A.Turan ALKAN
İşi biraz eğlenceli tarafından ele alarak söze başlayalım; "Kongre" kavramından bir şey anlamıyorum; Batı menşeli olduğu için değil, siyasi hayatımızda doğrudan karşılığı olmadığı için; ama "Kurultay" öyle midir? Kurultay, sinemacı tâbiriyle "Ekşın"dır, Cem Yılmaz'ın tesbitiyle damarlarda coşkun bir "Ardinal" (yani Adrenalin!) hareketlenmesidir, meraktır, sürprizlerle karşılaşma beklentisidir, sandıktır, delege davranışlarının önceden öngörülemeyişidir, serüvendir.
Hâsılı kelâm ben kurultayları, kongrelerden daha demokratik, daha heyecan verici ve daha fazla demokratik kültür yapıcısı görüyorum. CHP'li miyim; yoo... ama kurultay kavramına her şeye rağmen demokratik bir muhteva kazandıran CHP, yanaşık nizamda disiplinli kongre düzenlerken milli birlik ve beraberlik aşkımıza soneler kaleme alan merkez sağ partilere göre daha sevimli duruyor, onu tebârüz ettirmek istiyorum sadece.
Şu an itibariyle (öğle suları) yaklaşık bir saatten beri Başbakan'ın kongre konuşmasını dinliyorum; henüz haber niteliği taşıyan, beni şaşırtan bir şey söylemedi. Dinlediklerim, daha bir itina ile hazırlandığı intibâı veren bir potpourri idi; bir Recep Tayyip Erdoğan klasiği yani. Başbakan, İmam-Hatipli yıllarından tevârüs ederek bugünlere kadar getirdiği ve pek sevdiği hamâsî diskurla konuşuyor, hisleniyor, kalabalığın duygularına hitab ediyor ve salonda birlik ve beraberliği ayyûka çıkaran bir kenetlenme havası elle tutulur hale geliyordu.
Başbakan'ın hitâbet mevzuunda her zaman, "Ben bu işi bilirim biraz" özgüveniyle kürsüye çıktığını biliyoruz. Saded hâricidir fakat şu an itibariyle ne zaman biteceği hakkında hiçbir fikrim bulunmayan konuşmasında dinî, millî ve ezcümle hamâsî unsurlara, bolca, mebzûl miktarda iltifat göstermesi kesinlikle saded içindedir. Otuz sene önce muhtemelen hoşuma giderdi bu tarz sözler; şimdi tedirginlik veriyor ve ne zaman böyle şeyler dinlesem, yani "Ezan, bayrak, Alparslan, yavru vatan, Selahattin Eyyubî, medeniyyet, vb..." gibi kelimelerle hamâsî dozajı yoğunlaştırılmış sözler duysam şöyle düşünmeye başlıyorum: "Acaba konuşmacı, neyi gizlemeye çalışıyor; bu pırıltılı sözlerin gözalıcılığına dikkatimizi celbederken acaba şöyle mi düşünüyor: 'Daha teknik bir konuşma yaparsam bunlar anlamazlar ve takdir edemezler!', yoksa o hakikaten konuştuğu gibi düşünen biri midir?"
Zannetmiyorum! Başbakan'ın hamâsî bir konuşma gövdesi seçmesinde bizi aşağılayan değil tarif eden bir tesbit var. Benim buna katlanamıyor olmamın kıymet-i harbiyesi yok; bunu biliyorum, çoğumuz bayılıyoruz. Başbakan da merkez sağ seçmenin hoşlandığı sözlerle sesleniyor ahaliye. Endişem şu, ne zaman hamâset dozajı yükselse, altımızdaki toprak ufanıyor, patinaj yapmaya başlıyoruz. Hamâset, gizlenen sıkıntıların habercisidir biraz...
Türkiye'de hamâsî siyâset hızla yükseliyor; -eksik olmasın!- PKK, nevri dönmüş bir hâletle kışkırttığı yeni şiddet dalgasıyla siyasi hayatımızda soğukkanlı ve teknik değerlendirme davranışlarını değersizleştirerek hamâsî, hissî tepkilere tavan yaptırıyor. Minik bir zihnî varsayım kuralım: Bu yaz sâkin ve kansız geçseydi Başbakan şu an itibariyle daha somut ve teknik bir değerlendirme yapıyor olacaktı. Belki ilerleyen saatlerde CHP'nin ezanı yasaklaması ve bütün darbelerde hissedar olması gibi merkez sağ seçmenini galeyana getiren hatırlatmalardan sonra daha teknik konulara temas edecektir.
Konuşmanın muhtevasına değil beden diline bakıyor ve değerlendirmeye çalışıyorum; bu dil benim hoşuma gitmiyor ve bu benim safdil cümlem, siyasetle nisbetimi de pek naif bir vurguyla izah ediyor (Son zamanlarda bu kelime yanlış yerlerde kullanılıyor; halbuki, tecrübesiz, saf, hatta bön, çaylak demektir; meraklısına arz!). Dinleyenleri iknâ etmek için sıkça dinî kavramlar telâffuz ederek alenî işmarlar çakmayı bir siyaset üslûbu olarak doğru bulmuyorum. Ticari hayatta dini ve milli kavramlarla iş yapılamaz ama siyasette dünyalar kurulabiliyor.
Nihai tahlilde Başbakan'ın haklı olduğunu biliyorum ama; başarılı taktik değiştirilmez. Galip takım bozulmaz; bu bayrak inmez, bu ezan susmaz ve bu topraklardaaa...
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları














































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016