Ayhan ONGUN
Eksik demokraside tam iktidar olmanın onulmaz çelişkilerini yaşayan AK Parti, giderek demokratikleşme konusundaki güvenirliliğini yitirmeye başladı.
Sayıştay denetimi konusunda askeri vesayete boyun eğen hükümet, şike yasasıyla da bir frikik golü yedi. Üstelik de topu elinden kaçıran kaleci örneğindeki gibi, her tarafı şike kokan bir pozisyonla yakalandı.
Sahaya su şişesi atan seyirciye ceza veren anlayış, son dönemde devam eden davalar içerisinde hukuk kurgusu en sağlam iddianamenin yazıldığı şike davasında çelişkili tutumlarını sürdürdü.
Yedi ay içerisinde kendi çıkardığı yasayı değiştirme başarısı gösteren tek meclis olma özelliğini kazanan TBMM ndeki çoğunluk partisi AKP, kendi kalesine gol atmaya devam edecek gibi görünüyor.
İşin ilginç ve tehlikeli yanı meclisin bu kararsız ve ikircimli tavrı, yargıyı da etkiliyor ve onlarda çelişkili kararlar vermeye başlıyorlar.
İddianameden anlaşılacağı üzere, her yanı şike, mafya ve çete ilişkileriyle çevrilmiş sporumuzun temizlenmesine yönelik ve üstelik de kulüpler birliğince hazırlanmış bir yasa önerisi mecliste grubu bulunan tüm partilerin ortak kararıyla kabul edilmişti.
O dönemde futbol kulüplerinin on milyonlarla ifade edilen taraftar kitlesini karşılarına almamak siyasi kaygısıyla ilk kez birlikte davranan siyasi partiler ilginçtir, işin ucu ergenekona dayanınca anında tavır değiştirdiler.
İlk çıkan yasada cezaların orantısız olduğu ileri sürülebilir, şimdi değiştirilenin de şikeye prim verildiğini savunanlar olduğu gibi.
Geçen yazımda belirttiğim gibi “ergenekona selam, şikeye devam”
Ancak üzerinde durulması gereken nokta, giderek yargıyı etkilemeye yönelik söylem ve davranışların artması.
Öyle olunca da halkın hukuka, yargıya, adalet anlayışına güveni azaldığı gibi Susurluk ve Ergenekon gibi çetelerin yeniden ayranı kabarmaya başlıyor.
Geçmiş günlerde bir yazarın köşesine taşıdığı Nietzche’ nin sözü şu gün içinde bulunduğumuz durumu çok güzel anlatıyor.
“Ben bunu yaptım diyor hafızam, ben bunu yapmış olamam diyor gururum ve bunda inat ediyor.”
Bir yanda sporda şike ve danışıklı oyunların, buna bağlı zor kullanma, çeteleşme faaliyetlerinin olduğunu hafızamız kabul ediyor ama ölesiye tutkun olduğumuz takımımızın başkanına da konduramıyoruz çete liderliğini.
Bir yanda hukukun evrensel kuralları, bir yanda müthiş bir kamuoyu baskısı! Bir yandan da ne yaptığını bilmeyen bir iktidarın süratle yol alan arabayı ani bir frenle yoldan çıkaran acemi tavırları.
Şu an devam eden tüm davalarda tutukluluk sürelerinin uzunluğu, tedbir olmaktan çıkıp, bir cezaya dönüştüğü bir gerçek. Ama bu duruma köklü bir çözüm bulmak yerine kişilere özel yasa çıkarmayı tercih eden bir zihniyetle karşı karşıyayız.
Aziz Yıldırım’ın suçu ne olursa olsun, her halde Susurluk çetesinden daha ağır değildir. Türkiye’ nin en büyük kulübünün başkanını tutuklu yargılarken, işledikleri cinayetler artık gizlenemez hale gelmiş ve tutukluluk gerekçeleri duruşma savcısı tarafından ayrıntılı olarak belirtilmişken, daha da önemlisi, sanık avukatlarının talebi bile yokken, bir akşamüzeri, dar vakitte ansızın bunların tahliye edilmesinin ne mantıklı ne hukuki gerekçesini anlamak mümkün değil.
O zaman sormak gerekiyor?
Tüm bu çabalar, Susurluk davasının içini boşaltmaya, oradan ergenekona uzanan sürece müdahale ederek, bu operasyonun daha yukarılara uzanmasını engellemeye yönelik midir?
Devletin en derinliklerine sinmiş suç örgütlerinin toplumun farklı kesimleriyle olan bağlantılarını gizlemek, bir yerlerde durdurmak için yapılan faaliyetler mi sonuçlarını vermeye başladı?
Medya bağlantıları Oda TV. de kilitlendi, Finans çevreleriyle olan bağlantılar aniden kesildi, her türlü kirli işlerin döndüğü spor endüstrisindeki örgütlenme çete faaliyeti olmaktan çıkarıldı.
Siyasilere uzanma ihtimaline karşılık da Susurluk sanıkları ani bir kararla tahliye edildiler. Yurt dışı yasağı konmaması size de ilginç ve manidar gelmiyor mu?
Kamuoyunun hafızalarından silinmeyen sözde”hayata dönüş” operayonlarında yitirdiğimiz ikisi asker, otuzu mahkum yurttaşın ölümüyle ilgili kılını kıpırdatmayan, Kahramanmaraşta göz göre göre katledilen yüzlerce alevi yurttaşımızın faillerini ve olayların ardındaki güçleri ortaya çıkartamayan, Çorum, Sivas, Taksim olaylarını aydınlatamayan, geçmişte yaşanmış binlerce faili meçhulun suçlularını yakalamayan adalet sistemini yeniden yapılandırmak gerekmiyor mu?
Devasa adalet sarayları yaparak adalet sağlanmıyor ne yazık ki!
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020