Alper GÖRMÜŞ
"Şey"lerin değişmez "töz"lerinin olduğunu vâzeden “özcülük” sık sık siyaset alanında da uç veriyor. Bu yaklaşım özellikle, siyasi rakibiyle mücadelesini, onun yapıp ettiklerinin analizi-eleştirisi üzerinden değil de, bir ajitasyon-propaganda dili üzerinden yürütenlere arayıp da bulamayacakları bir felsefî dayanak noktası sunuyor. Bu sayede, kendisine karşı mücadele yürütülen gücün attığı adımların her birinin analizinin-eleştirisinin yapılması yükünden kurtulunuyor. Buna gerek yoktur, çünkü, o zaten “özü” gereği “kötü ve yanlış”tır, dolayısıyla ondan “kötü ve yanlış” olmayan bir şeyin sâdır olması mümkün değildir. Öyleyse yapılması gereken, atılan adım her ne ise onun “kötü ve yanlış” olduğuna dair bir ajitasyon-propaganda kampanyası yürütmektir.
Kalûbelâdan beri özcüler – sonradan olma özcüler
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) “dinci” bir parti, dinin de “özünde” gerici bir şey olduğundan hareket eden bir siyasi akım, bu partinin iktidarının en başından itibaren, hatta daha programını açıklamadan ona karşı “özcü” bir muhalefet sergilemeye başladı. Bu laik(çi) muhalefet, en kristalize ifadesini Cumhuriyet gazetesi yazarı Oktay Akbal’ın “Kartaca yıkılmalıdır” başlıklı makalesinde (2003) bulmuştu:
“Roma tarihinde bir senatörden sık sık söz edilir. Bu senatör, toplantılarda hangi konu açılırsa, hangi sorun söze gelirse bir tek cümle söylermiş: ‘Kartaca yıkılmalıdır.’ Roma’nın büyük düşmanı Kartaca’ydı. Bu düşman yıkılmadan, ezilmeden, Roma, huzuruna, barışa, güvenliğe kavuşamayacaktı. Biz de ‘AKP iktidarı yıkılmadan Türkiye’nin hiçbir sorunu çözülemez’ diyenlerdeniz.”
2010-2011’den itibaren durum değişmeye başladı. O zamana kadar AK Parti iktidarını değişimci-reformcu olarak değerlendiren bazı çevreler, iktidarın bu iddasından vazgeçip “gericileşmeye” başladığını, ülkenin de bir tür “diktatörlük” altına girmeye başladığını savunur oldular.
Buraya kadar bir sorun yok. Nihayet bu da bir fikir ve tartışmaya açık. Problem şurada ki, bu çevreler bir süre sonra, laik muhalefetin yıllardır eleştirdikleri “özcü” yaklaşımlarını benimsemeye başladılar ve tıpkı onlar gibi iktidarın “mutlak yanlış” olduğundan yola çıkarak analiz-eleştiri dilini terk edip içeriksiz bir ajitasyon-propaganda diline yaslandılar. Ne yazık ki bu “yöntem”in haklı eleştirileri bile töhmet altına soktuğunu bir türlü fark edemiyorlar.
Doğal bir sonuç: ‘Uysa da uymasa da’ eleştirileri
İçine girdikleri ruh hali, onları ister istemez hakikatin bazı yönlerini gör(e)memek, bazen görüp de gizlemek, bazen de olgulardan hiç de ikna edici olmayan sonuçlar çıkarıp “uysa da uymasa da” eleştirilerine kapılanmak noktasına taşıyor.
Bu çerçevede not ettiğim, fakat bir türlü fırsat bulup yazamadığım bir örneği burada sizinle paylaşmak istiyorum. 7 Aralık 2015 tarihli Taraf gazetesinin birinci sayfasında, yan manşetten sunulan bir haber-yorum, “Turgut Özal’ın kurduğunu bir günde yıktılar” başlığını taşıyordu. Süleyman Yaşar imzalı haber-yorumun ilk cümlesinde, “AKP iktidarı seçim meydanlarında hep Turgut Özal’ın ve Adnan Menderes’in devamı olduğunu söyledi. İşlerine geldiğinde de sık sık bu iki liderin ismini kullanmaya devam ediyorlar. Ama onların yolundan gitmiyorlar” tesbiti yapılıyor, daha sonra birer argümanla neden böyle olduğu izah ediliyordu.
AK Parti iktidarının neden Özal’ın izinden gitmediği, hatta onun kurduğunu bir günde yıktığı iddiası, son dönemde bozulan Türkiye-Rusya ilişkiilerine dayandırılıyordu:
“Niye böyle bir tespit yapıyoruz? Yapıyoruz, çünkü Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Turgut Özal, Rusya ve Türki Cumhuriyetlerle ticareti çoğaltmak için yoğun çalıştı. Hattâ sözkonusu ülkelerde işadamlarına yol gösterip Türkiye’nin döviz gelirlerini çoğaltmak için yaptığı uzun bir iş seyahatinin sonunda yorgun geldiği Ankara’da vefat etti.”
Yazara göre, uçak krizinden sonra Özal’ın başlattığı bu süreç bıçakla kesilir gibi kesilmişti ve bu da AK Parti’nin Özal’ın yolundan gitmediğini açık bir biçimde gösteriyordu.
Burada mantıksal bir sefalet olduğu apaçık değil mi? Çünkü, yazarın da önceki döneminde onlarca defa vurguladığı gibi Türkiye-Rusya ilişkileri esasen AK Parti döneminin politikalarıyla bugünkü durumuna gelmişti. Ayrıca şu da apaçıktı ki, AK Parti ve hükümet, uçak krizinden sonra da “Özal’ın kurduğu”nun aynen devam etmesi için elinden gelen her şeyi yapıyor, hatta bu nedenle Rusya karşısında pısırık davranmak ve geri adım atmakla suçlanıyordu.
Yazarın bu iddiasının mantıklı bir iddia olması için, AK Parti’nin iktidara gelir gelmez “Özal’ın kurduğu”nun tersine hareket edip ilişkileri bozması gerekirdi. Öyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Olan nedir? Olan, bambaşka bir nedenle bu ilişkilerin bozulmuş olmasıdır.
Yoksa Süleyman Yaşar, Türkiye’nin Rus uçağını “Özal’ın kurduğu”nu yıkmaya vesile olsun diye düşürdüğünü mü söylemek istiyor? Böyle olsaydı, saçma da olsa kendi içinde “tutarlı” bir iddia öne sürülmüş olurdu. Fakat biliyoruz ki, öyle de değil.
Görüyorsunuz, nereden tutsanız elinizde kalan bir iddia ile karşı karşıyayız.
AK Parti ve Menderes’in yolu
AK Parti’nin, kendi iddiasının tersine neden Menderes’in (de) yolundan gitmediğine gelince... Yazar burada da sadece tek bir argüman öne sürüyor:
“Gelelim Menderes’e… AKP iktidarı Özal gibi Adnan Menderes’in ismini de sık sık meydanlarda kullanıyor. İşine geldiğinde onun yolundan gittiğini söylüyor. Ama aynı AKP iktidarı, Menderes’e darbe yapan ve idamına neden olan Albay Alparslan Türkeş’in oğlunu Başbakan yardımcısı yapıp Başbakanlık vekâletini veriyor.”
Yazar böyle diyor da, hemen onu izleyen cümlede kendi iddiasını tekzip ediveriyor:
“Tabii ki oğul babasının işlerinden sorumlu tutulamaz ama, ‘Bu nasıl Menderes’in yolundan gitmek’ diye sormakta fayda var.”
Şöyle yani: Birinci cümlede bir iddia öne sürüyorsunuz, ikinci cümlede o iddianızın tek argümanını çöpe atıyorsunuz, üçüncü cümlede ise iddianızı yeniden öne sürüyorsunuz.”
Mazhar Fuat Özkan’ın bir şarkılarında dediği gibi: “Ne kadar enteresan...” (Ne yapsam ne yapsam / Bir hamak alıp sallansam / Kurtulur muyum bunalımdan / Hamakta sallansam / Ne kadar enteresan...”)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025