak yine de yol alıyor.
Silahlı Kuvvetler'in durumu buna önemli bir örnektir.
Asker hem değişim sürecine direnmiş, çeşitli kereler bu süreci kesintiye uğratmaya çalışmıştır. Bununla birlikte değişim öznesi kadar nesnesi de olmuş, değişimi taşımak zorunda kalmıştır. Taşıyıcılık bir iç değişim dalgasının harekete geçmesidir. Hilmi Özkök'ten başlayan, meşruiyetçi asker tutumuna kadar giden yol böyle okunmalıdır. Kurumun boşluk bırakması, yıpranması kadar kurum içinde ve kuruma ilişkin yeni değer dalgası devreye girmiştir.
Bir diğer belirleyici ve önemli örnek şüphe yok ki, yargıya ilişkindir.
Yargının bu süreçteki konumu ve görüntüsü bugün tam bir kaos, bölünme, kutuplaşma haline işaret etmektedir. Yargının kendisini nasıl yenileyeceği, değişim sürecine nasıl ve hangi dinamiklerle ayak uyduracağı ciddi soru olarak ortada durmakta ve bir değişimdeki kurumsallaşma zaafiyetine işaret etmektedir.
Bununla birlikte umutsuz olmamak gerekir.
Zor değişim modelidir, Türkiye'nin modeli...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025