A.Turan ALKAN
Taş ocaklarında büyük bloklar dinamitle patlatıldıktan sonra hâlâ birbirinden ayrılmamış kütlenin çatlaklarına külünk adı verilen iri ve ağır demir parçaları ve çelik kamalar sokularak parçalanma tamamlanır. IŞİD’in Irak ve Suriye’deki varlığı, büyük patlamadan sonra (ABD’nin Irak’ı işgali ve Suriye’de iç savaşı desteklemesi) bölgeyi yeniden haritalandırmak için külünk gibi kullanıldığını ve bir süre daha gündemde kalacağını gösteriyor.
IŞİD’in bölgede tutunmasını sağlayan iç dinamikler de var; iç dinamik derken vaktiyle Şii ağırlıklı Irak yönetimi tarafından ezilen Sünni Arapların desteğinden daha fazlasını, yani Selefî doktrine bağlı bir örgüt olarak IŞİD’in kullandığı İslâmcı retoriği kasdediyorum. Bu retorik sadece Türkiye’den çok sayıda genç militanı cezbetmekle kalmadı, Batılı pasaport taşıyan militanların da çatı altına girmesine sebep oldu.
IŞİD, çok keskin bir üslûpla İslâm fıkhının temel enstrümanlarını kullanıyor ve elbette onları kendince yorumlayarak İslâmcı bir propaganda yürütüyor. Meselâ bütün dünya kamuoyunda iğrenç bir şiddet gösterisi olarak lanetlenen rehine yakma eyleminin bile IŞİD taraftarlarınca fıkhî bir izahı yapıldı. Örgüte yakınlığıyla bilinen Türkçe bir web sitesinde Şeyh Allame Süleyman El Ulvan’ın “IŞİD Araştırma ve Fetva Kurulu” adına yayınladığı fetvanın metni şöyle: “Misliyle cezalandırman şer’an caizdir. Eğer yakarsan yanarsın, parçalarsan parçalanırsın.” İslâm fıkhına dar mânâda yaslanmanın örgüt militanlarına getirdiği rahatlığa ilaveten yine bir fıkhî müessesenin IŞİD eylemlerinde çok etkili bir şekilde yorumlandığını ve örgüte güç kattığını görüyoruz: Ganimet!
IŞİD’in şiddet kullanarak elde ettiği ‘ganimet’, Ezidi kadınların câriye edilip köle statüsüyle satılmasından başlıyor, el konulan petrol yatakları ve rafinerilerin işletilmesiyle ve gelirin örgüt üyelerine dağıtılmasıyla devam edip gidiyor; bu eylemler, eylemciler nazarında ‘gasp, ırza tasaddî, insan ticareti vb’ cinsinden suçları çağrıştırmıyor; onlar, bu cinsten ‘kazanç’ları, ‘cihad’ kavramının uzantısı olarak öğrendikleri ganimet kapsamında görüyor, meşrû ve helâl kabul ediyorlar. Ele geçirdikleri sair esir ve rehineye reva gördükleri muamele de ‘cihad’ kavramının uzantısı sayılması gereken harp hukukunun uygulanmasından ibaret!
IŞİD’in dayandığı fıkhî enstrümanları kullanarak bunun tam tersi fetvalar üretmek de mümkün ve o fetvalar da teknik anlamda “fıkh” dairesi içinde kalır. Meselâ DİB Başkanı Sayın Görmez’in “Börtü-böceği bile yakarak öldürenler lânetlidir” sözü ile yukarıdaki El Ulvan’ın fetvası aynı fıkh içinde birbirine zıt fetvalardır. İslâm tarihi boyunca Müslüman toplulukların birbirini kırıp zulmetmesinde, tam aksi yönde hüküm üretilmesine imkân veren fıkhî esnekliğin önemli bir payı vardır ve bu trajedinin ilk perdesi Cemel Vakası’nın akabinde, “Her iki tarafın kayıpları da şehittir” fetvasıyla başlamıştı. Gerekçe olarak ise “Hepsi şehittir, çünkü hepsinin niyeti Allah’ın rızasını kazanmaktı ve aralarında sadece içtihat farkı vardı” gibi cılız bir açıklamayla yetinilmiş ve bu izah ‘ümmet’ tarafından kabul görmüştür. Bu sığ izah birbirini şu veya bu sebeple katleden bütün Müslüman topluluklar için meşrû bir dayanak sayıldı. İslâm fakihleri, yolsuzluğun hırsızlık sayılmayacağı türünden hülle fetvalarıyla uğraşacaklarına, fıkhın bu derece zıt yorumlara yol açan yapısına metânet kazandırmalıydılar; bu mesele mühimdir çünkü ‘yorum serbestîsi’ en ziyade Müslüman kanı dökülmesine ve ‘Dinî’ izzetin hırpalanmasına yol açıyor.
Tarihte halı altına süpürdüğümüz meseleler bugün gündemimize gelip boğazımıza sarılıyor. “Bunlar tarihte kaldı” diyenlerin, IŞİD vakasına biraz daha dikkatle bakmalarını isterim. Eksiğini-gediğini onaramayan topluluklar için tarih tekerrür edip durmakta.
Alâkası yok gibi görünüyor ama aklıma geldi: Müslüman iktisatçılar, bir üretim biçimi, bir geçimlik olarak ‘Ganimet Ekonomisi’ üzerinde durmuşlar mıdır hiç?..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016