Ayşe HÜR
1932 tarihli Jandarma Umum Komutanlığı'nın gizli Dersim Raporu'nda şöyle denilir: Ermenilik hiçbir zaman Dersim umum nüfusunun yüzde 20'sini aşmamıştır. Asur ve Araplık hiç bir iz bırakmamıştır. Osmanlı Devletinin Dersimlilerle mücadeleye başladığı tarihten itibaren Dersim daha geniş adımlarla Kürtlüğe doğru ilerlemeye başlamıştır.
(1926’da Ankara’ya çağrılan Dersimli aşiret liderleri)
1932’de 100 adet bastırılıp sadece ilgililere verilen Jandarma Umum Komutanlığı’nın gizli Dersim Raporu’nda (kısaca JUK Dersim) “Dersimlilerin ırki vaziyeti” başlıklı bölüm şu sözlerle başlar: “Dersimlilerin ırki vaziyetini tespit etmek hayli müşkül bir iştir. Bu günün Dersim halkından Garbi Dersimi işgal edenler kendilerinin Horasandan gelmiş olduklarını müttefikan beyan ederler. Şarki Dersimde böyle bir iddia henüz görülmemiştir.”
Ardından raporun meçhul yazarı hangi kaynağa dayalı olduğu belli olmayan ‘bilgileri’ (!) sayıp dökmeye başlar. (İttihat Terakki döneminde Kürtler hakkında üretilmiş uydurma tarih kitaplarına dair şu yazıma bakılabilir… (okumak için tıklayın)
HİTİTLİ Mİ HAREZMİ Mİ?
20 sayfalık bu bölümü özetlemek kolay değil. Ama bazı çarpıcı tanımlamaları (yazım hatalarını koruyarak) aktarayım. “Anadolu'nun en eski sakinleri Hititler olduğuna nazaran bunların Garba akın ederken Dersim vadi ve yaylalarından geçtikleri ve belkide tortu bırakarak Garba ilerlediklerini kabul etmek gerekir” diye söze başlayan yazar bir sayfa sonra Hitit tezine Türkmenlik aşısı yapar: “Bununla beraber Plümer, Ovacık ve hatta Nazimiye mıntıkalarındaki halk arasında bugün ile çok miktarda Türkmen tipine tesadüf mümkündür (…) Plümer mıntıkası aşiret isimleri ve halkının kendi duygusu ve Şarktan Garba intikal hislerile Dersimin aslan Türk olduğunu tespit edilebilir.”
Yazar bir kaç sayfa sonra fikrini yine değiştirir ve “Dersim halkının Harezmi oldukları zannı uyanır” der. Ardından Harezmilerin kim olduğunu çözmeye çalışır. Harezmilerin yarısı Türkçe yarısı Farsça konuşan bir Türk boyu olduğu söyledikten sonra 1071 Malazgirt kahramanı Alp Arslan’ı öldüren Yusuf’un bir Harezmi olduğunu ekler. Böylece Harezmilerle ilgili olumsuz bir duygu aşılar okuruna.
YOKSA ZAZA MI?
Ama yazar burada da durmaz ve işin içine dilden kalkarak yeni bir unsur ekler: “Dersimlilerin bugün konuştukları dil Kürtçe değil Zazacadır. (…) Zazaların Türkmen oldukları ve filhakika tarihçilerin iddia ettikleri gibi dili, yarı Farisi (Farsça, İran dili) yarı Türkçe olan Harezmilerden oldukları ve Kürtlerle çok fazla temas neticesinde dillerindeki Türk kelimeleride ya İranileştirdikleri ya unuttukları anlaşılmaktadır.”
Yazar bu arada, “Yavuz Sultan Selimin gazabı olmasaydı bu gün güzel Türkiyemizde tek bir Sünni’ye tesadüf etmek imkanı belki de mümkün olmayacaktı” diyerek bugün 3. köprüye Yavuz Sultan Selim ismini veren zihniyeti ifşa eder.
Yazar, Oğuzların Jazik boyundan geldiklerini inandığı Zazaları Lice, Palu, Çapakçur’da yaşayan Şafii Zazalar ve Dersimde yaşayan Alevi Zazalar olarak ikiye ayırdıktan sonra ikinciler için şunları söyler: “Bunlarda mezhep ve âdet dili Türkçedir. Ayinlerde iştirak edenler Türkçe konuşmak mecburiyetindedir. Bu mecburiyettir ki Alevi Zazalık asırlardan beri ihmal edildiği halde Türklükten pek de uzaklaşmamış. Dersim Alevileri arasında cevap istememek şart ile Türkçe meram anlatmak mümkündür. Şayanı nazar ve esef olan nokta şudur ki 20-30 yaşından yukarı yaşlı her fertle Türk dili ile mütekabilen anlaşmak ve dertleşmek mümkün olduğu halde... Türk dili tamamen Zazalaşmakta ve hele 10 yaşından küçük çocuklarda ise Türk diline rastlamak imkânı kalmamaktadır.”
YOKSA ERMENİ VEYA ASURİ Mİ?
Bundan sonra Zaza kadınlarının ne kadar şehvetli olduklarını anlatan yazar (ki bu apayrı bir yazı konusu olduğu için ayrıntıya girmiyorum) yine fikir değiştirir ve “Zazaların bulunduğu sahanın bir zamanlar Ermenistan hudutlarına dahil olduğu da tarihçe müsbettir” dedikten sonra “Zazaların Asuri oldukları hakkında da bir iddia vardır.” der ama bu iki tezi çabucak çürütüp Türklük tezine döner.
YOK YOK, MELEZ BİR GRUP!
Yazar yazının başında söylediğim gibi, “Horasan’dan geldiklerini söylemeyen Şarki Dersim” hakkında bunları söyledikten sonra doğal olarak “Horasan’dan geldiklerini ittifakla kabul ettiklerini” ileri sürdüğü Garbi Dersim’deki tüm aşiretleri Türkmen yapıp çıkar elbette. Fakat bölümün sonuna doğru şunları söylemek ihtiyacını duyacaktır: “Dersim içindeki dağ, dere, tepe adları bu vatan parçasının ilk sakinlerinin aslen Türk oldukları kanaatini uyandırıyorsa da Şark, Şarki Şimali, Cenup ve Garptan gelen muhtelif milletlerin istila selleri önünden kaçanlar için de can kurtarıcı bir sığınak olmuş, hakimiyetleri altında bulunduğu Türk, Faris, Asur, Ermeni, Arap gibi milletlerin de tortularını içine almış bir mıntıkadır.”
MAALESEF KÜRTLER!
Raporun yazarı nihayet ‘acı’ gerçeği kabul etmek zorunda kalır: “Ermenilik (…) hiçbir zaman Dersim umum nüfusunun % 20’sini aşmamıştır. Harbi Umumiden sonra ise izlerini bırakarak ölmüştür. Asur ve Araplık hiç bir iz bırakmamıştır. Türkler çocuklarını ve adlarını, Farisiler ise dillerini ve seyitleri ile beraber Şiiliklerini pek feci surette bırakmışlardır. (…) Osmanlı Devletinin Dersimlilerle mücadeleye başladığı tarihten itibaren Dersim daha geniş adımlarla Kürtlüğe doğru ilerlemeye başlamıştır. (…) Cumhuriyet dili ile % 70, hissi ile %20 Kürtleşmiş bir Dersimle karşılaşmıştır.”
Yazar bölümü şöyle bitirir: “Dersimi şu suretle mütalaa ettikten sonra kaybolmak üzere bulunan ve kanında Türk kanı ekseriyeti olan büyük bir halk kütlesini geriye, yani milli varlığına doğru çevirmek için hemen ıslahata ve tedbirler almağa başlamak lazım geldiği kanaatine varılır.” (s.29-49)
Kitapçığın bundan sonraki bölümlerinde yer alan Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey, 1926 tarihli raporunda “Dersim giderek Kürtleşiyor”, “Dersim Kürtlük temayülatı ile bulaşmış tehlikesi bir çıbandır” der. (s. 198 ve 201) Aynı yıl Diyarbekir (ve sonra Elaziz) Valisi Cemal Bardakçı, Dersim’de “Türkçe bilmeyene ve Kürt tipine rastlamamıştır” der. Ona göre “Sünniler Alevilere Kürt, Aleviler Sünnilere Türk derler.” 1931’de I. Umumi Müfettiş İbrahim Tali Bey’e göre ortada sadece ‘Dersimli’ vardır. Aynı yıl Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ise “Türklük içinde eritilmesi gereken Kürtlük”ten bahseder. Dahiliye Vekili Şükrü Kaya’ya göre ise “Seyit Rıza ve Haydaranlılar Türk ve Cumhuriyetçi olup, bazı Kürtlerin hırsızlıklarını onlara atfetmek doğru değildir.” Kimdir bu ‘bazı Kürler’ açıklamaz.
Kürtler üzerine yazılmış en kapsamlı kitaplardan biri olan Şeyh, Ağa, Devlet’in yazarı, Hollandalı antropolog Martin van Bruinessen’e göre, rapordaki bu fikirler, 1925 Şeyh Said İsyanı sonrasında, bizzat Mustafa Kemal yönetimince Şark İlleri Asayiş Müşaviri ve Türk Ocakları Koordinatörü sıfatıyla Dersim bölgesine gönderilen Hasan Reşit Tankut’un ‘etnopolitika’ çalışmalarından esinlenmiş olmalıdır. Küçük bir yetimken Maraş Elbistan’da Alevi Kürt bir ailece evlat edinilen Reşit Tankut, çalışmalarını 1925 ile 1961 arasında, önce Mustafa Kemal’e, onun ölümünden sonra da CHP’ye gizli raporlar halinde sunmuştur. Bu görüşlerin devletin Dersimli algısını şekillendirmekte önemli rolü olduğu anlaşılıyor.
Ancak ilginçtir, Başbakan İsmet İnönü’nün 21 Ağustos 1935 tarihli Kürt Raporu’nda sık sık “Kürt şehirleri”nden, ‘Kürt köyleri”nden, “Kürt mıntıkaları”ndan, “Türklüğe hevesli Kürtlerden” söz edilir. Yani ortada “Kürt” adlı etnik bir grup vardır.
Ancak 1936’da I. Umumi Müfettişlik müfettişi Abidin (Özmen) bu Kürtlerle ilgili alınması gereken tedbirleri şöyle özetler: “Türk camiası içinde kaynatmak istediğiniz kimseleri Kürtçe yerine Türkçe dili ile konuşur hale getirmek icap eder. Temsilin (asimilasyonun) yapılması için Kürtçe konuşmak meselesi üzerinde durmak icap eder. Halkevlerinin, bilimum memurların, devlet daireleri ve müesseselerinden çalışan bilumum memur ve müstahdemlerin Kürtçe konuşmalarına katiyen müsaade edilmemelidir. İşi olan köylü Türkçe bilmiyorsa, köylü ile Kürtçe konuşulmaması, köylü memur olmayan bir tercüman getirmeye mecbur tutulmalıdır. Kürtçe konuşanlara karşı maddi ve manevi cezalar uygulanmalıdır.” (Aktaran İsmail Beşikçi, s. 57)
EĞİTİM YOLUYLA ASİMİLASYON
‘Temsil’ konusu I. Dersim Harekatı’nın başlamasından 2 ay kadar sonra, 4 Haziran 1937’de, Dahiliye Vekili Şükrü Kaya tarafından Kültür Vekaleti’ne yazılan “Dersim Kız ve Erkek Çocuklarının Yatı Mekteplerinde Yetiştirilmeleri” konulu yazıda (özgün imlasıyla) şu şekilde ele alınır:
“Kültür Vekaleti’ne,
Bu Günlerde Dersimde yapılmağa başlayan İslâhat meyanında Türk kesafeti (yoğunluğu) olan ve Dersimden oldukça uzak yerlerde kız ve Erkek yatı Mekteplerinin de açılması ve bu mekteplerde Dersimden getirilecek olan beş yaşını doldurmuş kız ve Erkekler okutturulup böyütülmesi ve muvazi (eşit) surette yetiştirilecek olan bunlar yekdiğerile (birbirile) Evlendirilerek Baba ve Analarından mevrus (miras kalan) emval (malları) ve arazileri içinde birer Türk Yuvası kurmaları temin ve bu suretle Türk Kültürünün Dersimde esaslı bir surette yerleştirilmiş olacağı düşünülmektedir. Çünkü:
Dersim Halkı kendilerini Horasandan gelmiş ve Türk olduklarını beyan ederler. Fakat Kırmanc denilen ve Fars bozması bir dille konuşan insanlarla fazla temasları neticesi olarak her gün biraz daha ana dil karekterinden uzaklaşmışlar ve şihi (Şiilik) alevilik ve bektaşilik bunlar arasında kolaylıkla da rağbet bulmuştur.
Dersimliler Kürt gibi konuşan ve fakat henüz onun karakterini hazmetmiyen kendi akideler(i) (inançları) ile onu yenmeğe çalışan ve Türk ile Kürt arasında kalmış bir cami’a (toplum) halindedir. Şayanı teessür (üzücü) olan en mühim nokta Dersim anasının Dersim babasından evvel Kürtleşmeye başlamasıdır. Bunda en mühim saik (neden) erkeklerin Civarla temasları neticesi Türkçeyi öğrenmelerine rağmen Kadınların muhitlerinden bir yere ayrılmamaları yüzünden bir kelime bile Türkçe konuşamamaktadırlar ve bundan ötürü da çocuklarına Türkçe öğretememekteler.
Binaenâleyh (bundan dolayı) kanında Türk kanı ekseriyeti olan bu halk kütlesini geriye yani Milli varlıklarına doğru çevirmek için alınacak tedbirler meyanında (bağlamında) ufak çocukların bu gibi leyli (yatılı) mekteplerinde yetiştirilmeleri zaruri (zorunlu) ve lüzumlu olduğu Vekâletimizce mütalaa edilmekte olduğundan muktezasına (gerçekleştirilmesine) müsaade’i Devletlerini arzederim,
Dahiliye Vekili Ş. Kaya.”
Görüldüğü gibi, yazıda ‘tedbir’ olarak, JUK Dersim Raporu’ndaki formülasyon (kanında Türk kanı ekseriyeti olan büyük bir halk kütlesini geriye, yani milli varlığına doğru çevirmek) tekrarlanır. Türk okullarındaki eğitim asimilasyonun bir yolu olarak görülmektedir.
“Kürt gözüyle bakmayalım, sevelim ve acıyalım”
Ancak 19 Haziran 1937 tarihli Son Posta gazetesinde İttihat Terakki’nin ‘sol’ (!) kanadından Muhittin Birgen şöyle yazar: “Dersim’de yeni bir memleket fethetmiyoruz, Dersimli bizim düşmanımız değildir. Onlardan bu tarzda bahsetmeyelim ve yarın öbür gün bizim aramızda muhacir olarak dolaştıklarını gördüğümüz bu insanlara bu gözle ve ‘Kürt’ diye bakmayalım. Bilakis onları sevelim ve onlara acıyalım.”
Yazarın bir yandan hükümetin Dersim’i iç koloni gibi ele alan politikasına örtülü bir eleştiri yapması (“Dersimli bizim düşmanımız değildir”), bir yandan da ileride yapılacak sürgünün haberini verdiği (“yarın öbürgün aramızda muhacir olarak dolaştıklarını gördüğümüz”), bir yandan Kürtlüğü bugünlerde Ermeniler için kullanıldığı gibi, ‘afedersiniz Kürt’ retoriğinde ele alması, ama sonunu acımayla bağlaması dönemin aydınlarına egemen olan kafa karışıklığının bir göstergesi.
5 Ağustos 1937 tarihli Tan gazetesinde Lütfi Erenel adlı yazar “Kirmanjlar” başlıklı, “Bunların Kürtlükle hiç ilişkisi yok” spotlu makalesinde Kürtlük-Türklük ilişkisinin ileriki yıllarda da moda olacak alfabetik formülünü verir, üstelik güya bir Kürde dayandırarak: “Uyanık bir Kürt ağası anlatıyordu: -Türk kelimesinin ilk ve son harflerini takdim ve tehir ediniz (yerlerini değiştiriniz). Kürt kelimesini bulursunuz. Bu kelime, seyid ve ağanın toprağına mutlak bir kölelikle merbut (bağlı) aynı zamanda Türke bağlı (anane, düşünüş itibarile) manasına gelir. Bu vasıflar ve yaşama şartları Dersimlinin hayatına uyduğu için yanlış olarak bura halkına Kürt denilmiştir. Kürdün hakiki manası, vuran, kıran, talan eden demektir.”
(Bu yazının bir diğer ilginç yanı, yazarın Alpdoğan Paşa tarafından Elazığ'da ‘zehirli gaz kursu’ açıldığını belirtmesi. Aşağıdaki yazıda kırmızı ile işaretlenen bölüme bakılırsa Alpdoğan gaz kursunu açarken, "Devlete uzanan eli kırmak, devlet kanununu tecavüz edilemez hale getirmek vazifemizdir" demiş. Bunu da ilerde araştırmaya söz verdiğim “Dersim’de gaz kullanıldı mı?” tartışmalarına bir dipnot olarak kabul edin.)
(5 Ağustos 1937 tarihli Tan gazetesi küpürü)
Türklük ve Türkçe konusunda son noktayı da Alpdoğan koyuyor. 20 Haziran 1937 tarihli Kurun gazetesinden okuyalım: “Tunceli ahalisinden bir takımın Kürd olduğuna dair ortada bir söz vardır. Bu söz yanlıştır. Tuncelinde Kürd yoktur. Bu ahalinin aslı vaktiyle Horasandan gelmiş olan Türk kabileleridir. Buradaki kabilelerin isimlerine dikkat edilirse hepsinin Türk olduğu derhal anlaşılır (…) Ahalinin tarikatta okudukları nefesler, ilahiler kâmilen Türkçedir. Yalnız Selçukiler devrinde devletin resmi dili Farsi olduğu için bunların arasına Farsça karışmış ve Türkçe ile birleşerek bozuk bir dil hâsıl olmuştur ki buna Kürdçe denilmektedir. Hakikatte bu dil dağ Türkçesidir. Kürd ve Kürdçe yoktur. Tunceli ahalisi Türk olduğu gibi dilleri de Türkçedir.” Nokta!
TÜRK DE DEĞİL, KÜRT DE, HUSUSİ BİR IRKTAN
Ama farklı düşünenler de vardır. Örneğin 29 Haziran 1937 tarihli Haber gazetesinde yazan Yusuf Mahzar Aren gibi: “Dersimlileri Türk sananlar var… Ben de onları hiçbir zaman Türk saymıyorum. Türkte bedevilik, iptidailik, vahşet, merhametsizlik ve kan içicilik seciye halinde mevcut olamaz. Bunlar-benim kanatimce-tarihin pek eski zamanlarından beri sarp dağlarda tanınan ve el değdirmediği için mümkarız (bitmiş, tükenmiş) olmayan hususi bir ırktandır.” Bu ifadeleri tersine çevirirsek, yazar “Kürtler bedevi, iptidai (ilkel), vahşi, merhametsiz, kan içicidir” demeye çalışmaktadır.
DERSİMLİLER MÜSLÜMAN MI?
Dönemin yazarları Dersimlilerin dini konusunda da ilginç iddialarda bulunurlar. Örneğin JUK Dersim’in meçhul yazarı: “Aleviliğin en kötü ve açıklama ihtiyacı duyuran cephesi Türklükle aralarındaki derin uçurumdur. Bu uçurum Kızılbaşlık itikadıdır. Kızılbaş, Sünni Müslümanı sevmez, kin besler, onun ezelden düşmanıdır. Sünnileri Rumî diye anar. Kızılbaş ilahi kuvvetin hamili bulunduğunu ve imamların Sünnilerin elinde işkence ile öldüğüne inanır. Bunun için Sünnilere düşmandır. Bu o kadar ileri gitmiştir ki Kızılbaş, Türk ile Sünni, ve Kürt ile Kızılbaş kelimesini aynı telâkki eder. Dersim Alevileri de tıpkı Sivas, Tokat, Canik Afyon Alevileri gibi (varma Yezidin yanına, siner kokusu tenine) diye Sünniyi tahkir eder (aşağılar).”
Bu ifadelerde Alevi/Kızılbaşlığın Sünniliğe düşman olarak kurgulanır. Yukarıda Şükrü Kaya’nın Kültür Bakanlığı’na yazısında okuduk. Dersimliler ‘Şii, Alevi, Bektaşi’dir. Ancak Şükrü Kaya bu terimleri nötr bir dille kullanır.
Buna karşılık Yunus Nadi, 18 Haziran 1937 tarihli Cumhuriyet’teki yazısında Dersim inançlarını adeta över: “Dersimliler Aleviliğin Caferi tarikatına mensup ve İmam Cafer Sadıka bağlıdırlar. 'Anadolu'nun Doğu ve Cenup doğusu' ve 'araştırma ve düşüncelerim' adlarile Şarkın kültürel ve tarihi vaziyetini üzerinde esaslı iki tetkik eseri hazırlayan arkadaşım Kadri Kop bana Dersimlinin maruz kaldığı tesirleri şöyle anlattı: 'Asılları öz Türk olan Dersimliler, her Türk ülkesinde olduğu ve her Türkün gösterdiği gibi gerek din ve gerek itikatte en liberal tarafı iltizam etmişlerdir. Şamanizmin liberal hususiyetlerini ihtiva eden Alevilik bütün Türkmenleri tek akidesi olmıya başladığı vakit bugünkü Dersimlinin dünkü cetleri de bu tarikati kabul ettiler. Bunun içindir ki, Sünni Osmanlılarla aralarında içtimai ve dini bir mücadele başladı.”
DERSİMLİLER ŞAMANİST VEYA ANİMİST Mİ?
Osmanlı-erken Cumhuriyet döneminin amatör Dersim uzmanı (!) Kütahya Saylavı (Milletvekili) Naşit Hakkı (Uluğ) 19 Haziran 1937 tarihli Haber gazetesindeki “Dersimlilerin dini seyitlerin dolabıdır” başlıklı yazısında “Küçücük kafalı Dersimli, yazın cehennem güneşi altında yanarken, bir memba görünce ona da tapmağa başlar… Bir kaya, geceleri yol gösteren ay, koca bir cevizlik görünce cahil Dersimli sakalına sarılır. Boynunu büker yahut diz çöker ve ona tapar” diyerek Dersim inançlarıyla adeta alay ederken, 29 Haziran 1937 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yazan Yusuf Mazhar (Aren) (ki kendisi 1930’da Ağrı İsyanı sırasında Zilan Deresi’nin 15 bin Kürdün cesedi ile dolduğunu müjdeleyen yazardır) biraz daha insaflıdır. Ona göre “kabukta Alevilik şeklinde başlayan din, etten çekirdeğe doğru türlü türlü garip itikadlar karışarak (ağaca) (su-buzdağına), (güneşe) ve bazı taşlara tapmak şeklinde istihalelere (başkalaşımlara) uğramıştır.” Latif Erenel, 22 Eylül 1937 tarihli Son Posta’da çıkan yazısında öldürücü darbeyi (!) vurur: “Dersim’de alalade bir papuca bile tapanlar olmuştur!”
DERSİMLİLER HIRİSTİYAN MI YOKSA?
18 Haziran 1937 tarihli Akşam’da ise bu sefer inanç lideri hedef alınır: “Seyit Rıza’nın hayatı bir sırdır. Esrar içtiği söylenir. Orada inanıldığına göre bunun girdiği bir evin halkı artık cehennemlik değildir (…) Dersimde senede iki defa umum günahlarının affı merasimi yapılır.” Yazar Seyit Rıza’nın İslam’ın günah saydığı uyuşturucu içtiği iddiasıyla Kızılbaş inancının İslam dışılığını ima etmekle yetinmez, Hıristiyanların günah çıkarma merasimine de örtülü bir gönderme yapar. 16 Ağustos 1937 tarihli Tan gazetesinde Lütfi Erenel, bir adım daha ileri gider: “Bir Dersimli için en büyük felaket şu idi: AFOROZ!”
8 Ekim 1937 tarihli Haber gazetesindeki “Seyit Rıza’nın istavrozu Ankara’da başlıklı” haberde “… hayali en geniş olanlar bile şu din hokkabazı Seyit Rıza’nın çadırından Ermenice kitap, Almanca lügat, çeşit çeşit, boy boy renk renk istavroz, üzerinde Ermenice yazılar olan haçlar, içinde İsa’nın başparmağının kemiği olacağını düşünemez” derken Seyit Rıza’nın Hıristiyanlığı imasını bir adım daha ileri götürür.
Ama burada da durulmaz. 11 Ekim 1937 tarihli Kurun gazetesinde, Seyit Rıza’yı 11. yüzyılda I. Haçlı Seferi için Avrupa’yı dolaşarak gönüllüler toplayan ünlü Fransız vaizi Pierre L’Ermite ile karşılaştıran yazara göre, L’Ermite korkunç, zalim ve yüreğinde merhamet olmayan biridir ama samimidir! Oysa Seyit Rıza da o da yoktur: “Yüzlerce yıl cehaletin kara madenini işlettiler. Ruhları birer kuyu gibi kazdılar. Adam öldürmeği, kervan vurmayı, ocak söndürmeyi koca bir yurdun göreneği haline getirdiler. Oradaki zavallı halkın ne kadar kara bir alın yazısı varmış ki bu zünnarlı (keşiş kuşağı), istavrozlu (haç), bu kıpkızıl melunlara seyit diye tapmışlar. Peygamber soyundan geldiklerine inanmışlar. Ağzından dökülen sözlerini, gökten inme tanrı emirleri saymışlar, ibretin bu türlüsüne, bin yılda bir kere bile güç rastlanır.”
İNANÇLARIN ARASINA ‘TÜRKLÜK BARAJI’
Martin van Bruinessen, “Aslını İnkâr Eden Haramzadedir” başlıklı makalesinde şöyle der: “Kemalizm’in Kürtler hakkındaki görüşü, her zaman içsel çelişkilerle dolu olmuştur. Bir yandan resmî görüş onların Türk olduklarını iddia ederken; öte yandan, Türk olmadıkları için onlara hiçbir zaman güvenilmemiş ve onları asimile ederek Türk olmayan özelliklerini kaybettirmek için kasti girişimlerde bulunulmuştur. Alevi Kürtlere karşı tutum çok daha paradoksal ve tutarsız olmuştur. Alevi olduklarından ötürü, bir yandan İslâm’ın gerçek bir Türk versiyonuna bağlı oldukları için ve Kemalistlerin laikleşme programının doğal müttefikleri olarak selamlanmışlar; öte yandan, Zazalıkları ve Kürtlükleri onları yabancı ve güvenilmez kılmıştır. Alevi Kürtlerin dinsel törenlerde kullandıkları dilin Türkçe olduğu gerçeği, onların kolay asimile olacaklarına dair umut verici ihtimaller sunar görünmekle birlikte, Alevi Kürtlerin devlete muhalefetlerinin tarihi onları ziyadesiyle şüpheli kılmıştır.”
Hasan Reşit (Tankut) bizzat Mustafa Kemal’e sunduğu gizli raporlardan birinde Kürt coğrafyasını Kuzey’de Zaza Kızılbaşlar, Batı’da Alevi-Kızılbaş Kurmançlar ve Doğu’da Şafii Kurmançlar olarak üçe ayırmakta ve bu unsurları birbirinden ayırmak için aralarına ‘Türklük barajı’ konulmasını önermekteydi. Yukarıda anlattığım gibi Dersimlilerin kimliği konusunda kafası gayet karışık olan ama onların ne olması gerektiği konusunda gayet net olan Kemalist rejim bu ‘önlemi’ yetersiz görmüş olmalı ki, 1937-1938’de Dersim ‘Soykırımı’nı gerçekleştirdi.
DERSIM HAREKATLARI SOYKIRIM MIYDI?
Mart-1937-Eylül 1938 arasında iki devre halinde sürdürülen ‘Dersim Harekatı’ gerek öldürülen kişi sayısı ‘son resmi rakamlara göre 13.806 kişi öldürülmüştü), gerek sürgünler açısından (son resmi rakamlara göre 11.163 kişi sürülmüştü) gerek Dersimli Nezahat-Kazım Gündoğan çiftinin sözlü tarih ve belgesel film çalışmalarıyla vakıf olduğumuz Dersimli kızların Türk ailelerine evlatlık olarak verilmesi itibariyle, gerekse eğitimci Sıdıka Avar’ın köylerinden toplayarak ‘medenileştirme’ye soyunduğu kızlar açısından1948 Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesinin (e) fıkrasına göre ‘soykırım’ sayılabilir. (Sıdıka Avar’ın faaliyetleri hakkındaki yazımı okumak için tıklayın), (1948 Soykırım Sözleşmesi konusundaki yazımı okumak için tıklayın)
Dersim konusunu tartışırken işin ciddiyetini akılda tutmakta yarar var…
Özet Kaynakça: Doğu Anadolu’da Toplumsal Mühendislik, Dersim-Sason (1934-1946), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2010 (Jandarma Umum Kumandanlığı’nın Dersim raporu bunun içinde), Taha Baran, 1937-1938 Yılları Arasında Basında Dersim, İletişim Yayınları, 2014, Martin van Bruinessen, “Aslını İnkar Eden Haramzededir”, (Türkçe çeviride bazı hatalar olduğunu düşündüğümden İngilizce orijinalinin linkini veriyorum okumak için tıklayın), Martin van Bruinessen, Ağa, Şeyh ve Devlet, İletişim Yayınları, 2013, İsmail Beşikçi, Tunceli Kanunu 1935 ve Dersim Jenosidi, İsmail Beşikçi Vakfı Yayınları, 2013.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- NARİN GÜRAN CİNAYETİ VE KOLEKTİF TRAVMA
9.09.2024 - GÜNÜN OLAYI (12. SURP HAÇ KİLİSESİ AYİNİ) VESİLESİYLE HAFIZA TAZELEME
9.09.2024 - Seyit Rıza ve altı arkadaşının idamının 85. yılında: İnönü mü, Bayar mı, Atatürk mü sorumlu?
17.11.2022 - 160 yıllık mesele: Harf İnkılabı
6.11.2022 - Çağımızın Bir (Başka) Kahramanı: Topal Osman
7.06.2019 - 'Fahreddin Paşa' polemiği ve Erdoğan'ın 'dikkat dağıtma' stratejisi
26.12.2017 - Sene 1871: 72 günlük 'muzaffer ve mağlup' Paris Komünü
21.03.2016 - Harem: Efsaneler, gerçekler
13.03.2016 - Tarihten Kara Fatma portreleri
6.02.2016 - 1938 Donanma Davası
28.02.2016
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
isimsiz
Bin Ali, Mübarek, Kaddafi, Esadların diktatörlükleri, onların silahlı milisleri birilerinin "kardeşi" olabilir, ama Arap halklarının kardeşi değildi. Diktatörlüklere karşı direnişi dahi heyecanla karşılamayan, onların silahlı katillerini "kardeş" gören, düştüğü politik konumun farkında bile olamayan birine ne anlatılır ki? Siz diktatörleri alkışlamaya devam edin biz halkların direnişini alkışlıyoruz. Kırk bin insanın öldüğü, yüz binlerce yaralı, milyonlarca sürgünün adı savaştır, adsız yorumcu!
NURETTİN ERDOĞDU
ABD GÜDÜMLÜ KARDEŞİ KARDEŞE KIRDIRMA POLİTİKASINI ARAP BAHARI DİYEN ZAVALLILAR GĞREVİNİZ NE ABD FETO ARACIYLAMI SİZİ YÖNETİYOR.ÖLEN BİNLERCE KİŞİNİN SUÇLUSU KİM ÜLKELERE DEMOKRASİ GETİRİYORUM DİYEN ABD VESAZ EKİBİ VE SİZ ALKIŞÇI YAZARLAR
Ad Soyad Giriniz...
ortada bir savaş yok ki barıştan söz edelim. Savaşın tanımı, mahalle kavgasının tarifi gibi açıktır. Savaş felsefesinden ve daha pekçok şeyden bihaber efrat kavramların içini dolduran geçmiş tecrübeleri de yok sayarak anlam kargaşası oluşturmaktalar. Bizim son imza ettiğimiz barış Lozandır. Kişisel olarak biryanımızın acımasına bakarak içinde bulunduğumuz durumu savaş olarak nitelendiremeyiz. Zira karşımızda nebir devlet, nede savaşmaya cesaret edebilen bir ordu var. Ortaya çıkabilseler..