Arife KÖSE
Medyanın etki gücü uzun zamandan beri tartışma konusu olagelmiş, tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan çıktı misali siyasetin ve toplumun mu medyayı şekillendirdiği yoksa ikisinin mi medyayı belirlediği sayısız araştırmaya konu ola gelmiştir.
Şimdi yukarıdaki fotoğrafa bakalım.
Aşağıdaki fotoğrafta gördüklerimiz KCK Yürütme Kurulu Başkanı Murat Karayılan, KCK Yürütme Konseyi üyesi Zeki Şengal ve Kongra-Gel Başkanlık Divanı üyesi Hacer Zagros.
Önlerinde Anadolu Ajansı'ndan Kanal D'ye, Doğan ve Cihan Haber Ajansları'ndan adlarını tam olarak seçemediğim uluslar arası ajanslara kadar çok sayıda basın kuruluşunun mikrofonları var. Kandil'de düzenledikleri basın toplantısında PKK'nın sınır dışına çekilme tarihini açıklıyorlar.
Ben de merak ettim ve bu mikrofonlardan dünyaya yayılan basın toplantısının Türkiye medyasında nasıl verildiğine baktım. Bunu yaparken de 2011'de yayınlanan haberlerde Murat Karayılan'ı tanımlamak için kullanılan sıfatlarla dünkü basın toplantısının haberlerinde kullanılan sıfatları karşılaştırdım. İşte birkaç örnek...
Hürriyet gazetesi 2011 yılında Murat Karayılan'ın adının geçtiği haberlerde Karayılan'ın başına "Terör örgütü PKK'nın elebaşlarından" diye yazıyormuş.
Bu basın açıklamasının haberinde ise "KCK Yürütme Konseyi Başkanı" ifadesini kullanmış.
Başında "Türkiye Türklerindir" yazan bir gazete için büyük ilerleme doğrusu!
Sabah gazetesi ise 2011 yılında Karayılan'ı "PKK terör örgütü elebaşı" olarak tanımlıyormuş.
Bugün ise, "KCK Sözde Yürütme Konseyi Başkanı" olarak tanımlamış. Ama "terör örgütü" yok artık.
Milliyet gazetesi, Karayılan'ı 2011 yılında "terörist Murat Karayılan" olarak haberleştirirken bugün "KCK'nın üst düzey ismi" olarak tanımlamış.
Basında çıkan haberlerden, dün Kandil'de basın mensuplarını karşılayan gerillaların Cumhuriyet muhabirine, "Vay demek Cumhuriyet de buralara gelirmiş" dediğini öğreniyoruz.
Cumhuriyet bugün verdiği haberde Karayılan'ı "PKK yöneticisi" olarak tanımlarken, 2011'de yayınladığı haberlerde "Terör örgütü PKK'nın elebaşı", "Terör örgütünün sözde lideri" olarak tanımlıyormuş.
Bunlar benim tarayabildiklerim.
Basında bugün kullanılan tanımlamaların, dilin ne kadar barışa hizmet ettiği ayrı bir tartışma konusu. Yeterli olmadığı çok açık. Türkiye'de basının barış gazeteciliği konusunda daha yemesi gereken çok fırın ekmek olduğu tartışma götürmez bir gerçek.
Ama fark da ortada.
Geçtiğimiz son iki yılda Başbakan Erdoğan'ın medya patronları ve gazetecilerle yaptığı çeşitli "basına ayar verme" toplantılarında ya da açıklamalarında bu tür fotoğraflar için söylediklerini hatırlayalım.
"Kasıtlı olmadığını biliyorum, ama terör olayları sonrasında yapılan yayınlar ve özellikle de bazı tiplerin ısrarla televizyonlara çıkartılması ve bu tiplerin terörün sona erdirilmesi noktasında değil adeta terörün yanmakta olan fitilinin ömrünü uzatmak için ellerinden gelen gayreti gösterdiğini görüyoruz. Toplumu bilgilendirmenin ötesine geçerek, maalesef terör örgütünün reklamının, propagandasının yapılmasına dönüşebiliyor." (25 Eylül 2010)
"Bölücü terör örgütünün aradığı en önemli şey propagandasını yaptırabilmektir. Medya patronlarıyla beraber mücadele yapmak için görüşmeler yaptık ancak beklenen desteği alamadık. Büyük gazetecilik örneği verdiğini düşünenler, ne getirip ne götürdüğünü bilmiyorlar. Terör örgütüne belli destekleri veriyorlar" (4 Nisan 2012)
Bu dilin sonucu savaş, ölüm ve yıkımdı... Bu yıkıma kullandığı dille basın da ortak oldu.
Ve bugün yukarıdaki fotoğraf ve önündeki mikrofonlar tüm Türkiye ve dünya basınındaydı.
Bu fotoğrafın sonucunun ise barış, yani daha fazla hayatın kurtulması olmasını umuyoruz.
Ama sadece ummamalıyız.
Tüm gücümüzle omuz vermeliyiz.
Bu süreç her şeyi değiştiriyor.
Kandil'i dağdan indirmek için başlatılan süreç, basını Kandil'e çıkarıyor.
Cumhuriyet bile "oralara" gidiyor...
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.02.2018
8.02.2017
15.04.2016
11.04.2016
15.02.2016
5.02.2016
10.01.2016
28.12.2015
8.02.2015
4.02.2015