Alper GÖRMÜŞ
Bu yazı için tasarladığım ilk başlık, “CHP’nin değişimi ve ‘Kemalistin’ dilemması” idi ve tahmin ettiğiniz gibi Gürbüz Özaltınlı’nın son yazısına nazireydi (“AKP’nin değişimi ve ‘demokratın’ dilemması”, Serbestiyet, 7 Haziran).
Fakat yazacaklarım üzerine düşünmeye başlayınca fark ettim ki ‘dilemma’ meselesi sadece demokratları ve Kemalistleri değil, ülkedeki istisnasız bütün siyasi yönelimleri ilgilendiriyordu.
Gerçekten de, hangi siyasi yönelimden olurlarsa olsunlar fark etmiyor; 24 Haziran seçimleri öncesinde seçmenlerin eski seçimlerdeki nispî huzurlarının yerinde yeller esiyor. Muhafazakârlar da, laikler de, milliyetçiler de, Kürtler de, sosyalist solcular vb. de siyasi temsilcilerinden daha önce hiç duymadıkları söylemleri içlerine sindirmeye, içinde bulundukları dilemmalarla baş etmeye çalışıyorlar. Fakat galiba en zor durumda olanlar CHP tabanındaki laik-Kemalist seçmenler.
Bu tabloyu göz önünde bulundurunca, üstüne bir de Etyen Mahçupyan’ın son yazısını (“AK Partililerin draması”, Karar ve Serbestiyet, 10 Haziran) okuyunca, kendi yazımı CHP tabanındaki laik-Kemalist seçmenlerin ‘dilemma’sıyla sınırlı tutmanın doğru olmayacağına karar verdim; o zaman da başlık yukarıda gördüğünüz gibi değişti.
Demokratın dilemması...
‘Dilemma’, güç bir durum ya da açmaz karşısında ikileme düşme anlamına gelen bir kelime... Dilemma karşısında insanların çelişkili davranışlar içine girme eğiliminde olmaları beklenir. Düşünce pratiğinde dilemmalar özellikle, dışındaki dünya ve olgular değiştiği halde o değişime uyum gösteremeyenlerin bir meselesi olarak ortaya çıkarlar.
Bana bu yazıyı yazmada ilham kaynağı olan Gürbüz Özaltınlı da zikrettiğim yazısında kendisini ‘demokrat’ olarak tanımladığı halde, “belirgin olarak otoriterleşmiş” Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) iktidarını “mecburen” desteklemeye devam edeceğini söyleyen ‘demokratın’ dilemmasını konu ediniyordu:
“Bu hareket belirgin olarak otoriterleşmiştir. Merkezine reisin iradesinin oturduğu; tek adamın kurtarıcı ilan edildiği ve bunun kabul gördüğü; bu irade ile tartışan, fark koyan herkesin tehdit sayılıp uzaklaştırıldığı ve hatta düşmanlaştırıldığı, yasakçılığın ve cezalandırıcılığın ölçüsüzce tırmandırıldığı, otoriter- muhafazakâr- milliyetçi (ve en önemlisi) keyfi bir nitelik kazanmıştır. (...)
“Bugün ‘Reisİ i tek seçenek görenlerin, kanımca ruh hallerini anlatabilecekleri en doğru cümle; ‘Otoriterliği kaosa tercih ediyoruz’ cümlesidir.
Türkiye’nin ‘kaos ile otoriterlik arasına sıkıştığı’ fikri, bir algıyı yansıtıyor. Bir yandan da iktidarın söylem üretme başarısını… Bu, üzerinden atlanıp geçilecek bir tartışma değil. Başka yazıların konusu olsun.
Fakat şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Kendini demokrat sayan bir insanın, bu ülkenin Mustafa Kemal’den bu yana karşılaştığı en kesif ‘tek adam’ otoritesine ‘mecburen’ evet demesi de nasıl bir çaresizliktir bilemem.
‘Demokratlık bu memlekette bir masal imiş’ diyerek rahatlıyorlarsa tamam… Yok diyemiyorlarsa, tanrı bu ruh halinin yardımcısı olsun.”
Muhafazakârın dilemması...
Etyen Mahçupyan da dün (10 Haziran), AK Parti’deki otoriterleşmenin bu partiye oy veren muhafazakârları nasıl bir dilemma ile yüzyüze bıraktığını ele alan bir yazı kaleme almıştı. Muhafazakârın bu seçim öncesindeki dilemmasını da onun satırlarından izleyelim:
“Bugün de AK Partililerin samimi arzusunu sorsak, muhtemelen Erdoğan lider olarak kalsın ama ‘doğru’ davransın diyeceklerdir. Ne var ki siyasette ihtiraslar çarpışıyor ve daha keskin ve sebatkar olan kazanıyor. AK Parti içinde de Erdoğan ‘bu yolu yürüdüğü’ kendi arkadaşlarını siyasetin kenarına iterek tek başına yönetmek istediğinde karşısına direnç çıkmadı. Ve AK Parti kısa sürede bütün iç kurumsallaşmasını işlevsiz hale getirecek bir tek adam idaresine kaydı.”
Buradan yola çıkarak muhafazakârların dilemmasını şöyle tarif etmek sanırım yanlış olmaz: “Biz gelecek ve umuttan söz eden bildiğimiz eski partiye oy vermek istiyoruz, fakat o parti artık yok ve yerine gelen yenisi sadece geçmişten, korkulardan ve muhtemel kaostan söz ediyor. Yeni AK Parti’yle sorunum var fakat inandırıcı başka bir alternatif göremiyorum ve ‘mecburen’ onu desteklemeye devam edeceğim.”
Kendini demokrat sayanlarla muhafazakâr-demokrat sayanların kaos korkusuyla otoriterleşmeye ‘mecburen evet’ noktasında birleşmiş olmaları çok hazin bir dilemma değil mi?
Kemalistin dilemması...
Kendilerini temsil eden siyasetçilerin bildikleri siyasetçiler olmaktan çıkmaları ve bambaşka bir söylemi dile getirmeye başlamalarıyla birlikte düşünce konforları en fazla bozulan kesimin CHP tabanındaki laik-Kemalist seçmenler olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Gerçi, bu öğrenilmiş bir çaresizliğin türeviydi ve bu anlamda gönüllü bir adaptasyondan bile söz edilebilirdi...
Çünkü CHP’nin çekirdek seçmeni artık iktidar için sadece laiklere seslenen ve onların yüreğini soğutacak tarzda konuşan liderlerin yetmeyeceğine inanıyor ve gönülsüz de olsa, liderlerinin seçim kazandıracak yeni bir söyleme geçmelerine razı oluyor; o söylem, eskisi gibi yüreklerini soğutamasa da... Muharrem İnce’nin Kürtlerle ve muhafazakârlarla ilgili olarak, taban tepkisinden hiç korkmadan hayli radikal bir dile yönelmesi biraz da tabandaki bu mecburi kavrayıştan kaynaklanıyor.
Fakat ne olursa olsun, ne surette olursa olsun, gerekçe ister şu ister bu olsun, neticede on yıllardır ezberlenmiş klişelerden başka bir şey duymak istemeyen, buna cüret edenleri de dünyaya geldiğine pişman eden bir seçmen kitlesinden söz ediyoruz.
İnsan, bu geçmişe bakınca onların da bir sınırının olacağını düşünüyor ama, hayır, bu sınır bir türlü konmuyor. Konmayınca da Muharrem İnce coştukça coşuyor. En son önceki gün (9 Haziran) NTV’deki söyleşisinde dindar velilere, istedikleri takdirde iki saatlik din derslerinin üç, dört, beş, altı saate çıkartılabileceği sözünü verdi. Orada durmadı, ilave hadis, siyer derslerinden söz etti.
Tamam, CHP’nin tabanındaki laik-Kemalist seçmenler seçimi kazanmak için eski söylemden vazgeçmek gerektiğine nihayet ikna olmuş durumdalar ama, takdir edersiniz ki dilemmanın bu dozuna dayanmak hiç kolay değil.
Belki şu karşılaştırma onların duygusal zorluklarını bir nebze olsun azaltabilir: Kendilerini muhafazakâr demokrat ya da demokrat sayanlar daha otoriter bir ülke vaadine rağmen Recep Tayyip Erdoğan’ı kaos korkusuyla -ve mecburen- destekleyeceklerini söylerlerken, kendilerini laik-Kemalist sayanlar, ezber bozucu söylemiyle onları rahatsız etse de özünde daha özgür bir ülke vaat eden Muharrem İnce’yi destekleyeceğini söylüyorlar.
Bu ikisinden hangisi daha huzur bozucu? Tabii ki birincisi...
Kürtlerin ve sosyalist solun dilemması
Buradaki dilemma, daha düne kadar Kürtlerin siyasi partilerini ve solu bastırmayı en önemli görevlerinden biri sayan devletin partisi olmakla itham edilen Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayına ‘kurtarıcı’ nazarıyla bakılmasında yatıyor. O kadar ki, biri (Hayko Bağdat) çıkıp bu yüz yıllık ezberi hatırlattığında, anasından emdiği süt burnundan getirildi.
Görüyorsunuz, Kürtlerin ve sosyalist solun dilemması da altından kolayca kalkılır gibi değil.
İYİ Parti’de toplaşmış yeni milliyetçilerin temel dilemmasını ise bırakın şahlanmış militer duygulara katılmayı, partilerinin o duygular karşısında neredeyse eleştirel bir dil tutturması oluşturuyor.
Görüyorsunuz, her siyasi yönelimden insanların işi bu defa çok zor.
Bu seçim sıkça tekrar edildiği gibi Türkiye tarihinin en önemli seçimi mi bilmem ama seçmenlerin en huzursuz seçimleri olduğuna neredeyse eminim.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025