A.Turan ALKAN
Bugün âşıklık geleneğini takip edenler ve halk musikisini bilenler Sulari’nin, gelenek içinde adeta bir köşe taşı teşkil ettiğini daha iyi anlıyor ve fark edebiliyorlar.
Tanıdığım ilk halk şairi Talibî Coşkun’dur.
1967’de ortaokuldaydık. Öğretmenler bizi arka bahçede toplamış ve lacivert elbiseli, fötr şapkalı, yakasında iri bir rozet taşıyan kısa boylu, ince bıyıklı şişmanca bir adamı takdim etmişlerdi. Şiirlerinden birkaçını okuduğunu hatırlıyorum. ‘İsteyenler kitabından satın alabilirler.’ denilmiş miydi emin değilim fakat o yıllarda âdetti. Yöre şairlerini ve yazarlarını desteklemek için il milli eğitim müdürlüğü izniyle okul okul gezerlerdi. Sonraki yıllarda âşık takımının, eğer başkaca meslek ve gelirleri yoksa bu tarz bir geçimliğe âdeta mecbur olduklarını farketmiş ve üzülmüştüm.
Ölümünden tahminen bir yıl kadar önce muhtemelen 1971’de Âşık Veysel’i de görüp dinlemek fırsatım oldu; vilayetin düzenlediği bir organizasyondu ve şehrin tek spor salonunda düzenlenen bir gecede efsâne âşığı dinlemiştik.
Âşık takımına fazla yüz vermemek…
1977’de Hadiselerle Hakikat gazetesinin yazı işleri müdürü olarak tuvalet temizliğinden başmakale yazarlığına, tashih işlerinden roman tefrikası yazarlığına kadar bilumum vazifeleri zevkle yaptığım esnada halk şairleri ile araya anlamlı bir mesafe koymak lüzumu hâsıl oldu. Şairlerin uğrak yerlerinden başlıcası gazete yazıhaneleriydi ve onlar da kendilerince şahsi tanıtımlarını yapmak, aktüel olaylara dair taşlamalarını yayınlatmak, daha da iyisi kendilerine yeni bir kitap yayınlatma imkânını kolaçan etmek maksadıyla sıkça ziyaret ediyorlardı.
Baharözlü Âşık Feryadî Çağıran’la böyle bir ziyarette tanıştık. Hicviye, ekmek ve gazyağı vesikası, yokluk, camilerin ambar yapılması gibi klasik tek parti şikâyetlerinin sonuna ‘Halk Partisi değil miydi’ redifiyle sürüp giden bir şiirdi.
Eee, gazetemiz zaten CHP’ye muhalifti; bu teklifi biraz da zevkle yerine getirdik! O gün Feryâdi ile fazlaca meşgul görünmüş olmalıyım ki tecrübeli ağabeyimiz rahmetli A. Turan Gürel bir ara ‘Âşık kısmına fazlaca hoşâmedî gösterirsen, buradan ayrılmazlar; çalışmaya zaman bulamazsın, ona göre!” tembihiyle kulağımı büktü. O haklıydı ama âşıklar da haklıydı. Devrin dar iletişim imkânları içinde seslerini duyuramıyor, genellikle fakr u zaruret içinde yaşıyor ve değerlerinin bilinmesini istiyorlardı haklı olarak. Şehrin yönetici takımı, âşıkların bu hallerine şerbetli olduklarından garibanları baştan savmak için kendilerince taktikler geliştirmişlerdi.
Davut Sulari ile nasıl tanıştım?
Memleket kurtarma çalışmalarımızdan en önemlisi, o günlerde Ülkü Ocakları yararına düzenlediğimiz ‘gece’lerdi ve bu gecelerin tertiplenmesinde afiş, bilet, bez bant, tanıtım, reklâm vs. işleri uhdeme düşüyordu.
Zannediyorum 1977 yılında bir âşıklar gecesi organizasyonu yapıldı. Gecenin yıldızı, o güne kadar adını hiç duymadığım Âşık Davud Sularî idi. Hoşgeldin maksadıyla birkaç arkadaşla birlikte efsânevi Afyon Sokağı’nda yine efsânevi ‘Çerkezin Kahvesi’nin hemen üst katındaki Çorapçı oteline gittik. (zaten iki adım) Tipik bir eski taşra oteliydi Çorapçı Oteli. Karşımızda ufak yapılı, zayıfça, esmer, renkli dereceli gözlük kullanan, ince bıyıklı, hafif dazlak mütevazı bir adam vardı.
Hoşbeşten sonra sohbet başladı ve hatırladığım kadarıyla siyah pamuklu bezden yapılmış bağlama kılıfından sazını çıkarıp uzun uzadıya sazının özelliklerini anlatmış ve gül ağacından oyulduğunu söyleyerek koklamamızı istemişti. Gerçekten güle benzer tatlı bir rayihası vardı teknenin. O zaman bildiğimiz incecik gül fidanının nasıl olup da çınar veya meşe gibi gövdesinden saz teknesi oyulacak kadar kalınlaşabildiğine hayret etmiştim. Sonradan öğrendim ki gül ağacı Batı Afrika’nın Kamerun, Fildişi Sahili bölgelerinde yetişen Bubinga ağacına bizde verilen isim imiş!
Bize birkaç türkü de okudu rahmetli Sulari. En çok dikkatimi çeken türküsü Almanya’daki uzun turnesi esnasında bestelediği Almanca sözlü bir türkü idi. Sözlerini ihmal ettiğinizde bildiğimiz türkü formunun kalıplarına uyan bu besteye hepimiz hayret etmiş ve hayranlığımızı belirtmiştik.
Mahzuni’yi çekiştiriyoruz…
O sohbette, dönemin siyasi tansiyonu icabı Âşık Mahzûni Şerif’in de biraz gıybeti yapıldı; bunun sebeplerini çok sonradan fark edebilmiştim. Mahzûni Şerif, 70’li yılların çılgın sağ-sol kutuplaşması esnasında sol cenahın en güçlü, en popüler ve galiba en çok para kazanabilen âşıklarından biriydi ve hâliyle âşıklar arasında bir nevi rekabete başlıca konu teşkil ediyordu. Her ikisi de şu anda ebedî âlemde bulunan bu iki değerli halk şairinin ruhlarını incitmeden şu kadarını söylemeliyim ki, bu çekişmenin gerçek mahiyeti galiba bir nevi piyasa endişesinden ibaretti.
Âşıklık geleneğinde farklı ve güçlü bir köşetaşı
Davud Sulari bir halk şairi, ‘pir elinden bâde içmiş’, gerçek ve güçlü bir ozandı. Ülkü Ocakları’nın davetine icabet ederek Sivas’a gelmiş olması onun Ülkücü olmasını gerektirmiyordu elbette fakat biz onu sanki ‘bizim cenah’ın destekçisi gibi görmekten hoşlanmıştık ve o da bu kanaatimizi sarsacak şeyler söylememişti doğrusu. Özel konser faslı daha sonra elli metre uzaktaki Ülkü Ocakları binasında (Teşkilat!) da devam etti. Sulari’ye hayran olmuştuk ama bu hayranlığın temelinde müzik bilgisinden ve kültüründen ziyade tarafgirlik gayreti vardı.
Onun sanatında ne kadar farklı ve zengin bir karakter teşkil ettiğini çok sonraları fark edebildim. Davud Sulari’nin nev-i şahsına münhasır ‘davûdî’ bir sesi vardı ama onu farklı ve özel kılan hâlâ yükselen lirizmi, orijinalitesi idi.
Bugün âşıklık geleneğini takip edenler ve halk musikisini bilenler Sulari’nin, gelenek içinde adeta bir köşe taşı teşkil ettiğini daha iyi anlıyor ve fark edebiliyorlar. Onun türkülerini kim okursa okusun, biraz dikkatli ve meraklı bir kulak, ‘Bu Sulari bestesidir işte- ona ait olmalı, çünkü onun üslûbunu andırıyor’ diyebilir. O bu haliyle kendi başına bir ekol oldu ve zannederim vefatından sonra çok daha iyi değerlendirilmektedir.
Müzik kültürü mukayeseyle gelişir
Bir yerde tabii karşılamak lâzım zira kırk yıl önce müzik meraklıları için mukayeseli hüküm vermek çok zordu; internetsiz, youtube’suz, spotify’siz bir dünyadan bahsediyorum. Sanatçıların bir ömür boyunca ucuca getirdiği eserleri bir çırpıda erişebilmek ve ardı ardına dinleyebilmek imkânı yoktu; bu lükse ancak (Meselâ Rıfat Kaya gibi) istisna kabilinden koleksiyonerler sahipti ve zor erişilen bir icraya erişmek şansa bağlıydı bir yerde.
Mahzûnî ile ilgili gıybette bir miktar vebale girdiğimizi şimdi daha iyi takdir ediyorum: Sulari gibi Mahzûnî de büyük kabiliyetti ve bu iki büyük sanatçının aynı kuşakta, aynı topraklarda yaşayıp eser vermesi sıra dışı bir şeydi. Bugün her ikisi de tarafgirlik ve ideolojik çeşni veren piyasa eserleriyle değil (ki izah etmeye çalıştım, mecburen öyle şeyler de çalıp söylemişlerdi!) bilakis geleneğin gümrah atardamarını takip eden klasik tavırdaki türküleriyle yaşıyor ve seviliyorlar.
Her ikisine de rahmet olsun.
“Kirpiğin kaşına değdiği zaman” anlayacaksın…
Bu kadar dedikodudan sonra okuyucu olarak şimdi yapmanız gereken ilk şey, bilgisayar ve akıllı telefonunuzu açıp rahmetlinin, ‘kirpiğin kaşına değdiği zaman’ adlı türküsünü şöyle sâkin kafayla dinlemektir. Ardından, ‘Bir güzelin aşığıyım erenler’, ‘Bugün bayram günü âlem eğlenir’, ‘Küstürdüm barışamam’, ‘Turnam gelir bizim elden’, ‘Yaban gülü müsün sarp kayalarda’ gibi ağır türküler de dinlenmeli ki kimden ve neyden bahsettiğimiz bir nebze olsun anlaşılsın, bilinsin, farkında olunsun.
Ama ikaz etmiş olalım; günün kulak zevkine, bilgisayar ve dijital tabanlı zengin altyapı eşliğinde türkü icrasına alışkın olanlar için Davud Sulari ve kuşağının orijinal kayıtları pek yavan, pek kahırlı ve tekdüze görünebilir. Altyapıya aldırış etmeden sadece ve sadece nağmeyi takip etmek, dikkati nağmenin ve sözün parlaklığına yoğunlaştırmak galiba sadece bizim kuşağın özelliği olarak tarihe karışacak.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016