Bejan MATUR
Türkiye'de her şey Türk usulüne göre halloluyor.
Tarihte yaşanmış büyük bir katliamın özrünü dilemek de öyle. Başbakan Erdoğan eline geçirdiği büyük fırsatı kaçırmayarak, CHP liderini iflah olmayacak biçimde yenilgiye uğrattı. Bu tartışma belli ki CHP liderinin 'cenaze töreni'yle sonlanacak. Bilen bilir, 'Kılıçdaroğlu projesi' zaten ölü doğmuştu. Başbakan'a bunu resmen ilan etmek düştü. Allah'ın adaleti diyelim. Kimin eliyle geleceği belli olmuyor. Tarihsel doğruların 'âhı' yahut. CHP şark kurnazlığı yapıp düştüğü zayıflıktan, bir Kürt Alevi'nin kimlik desteğiyle kurtulmayı planlıyordu. Kılıçdaroğlu şık bir vitrin düzenlemesi olarak yeni döneme, toplumun özgürlük arayışına bir çare olsun diye ortaya atılmıştı. Proje, siyasetin sahicilik duvarına çarpıp parçalanmakla kalmadı, üstüne başbakan son kroşeyi indirip 'artık gömebilirsiniz' dedi adeta. Siyaset tam da böyle bir şeydir. Ele geçen fırsatı değerlendirme sanatı. Toplumun birikmiş sorunlarına yeni dil kazandırma, yeni ufuklar ilham etme.
Dersim katliamı ile ilgili Başbakan'ın açıkladığı belgeler konuya aşina olanlar açısından yeni değil. Aksine tüm detaylar biliniyor. Ama Türkiye gibi devletin kutsandığı bir gelenekten gelen bir ülkede, ülkenin başbakanının, devlet eliyle yapılan bir katliam için özür dilemesi, ciddi bir gelişme. Başbakan'ı dinlerken, Dersim katliamı döneminde atılan gazete manşetlerini, dönemin politikacılarının faşist söylemlerini hatırladım ve bütün o söylemin bizzat Başbakan'ın 'Dersim katliamı' ifadesiyle resmen bitirildiğini düşündüm. Çünkü resmî olarak adını koymak, en az özür dilemek kadar önemli. Erdoğan'ın yabancı basında bile manşetlere çıkan 'Dersim özrü' işin siyasî pragmatizmini şimdilik önemsiz kılsa da dikkatle izlenmesi gereken bir süreci başlatıyor.
Çünkü Dersim'de yapılan katliamın konuşulmasına sadece bir günah keçisi üzerinden yaklaşmak bir tür kaçak oynamak riskini barındırıyor. Tamam, Kürt Alevi ve aynı zamanda Dersimli olan Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin günahlarını örtme çabası kabul edilemez. Ama Dersim'de yaşananlar da sadece CHP'ye mal edilerek özrü dilenecek türden görülmemeli. Başbakan'ın açıklamasında söylediği en önemli konu 'Devlet adına özür dilenmesi gerekiyorsa ben diliyorum.' oldu. Sorun tam da bu. O özrün devlet adına dilenmesi gerekiyor. Devlet zihniyetinin yapılanışı. Projelendirilen vatandaş tanımına uymayan herkesin usulünce yok edildiği bir tarih yaşandı bu ülkede. Böyle bir tarihle yüzleşmeye cesaret ederken, günahın tek bir isme, bir partiye atfedilmesi sorunu çözmez. Zihniyet dönüşümü yaratacak hesaplaşma, günahı birilerine fatura etmekle sağlanamaz. Tarihin bu kadar ağır bir yüküne bir sokak kavgasındaymış gibi değil, sükûnet ve vakarla yaklaşmak gerekiyor. Yürekte duyulan bir pişmanlık ve mahcubiyetle. Ama ne yapalım burası Türkiye ve siyasetin işleyişi de bize uygun yönetmelerle gerçekleşiyor. Başbakan'ımız çıkıp özür dilerken bile birilerini dövmeye kalkıyor.
Devlet adına özür dilemenin bir ilk olduğunu ve kamuoyunda tetiklediği soruların hayati değerini unutmadan şunu Başbakan'dan beklemeye hakkımız var; dilediği özrü kişisel bir polemik malzemesi olmaktan kurtarmak için kaçak güreşmekten vazgeçip somut adımlar atabilmeli. Arşivlerin açılması, Dersim adının iade edilmesi, Seyit Rıza'nın mezarının yerinin gösterilmesi, Sabiha Gökçen Havalimanı'nın adının değiştirilmesiyle başlayan koca bir yapılacaklar listesi Başbakan'ın samimiyetini test için sırada bekliyor. Tarihsel doğruların yerine oturması için objektif bir tarih anlatısının sağlanması da sürecin olmazsa olmazlarından.
Başbakan'ın iktidarın başındaki kişi olarak yapması gerekenler o kadar çok ki. Ama Milli Görüş geleneğinden gelen bir siyasetçi olarak Başbakan'ın asıl büyük sınavı Sivas ve daha eskiye dönük Maraş katliamlarıyla olacak. Orada da derin devletin karanlık tezgâhına aracılık etmiş bir CHP yahut Kılıçdaroğlu bulur mu bilmem ama özür dilemesinde ve gerçeğin ortaya çıkmasında cesur bir lider gibi müdanasız konuşmasında fayda var. Çünkü ucu kendi siyasetine değmeyen yanlışların özrünü dilemek her zaman daha kolaydır.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2011
28.12.2011
23.12.2011
16.12.2011
2.12.2011
30.11.2011
25.11.2011
24.11.2011
18.11.2011
11.11.2011