Alper GÖRMÜŞ
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök peşpeşe kaleme aldığı yazılarda iki ilginç siyasi fantezi geliştirdi. Bunlara göre, askerler AK Parti iktidarını devirmek için planlar yaptıkları 2000’lerde de, Refah Partisi’ni iktidardan uzaklaştırmak için eyleme geçtikleri 1990’ların sonlarında da gerçekte bu iki partiyi hedeflememişlerdi. Özkök’e göre askerlerin Erbakan’la da Erdoğan’la da alıp veremediği bir şey yoktu. Onların tek derdi “FETÖ”ydü ve dolayısıyla 28 Şubat (1997) kararları ile 2004’teki MGK kararları tam olarak uygulanabilseydi “FETÖ” işi hallolacak, askerler de Refah Partisi’ne ve AK Parti’ye dokunmayacaklardı.
Özkök’ün ilk fantezisi 25 Ağustos 2004 tarihli Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında alınan “Gülen Cemaati’yle mücadele” kararına dairdi. Geçen hafta Serbestiyet’te kaleme aldığım 2004’teki MGK kararı uygulansaydı 15 Temmuz olmazdı ama... başlıklı yazımda, 2003-2004 Türkiyesi’nden örneklerle, lafzı “Gülen Cemaati’yle mücadele” olsa da 2004’teki MGK kararının gerçekte “İrtica’nın odağı haline gelen” AK Parti’yi hedeflediğini söylemiştim. Ardından da “AK Parti askerlerle işbirliği etseydi ‘FETÖ’ daha o tarihte tepelenebilirdi” fantezisinin dayandırıldığı “AK Parti ile AK Parti’yi devirmeye çalışan askerlerin Cemaat’e karşı işbirliği” varsayımının boş bir iddiadan öte bir değer taşımadığını öne sürmüştüm.
İkinci fantezi: 28 Şubat da...
Ne var ki, benim o yazımın Serbestiyet’te yayımlanmasından bir gün sonra (14 Temmuz) Ertuğrul Özkök fantezisine bir yenisini daha ekledi ve bu defa aynı tezleri 28 Şubat için öne sürdü. Oysa tıpkı 2004 kararları gibi 28 Şubat (1997) kararlarının da “FETÖ ile mücadele” perspektifi yoktu: Birincisinde hedef Erbakan, ikincisinde ise Erdoğan’dı.
Bu yazıda, 2004 kararlarının Türkiye’sinden verdiğim örneklerin benzerlerini 28 Şubat (1997 ve sonrası) Türkiyesi’nden verecek, böylece Özkök’ün fantezisinin 28 Şubat için de geçerli olmadığını göstermeye çalışacağım.
Fakat ondan önce yapmam gereken bir şey var...
Ertuğrul Özkök, 2004’te askerlerin “FETÖ” ile mücadele perspektiflerini gerçek bir belgeye, 25 Ağustos’taki MGK kararına dayandırıyordu... Oysa 28 Şubat’ın “FETÖ”ye karşı organize edildiğine dair elde böyle bir belge yok, 28 Şubat’çıların hiçbiri de böyle bir şey öne sürmemişti. Peki, bu durumda Özkök fantezisini neye dayandırıyor?
Bu sorunun cevabını almak için yazarın 14 Temmuz tarihli, Eğer öyleyse o insanlar niye hâlâ yargılanıyor başlıklı yazısına bir göz atmamız gerekiyor.
Özkök, dalga geçeceği cümlelere bu defa sarılıyor
Özkök, 28 Şubat’ta hedefin Erbakan ve Refah Partisi değil de “FETÖ” olduğuna dair iddiasını, Başbakan Binali Yıldırım’ın 13 Temmuz’da sarf ettiği şu cümlelere dayandırıyor:
“Türk siyasi tarihine, bu örgütün (FETÖ) ortaya çıktığı 1966’dan beri bakın, bu örgütle mücadele eden 2 dönem vardır; birisi rahmetli Erbakan’dır, diğeri de AK Parti iktidarı, Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bunun dışındaki siyasi liderler, hep örgütle iyi geçinmişlerdir. Tarihi olaylara dönün bir bakın, bunu göreceksiniz.”
Tipik bir Ertuğrul Özkök’ün normal koşullarda bu cümlelerle dalga geçmesi beklenirdi ama, o kafaya başka bir şey koymuş olduğu için bu cümleleri şöyle yorumlamayı tercih ediyor:
“Dikkatle okudunuz mu? Ben üç defa dikkatle okudum. Tabii kendi kendime sordum. ‘Erbakan FETÖ ile hangi mücadeleyi yapmış?’ Ve o hangi dönemdi? Tabii ki Erbakan-Çiller koalisyonu... Yani? 28 Şubat dönemi... Hemen arkasından şu soru geldi: Peki, neydi o dönemdeki mücadele? Dınnnn!... 28 Şubat kararları değil mi? Demek ki neymiş? Erbakan’ın başbakan olarak imzaladığı 28 Şubat kararları, FETÖ’yle mücadele için alınmış.”
Görüyorsunuz işte, hep aynı kurnazlık: 2004’teki kararın da 28 Şubat kararlarının da nasıl ve hangi koşullarda imzalandığının üzerinden atlayıp, manipülasyonun alâsını hakikatın tamamı diye önümüze sürmek!
Ben tabii bu durumdan bir vazife çıkardım. Geçen yazıda nasıl 2003-2004’ün koşullarını sıralayarak 2004 MGK kararının asıl AK Parti’yi hedeflediğini göstermeye çalıştıysam, şimdi de kendimi 28 Şubat’ın koşullarını sıralayarak 28 Şubat 1997 kararlarının Erbakan ve Refah Partisi’ni hedeflediğini göstermekle görevli hissediyorum... Her şeyin apaçık olduğu durumlarda “apaçık” olanı kanıtlamaya çalışmak sinir bozucu bir görev ama, Ertuğrul Bey’in âniden geliveren bazı fikirleri insanı buna mecbur ediyor.
Hürriyet’in bütün manşetleri Erbakan’ı hedef alıyordu
Her şey bir yana, sırf o zamanlar genel yayın yönetmenliğini Ertuğrul Özkök’ün yaptığı Hürriyet’in manşetleri bile 28 Şubat’ın Refah Partisi’ne değil Gülen Cemaati’ne yönelik olduğu iddiasını çürütmeye yeter. Çünkü o manşetlerin içinde tek bir tanesi bile Gülen Cemaati’ni hedef almıyordu, tamamı Erbakan ve Refah Partisi’ne yönelikti. Ben burada şimdi onları sıralamayayım, herkesin ezberinde nasıl olsa. Fakat Beceremediniz, artık bırakın (11 Nisan 1997) manşetini burada zikretmesem olmaz. Bu manşeti hangi fotoğraf süslüyordu biliyor musunuz? Fetullah Gülen fotoğrafı tabii ki, çünkü manşetteki cümle ona aitti... Yani Hürriyet’çiler, 28 Şubat’ta bırakın Gülen Cemaati’ni hedef almayı, Erbakan’ın ve Refah Partisi’nin gönderilmesi için Gülen’den (“bile” mi desem) medet umuyorlardı.
Bunda şaşıracak bir şey yoktu ama: O günler öyleydi, Erbakan’ı devirmek isteyen askerler de o zamanlar Gülen’in ordu yanlısı, Erbakan ve Refah Partisi karşıtı tutumundan son derece memnunlardı.
Aşağıda okuyacağınız “Türk basınıyla iftihar ediyoruz” başlıklı haber ise Hürriyetgazetesinin 6 Mart 1997 tarihli nüshasında, yani 28 Şubat 1997’deki ünlü Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısından sadece beş gün sonra yayımlandı:
“Son günlerde Başbakan Necmettin Erbakan’ın ‘Geveze basın’ ve ‘Yazdıklarının yüzde 90’ı yalan’ gibi eleştirilerine uğrayan Türk basını, dün Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın ‘Basınımızla iftihar ediyoruz’ övgüsüyle karşılaştı.”
Haberin devamında, Karadayı’nın bir kokteylde gazetecilerin elini tek tek sıktıktan sonra onlara söylediği sözler vardı:
“Hepinizi tebrik ediyorum, sizlerle iftihar ediyorum, çok büyük bir hizmet yapıyorsunuz, çok güzel şeyler yazıyorsunuz, bunu bütün samimiyetimle söylüyorum, çok iyi gözlüyor ve çok iyi muhakeme ediyorsunuz.”
Bu alıntı da bize, gerek 28 Şubat’çıların gerekse de onları destekleyen medyanın derdinin Gülen’ciler değil Erbakan ve Refah Partisi olduğunu göstermiyor mu?
Radikal bile...
28 Şubat’ın iki koçbaşı, genel yayın yönetmenliğini Ertuğrul Özkök’ün yürüttüğü Hürriyetve Zafer Mutlu yönetimindeki Sabah gazeteleriydi, ama laik-seküler merkez medya gazeteleri arasında kendisini seçilmiş iktidarı devirmesi için orduyu kışkırtma zilletinden kurtarabilmiş gazete yok gibiydi. Özgürlükçü iddialarla yayına başlayan, Susurluk sürecinde bu iddiasını perçinleyen Radikal gazetesi bile (o dönemde genel yayın yönetmeni İsmet Berkan), akıntıya kapılan gazeteler arasındaydı.
Radikal, 15 Şubat 1997’de, yani MGK’nın ünlü 28 Şubat kararlarını ilan etmesinden 13 gün önce “İslam Faşizmi” manşetiyle çıktı. Manşet açık açık, “Sizi bir askeri darbeyle korkutmaya çalışıyorlar, bunun için 12 Eylül’ü kullanıyorlar, onlara kanmayın, İslam faşizmindense müdahale iyidir”e getiriyordu lafı:
“Türkiye tarihinde bir daha 12 Eylül 1980 yaşanmasın diyenlerin kulakları barış/uzlaşma/eşitlik/kardeşlik yalanlarıyla dolu. Kimse yanlış hesap yapmasın, kulakları yalanla dolu olanların çoğunlukta olduğunu unutmasın. Koskoca bir halkın ‘parlamento aritmetiği’ ile sonuna kadar kandırabilineceğini sanmasın. (…) Onlar var ya onlar; alkolü, sinemayı, müziği, resmi, heykeli, baleyi, dansı yasaklamayı özlüyorlar. Kadınların kapanmasını, evde oturmasını, pantolon-etek giymemesini, yüzmemesini ve hatta kahkaha ile gülmemesini istiyorlar. Düşledikleri, özledikleri, öngördükleri rejimin adı doğrudan faşizmdir.”
Özkök’e tek bir soru
Yukarıda söylemiştim ama, “apaçık” olanı kanıtlamaya çalışmak hakikaten çok sıkıntı verici bir iş... O nedenle başka örnek vermeyeceğim, Ertuğrul Özkök’e tek bir soru sorarak bitireceğim:
“Ertuğrul Bey, Hürriyet’i yönettiğiniz 28 Şubat döneminde 28 Şubat’ın aslında Erbakan’ı ve Refah Partisi’ni değil de Gülen Cemaati’ni hedef aldığına dair gazetenizden tek bir haber ya da yorum gösterebilir misiniz? 28 Şubat’ın sorumlusu generaller arasından bir tekinin bile sürecin Erbakan’ı değil Gülen’i hedeflediğine dair bir cümlesini gösterebilir misiniz? Gösteremezsiniz... Peki o zaman nasıl oluyor da bu acayip fikirleri böyle serâzad serd edebiliyorsunuz?”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025