Alper GÖRMÜŞ
DEVA Partisi lideri Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kısa bir süre öncesine kadar çok sert şekilde eleştirdiği Avrupa’ya ılımlı mesajlar gönderirken sarf ettiği “Kendimizi başka yerlerde değil, Avrupa’da görüyoruz. Geleceğimizi Avrupa ile kurmayı tasavvur ediyoruz” sözlerini eleştirirken şöyle dedi:
“O kadar hızlı bir U dönüşü ki bu, yetişebilene aşk olsun. Biraz yavaş. Peşinizde bol bol yandaş gazeteci, bolca troll, pelikan melikan çeşitli kuş sürüleri var. Hızlı manevra yaptığınızda virajı alamayıp sağa sola savruluyorlar.”
Babacan bunları partisinin 1. Olağan Yozgat İl Kongresinde söyledi. Ertesi gün, Yalova Kongresinde de dönüşün derinliğini tarif etti:
“Avrupa Birliği’ne, Batı’ya her gün çatan, herkesle kavga eden kendileri değilmiş gibi ‘kendimizi başka yerde değil Avrupa Birliği’nde görüyoruz’ dediler. Daha birkaç sene önce ‘Bizi Şanghay Beşlisi’ne alın, Avrupa’yı unutalım’ diyen kendileri. Avrupa Birliği’ne ‘Biz yolumuza, sen yoluna’ diyen kendileri.”
Ah Ali Bey, siz bilmezsiniz, belli ki artık ikrah edip bir noktada kesmişsiniz izlemeyi; bu konu asıl eskiden, Erdoğan’ın ani dönüşlerinin yeni yeni başladığı zamanlarda çok zevkliydi. “Troller, kuşlar, yandaşlar” artık öğrendiler kiminle dans ettiklerini, öyle hemen dolduruşa gelip öne atmıyorlar kendilerini; yakında yeni bir dönüş olur, temkinli olalım diyorlar. Öğrendiler. İnanın, yok bu işlerin eski tadı.
Ah, ah, hele hükümetle cumhurbaşkanının ayrı olduğu o yıllar; Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığı dönemi; en güzel, en hızlı, en dramatik dönüşler o zaman olurdu.
O zamanki zorluk, Başbakan’ın Reis’e sormadan herhangi bir adım atamayacağı varsayımından kaynaklanıyordu. “Yandaş gazeteci, bolca troll, pelikan melikan çeşitli kuş sürüleri”nin “mutlaka reisin bilgisi dahilindedir” deyip desteklediği bazı hükümet tasarruflarına Erdoğan’ın karşı olduğu anlaşılınca bir savruluşları vardı ki, seyrine ve anlatmasına doyum olmazdı. Haklarını yemeyeyim, az ekmek yemedim, az yazı yazmadım onların bu oraya buraya savruluşlarına dair.
Bunların bir kısmı iyi bilinir de bir kısmı pek bilinmez. Üçü az, ikisi çok iyi bilinen beş örnek üzerinden o tadına doyum olmaz viraj alışları hatırlayalım mı Ali Bey?
Kronolojik gidelim…
17-25 Aralık’ta suçlanan bakanları Yüce Divan’a gönderme meselesi
17-25 Aralık (2013) soruşturmalarının izi, 17-25 Aralık’ın “yolsuzluk üzerinden iktidarı seçim dışı yollarla devirme” yanı öne çıkarılarak silinmeye ne kadar çalışılırsa çalışılsın, soruşturmaları izleyen bir yıl boyunca tartışmalar hiç bitmedi. “Troller, kuşlar, yandaşlar” bu dönemde ne yapacaklarını bilemediler; paralize olmuşlardı. Ne Reis’ten bir ses çıkıyordu ne Davutoğlu’ndan…
Nihayet, 2014’ün son günlerinde, basında AK Partili komisyon üyelerinin, yolsuzlukla suçlanan dört bakanı Yüce Divan’a gönderme eğiliminde olduğuna dair haberler çıkmaya başladı. Başbakan’ın da böyle istediği anlaşılınca, AK Parti’ye yakın gazeteler, televizyonlar, yazarlar gelişmeleri, partinin üzerindeki şaibenin kalkacağı umuduyla ve dolayısıyla hoşnutlukla yansıtmaya başladılar. İşte tam o anda, bu kategorideki gazetelerin ‘amiral gemisi’ hüviyetindeki Sabah’tan kontra bir çıkış geldi. Gazete, “Bölük dur, Kandıralı sen de dur” diyordu. Sabah’ın 3 Ocak 2015 tarihli nüshasının manşeti (“Yüce Divan tuzağıyla kaos hedefleniyor”) şöyleydi:
“Paralel yapı ve işbirlikçileri, 17-25 Aralık darbeleriyle başaramadıkları Türkiye’yi kaosa sürükleme hedefine şimdi de Yüce Divan tezgâhıyla ulaşmaya çalışıyor… Dört eski bakanla ilgili olarak ‘Yüce Divan’da yargılansınlar’ gibi masum görünen taleplerin ardında kirli bir hamlenin yattığı ortaya çıktı. Paralel Yapı, Yüce Divan üzerinden yeni bir komplo planını yürürlüğe sokmaya çalışıyor.”
Emrin nereden geldiği belliydi. Gereği yapıldı tabii: “Yaşasın, şaibeden kurtuluyoruz, yolsuzluk yapan çeksin cezasını” bayramı bir anda “Yolsuzluk iddialarının hesabını versinler, yargılansınlar diyerek paralel yapının komplosuna alet olanları lanetleme” âyinine dönüşüverdi.
Çok acayip bir savruluştu, çok yaralı çıkar oradan diye düşündük ama, oraya buraya çarpanlar yerlerinden kalkıp hiçbir şey olmamış gibi yürümeye devam ettiler.
Davutoğlu Hakan Fidan’ı milletvekili adayı gösteriyor
Erdoğan-Davutoğlu tandemi döneminde ikinci önemli savruluş hikâyesi Davutoğlu’nun MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı 7 Haziran seçimleri öncesi milletvekilliğine aday göstermesiyle başladı.
Varsayım, yukarıda da dediğim gibiydi: “Böyle bir şey Reis’e sormadan yapılamaz, demek ki onun oluru var.” Varsayım böyle olunca sonuç da şöyle oldu tabii: “iyi oldu diyelim, ya da susalım.”
Fakat sonra, çok sonra Erdoğan “ben karşıyım bu işe” deyince, hele bundan kısa bir süre sonra Fidan’ı yeniden MİT müsteşarlığına atayınca işler karıştı. Herkes meşrebine göre tevil yoluna gitti, durum idare edildi. Fakat “troller, kuşlar, yandaşlar” buradan gerekli dersi çıkartamamıştı. Cezasını, tevili çok daha güç bir başka keskin Erdoğan dönüşünde ödeyeceklerdi: Dolmabahçe mutabakatı.
Dolmabahçe mutabakatı: Önce bayram sonra veryansın
Barış Süreci’nin son aşaması olarak hükümetle HDP arasında imzalanan mutabakat metni, yine öncekiler gibi alkışlarla karşılandı. (Yine aynı varsayım: Bu kadar büyük bir olay Reis’in onayı olmaksızın gerçekleşmiş olamazdı.)
Sözcü’nün “Teslimiyet anlaşması” manşetiyle çıktığı gün bütün iktidar basını iktidarın bu büyük barış hamlesini manşetlerinden överek duyurdu.
Ne var ki Erdoğan’ın bir süre sonraki “bilgim yok, ne mutabakatı” çıkışı, bu defa yutulması çok zor bir lokmayla karşı karşıya bıraktı alkışçıları. Daha doğrusu öyle sanıldı, bir süre sonra tamamı Dolmabahçe mutabakatının “hayinane yüzünü” deşifre etmede birbirleriyle yarış etmeye başladı.
Şeffaflık paketinin serencamı…
Yüce Divan ricatının ardından hazırlanan ve Başbakan Davutoğlu tarafından ilan edilen “şeffaflık paketi”, Erdoğan-Davutoğlu tandemi döneminin son örneği olsun.
Paket, bir yanıyla yolsuzlukla suçlanan bakanların “aklanmasının” zihinlerde yol açtığı olumsuzluğu dengelemek amacını taşıyordu; bu nedenle özel bir sunumla kamuoyunun gündemine getirildi; sanki Başbakan, “kardeşimiz olsa kolunu koparırız” çizgisini sürdürmek ister gibiydi.
Davutoğlu, paketi ilan etmekle kalmadı, 7 Haziran 2015 seçimlerden önce mutlaka çıkarılacağını da ekledi, fakat ne yazık ki bu büyük hamle de Erdoğan kayasına çarptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Davutoğlu’nun vaadinden kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı Sarayı’nda ağırladığı AK Parti Grup Yönetim Kurulu üyelerine yaptığı konuşmada pakete karşı olduğunu söyledi:
“AK Parti kaynaklarından edinilen bilgiye göre sohbet sırasında Erdoğan’dan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bizzat açıkladığı şeffaflık paketine ilişkin çarpıcı eleştiriler geldi. Açıklanan pakette yer alan düzenlemelerin büyük bir kısmının Başbakanlığı döneminde çıkarttığı bir genelgeyle zaten hayata geçirildiğini vurgulayan Erdoğan, ‘Bu tip düzenlemelerin zamanlaması ve içeriği çok önemli. Seçim öncesinde doğru gelmiyor. Bu konularda ekonomiyi dikkate alarak karar verilmeli. Sert kararlar alırsanız, ekonomiyi olumsuz etkiler’ dedi.” (Milliyet, 17 Ocak 2015)
… Ve paket rafa kaldırıldı. Tabii olan yine “yaşasın şeffaflık paketi, bakın AK Parti ne kadar da açık yürütüyor her şeyi” propagandasına yüklenen “troller, kuşlar, yandaşlar”a oldu. Söylediklerini geri alabilmek için neler yaptılar neler.
Damat-Kayınpeder tandemi dönemindeki açık pozisyonda kalma hikâyesi
Son hikâyemiz damat-kayınpeder tandemi döneminden olsun…
Davutoğlu gitmiş, Binali Yıldırım gelmişti ama asıl iki numaranın Berat Albayrak olduğunu herkes biliyordu.
Yine öncekine benzer bir zorluk oluşmuştu “troller, kuşlar, yandaşlar” için: “İki numaranın yapıp ettiklerini destekleyeceğiz ama ya bir numara tersten çakarsa? O zaman virajı nasıl alırız?”
Gerçi bu defa “damat”tı söz konusu olan, öncekinin tersine bu “tandem”in arasında ihtilaf oluşması pek muhtemel değildi. Fakat Ekim 2018’de öyle bir olay oldu ki, değil virajı alabilmek, hız bile kesmek mümkün olmadı: Kafadan duvara çarptılar hep birlikte.
Fırtınaya yol açan hadise, kamuoyuna Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından duyurulan McKinsey anlaşmasıydı. McKinsey bir izleme-denetleme firmasıydı. Türk ekonomisini izleyip denetleyecek, karşılığında da güzel bir para alacaktı.
Muhalefet, Berat Albayrak’ın şahsında iktidara açtı ağzını yumdu gözünü. Eh, bu durumda bilumum zevat anlaşmaya güzellemeler yazmaya başladı haliyle. Bu arada haftalar geçmiş, Reis’ten çıt çıkmamıştı; eh, demek ki onun da oluru vardı; öyleyse övgüye devam.
Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı ve haftalar sonra Erdoğan “anlaşmayı iptal ettim” dedi.
En zor viraj alışlardan biriydi, teflon tava misali, onu da sıyırdılar üstlerinden, hiçbir şey olmamış gibi yola devam ettiler.
Hayattaki en büyük amacı “Türkiye’yi bölmek ve parçalamak” olan ABD’nin bir Trump-Erdoğan görüşmesiyle “dost ABD” tahtına yükselmesini izleyen günlerdeki viraj almalar meselesi de var ama bu yazı artık çok uzadı, örnekleri burada kesmek lâzım.
İşte Ali Bey, bütün bu örnekler ve burada sayamadığım niceleri “troller, kuşlar, yandaşlar”da bir tür bilinçaltı yarattı. Erdoğan’ın ani dönüşlerinde bilinçleri “hadi” dese de bilinçaltları “dur, yaşadıklarını unutma, sakin ol, Reis öyle dedi ama yarın ne diyeceği belli olmaz” diye uyarı gönderiyor.
Bakın Ali Bey, Erdoğan “Batı” dedi diye, yazmak-konuşmak için ona bakanlar hemen “Batı” demedi. Halbuki eskiden olsa tereddütsüz atılırlardı ortaya.
Dedim ya, bu işlerin eski tadı yok.
Yazarlar
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025