Alper GÖRMÜŞ
Muharrem İnce’yi, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) üzerindeki ölü toprağını silkeleyip, sıkıştığı yüzde 20-25 cenderesinden çekip alabilmeye aday bir siyasetçi olarak gördüğümü imâ eden yazılarım ortada...
Bu yazıların ilkini Şubat 2018’de kaleme almıştım; İnce’nin CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olmasından sonra bu çerçevede birkaç yazı daha yazdım.
Oysa Nisan 2013’te kaleme aldığım Muharrem İnce portresinde böyle bir ihtimalin izi dahi yoktu. O zamanlar İnce’yi, “CHP'nin çağdaş bir sosyal demokrat parti haline gelmesini engelleyen çizginin en sembolik isimlerinden biri” olarak görüyordum. Beş yıl önceki değerlendirmelerime göre, İnce’nin partisine yegâne üstünlüğü seçmenlerle bağ kurma yeteneğiydi. Evet, bu konuda CHP’nin ‘bürokratik’ çizgisinden ‘pozitif olarak ayrışıyordu’, fakat bu avantajına fazlasıyla güvenerek onu dahi dezavantaj haline getiriyordu. Şöyle yazmışım:
Halkla iç içe olmak yeter mi?
"Aslına bakarsanız, Muharrem İnce, ‘eğitimsiz halk bizi anlamıyor’cu CHP geleneğiyle sorunları olan ve o çizgiyi eleştiren bir siyasetçiydi... Cidden! Onu CHP içinde bu eleştirinin taşıyıcısı haline getiren şeylerin başında, insanların evlerine girerken ayakkabı çıkarılmasını bir parti okulu dersinde değil de hayattan öğrenmiş olması geliyordu. Çocukluğunda çobanlık etmiş gerçek bir ‘halk çocuğu’ydu, bir kamyoncunun oğluydu.
“Oralardan edindiği sıradan insanlarla doğal ve sıcak ilişkiler geliştirebilme yeteneği, ona parti içinde yükselişinde önemli bir avantaj sağlamıştı. Fakat bir yandan da, herkes onun gibi davranır, ‘halkla iç içe’ olursa CHP'nin ‘uçacağı’nı, bu kadarının yeteceğini düşünmeye başladı. ‘CHP ne yaparsa yükselir’ sorusuna verdiği cevaplar hep bu çerçeveyle sınırlı kalan naif cevaplar oldu. 2010 başında Milliyet'ten Devrim Sevimay'a verdiği söyleşi, onun siyasetçi olarak bütün üstünlüklerini ve sınırlılıklarını ortaya koyuyordu. Seçmenlerini etkilemek için uyguladığı taktikleri sıralarken pratik zekâsına ve enerjisine hayran olmamak ve ‘bu gidişle Yalova'dan her seçimde seçilir’ sonucuna varmamak mümkün değil... Birkaçını siz de okuyun: ‘Burada salâları, cenazeleri takip eden arkadaşlarım var. Bir hemşehrim rahmetli olduğunda hemen bana mesaj atarlar, adı şu, ailesinin numarası şu. Ararım, başsağlığı dilerim, bir ihtiyaçları olup olmadığını sorarım... İlk dönem milletvekilliğimde bütün köylerdeki kahvelere bir imza kâğıdı astım. 90 günde bir gidip, ben geldim diye imza attım. Artık yok, çünkü nasılsa geleceğimi biliyorlar... Yazın seçim bölgemden hiç ayrılmam. Bütün etkinliklere gitmeye çalışırım. Gece 1'de bile beni sokakta tek başıma yürürken görebilir vatandaş. Çünkü bilirim ki kalabalık olursam gelemez, çekinir."
Portresinde, partisinin seçmenlerle kurduğu bürokratik ilişki tarzının dışına çıkarak elde ettiği avantajı abartmasına ve fazlaca önemsemesine dair başka örneklere de yer verdikten sonra şöyle yazmışım:
“Halkla iç içe olmanın yeteceğini düşünüyor ve dolayısıyla ‘siyasi program’ın önemini küçümsüyor.”
Bir zamanlar Muharrem İnce...
Hakikaten, o zamanların Muharrem İnce’si, şairliğini de kullanarak icat ettiği aforizmalar ve hitabet yeteneği sayesinde CHP’nin bütün donmuşluğunun en ‘canlı’ temsilcilerinden biri gibi görünüyordu. Ünlü “Atatürk olmasaydı, adınız Ahmet, Hasan, Hüseyin olmazdı. Adınız Dimitri olurdu, Yorgo olurdu” çıkışı da galiba o sıralarda gelmişti. Bakmayın siz seçim propagandası döneminde dindarlarla, Kürtlerle ilgili olarak geliştirdiği özgürlükçü söyleme... O zamanlar, böyle sözlerin yerinde yeller esiyordu.
Muharrem İnce hakkındaki düşünceleri beş yıl önce böyle olan birinin, Şubat 2018’deki kurultaydan itibaren, özellikle de cumhurbaşkanlığı seçimi dönemindeki performansını izledikten sonra İnce’nin iktidara karşı demokratik muhalefetin liderliğini üstlenebileceğini imâ eden yazılar yazması bazılarına çok tuhaf gelebilir. Bana sorarsanız hiç tuhaf değil; bu sadece, beş yıl arayla taban tabana zıt değerlendirmelerde bulunan kişinin (yani benim), herkes gibi siyasetçilerin de değişebileceğine inanan biri olduğunu gösterir.
Bir siyasetçinin, ülkenin demokratikleşmesine hiçbir faydasının olmayacağına inanıyorsam bunu öylece yazarım, fakat beş yıl sonra o kişinin değiştiğine dair başka bir değerlendirmede bulunmuşsam, onu da yazarım.
Ne var ki herkes benim kadar ‘şanslı’ ve ‘rahat’ değil. Çünkü bu ülkede siyasetçileri söylemlerine, programlarına ve yapıp ettiklerine göre değil, onların hiç değişmeyen ve değişmeyecek ‘öz’lerine bakarak değerlendirmek gerektiğine inananlar var. İşte onlar benim kadar ‘şanslı’ ve ‘rahat’ değiller.
İnce’nin ‘yetmez ama evet’çi destekçileri
Mesela İnce’nin ‘yetmez ama evet’çi destekçileri diyebileceğim CHP’den umudunu kesmiş ‘CHP dışı sol’un durumu bugünlerde hiç kolay değil. ‘CHP dışı sol’, söylemine ve performansına bakarak Muharrem İnce’yi haklı olarak CHP’den ayırdı, bir anlamda ‘yetmez ama evet’ diyerek onu destekledi. Ne var ki İnce hızla ‘söyleminin adamı’ olmaktan çıkıyor ve bu da bu kesimi zor durumda bırakıyor. Oysa utanacak bir şey yok; demokratik siyaset demokrasiyi geliştirme sözünü verenleri desteklemeyi ve teşvik etmeyi gerektirir. Söz veren sözünde durmazsa, sen de onun arkasında durmazsın. Ne var ki, İnce’yi destekleyen ‘CHP dışı sol’ bir zamanlar AK Parti’nin demokratik adımlarını destekleyenlere kan kusturduğu için kendi kendilerini böyle bir savunma yapma hakkından mahrum etmiş durumdalar.
Hakan Aksay (T24, 7 Temmuz), Muharrem İnce’nin birkaç hafta içinde kendi kendini törpüleyerek ‘CHP dışı sol’da yarattığı hayal kırıklığını çok güzel özetlemişti, okumanızı öneririm.
İnce’nin yarattığı hayale kapılmayanlar...
Bu hayale kapılmayanlar da vardı... Hayko Bağdat, en popüler olduğu bir anda Muharrem İnce’nin söylediklerini tutacak bir siyasetçi olmadığını, dolayısıyla güvenilemeyeceğini yazdığında ortalık nasıl da birbirine girmişti.
Bana kalırsa, Hayko Bağdat’ın o yazısı siyasetçilerin hiç değişmeyecek ‘öz’lere sahip olduğunu iddia eden yaklaşıma yakın bir yazıydı ve yanlıştı. Çünkü İnce o yazının yazıldığı dönemde hakikaten farklı bir çizgi izliyordu ve yapılması gereken o çizgiyi derinleştirmesi için onu teşvik etmek ve desteklemekti.
Hepimiz izledik: Hayko Bağdat’ın fikrine fikirle cevap verilmedi, karanlık imâlarla yerin dibine batırıldı. İşin ironisine bakın ki, bir zamanlar AK Parti’nin reformcu çizgisini böyle bir anlayışla destekleyenlere ‘yetmez ama evet’çi diyerek saldıranlar, şimdi Muharrem İnce’nin ‘yetmez ama evet’çi destekçileri haline gelmişlerdi.
Onların pozisyonu, Hayko Bağdat’ın pozisyonuyla kıyaslandığında hayli riskli bir pozisyondu; çünkü Muharrem İnce pekâlâ ‘yoldan çıkabilir’, onlar da böyle bir siyasetçiyi destekledikleri için elleri böğürlerinde öylece kalabilirlerdi. İyi de, ‘ya yoldan çıkarsa’ korkusuyla doğru olduğuna inandığın adımları desteklememenin adı siyaset olabilir mi?
Şimdi, Muharrem İnce’nin yarattığı hayal kırıklığı ile birlikte o günler başlamış gibi görünüyor.
İnce, bu hayal kırıklığını derinleştirecek tarzda davranmaya devam ederse, onların güçlükleri daha da artacak. Çünkü bir süre sonra, Hayko Bağdat’tan çok daha keskin pozisyon almış birileri çıkıp onları Muharrem İnce’nin ‘yetmez ama evet’çi destekçileri olarak kınayacaklar.
‘Devrim’ dışında hiçbir şeye ‘evet’ demeyen bu keskin kınayıcılar bir kez daha haklı çıkmanın tadını çıkartırlarken, İnce’nin ‘yetmez ama evet’çi destekçileri bu ‘hata’yı nasıl yaptıklarına dair özeleştiriler kaleme alacaklar.
Yeri geldiğinde ‘yetmez ama evet’ diyebilmeyi içine sindiremeyenler, bu cesareti gösteremeyenler yaptıkları şeyin siyaset olmadığını bir anlayabilseler her şey çok farklı olacak ama...
Yazarlar
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025