Bejan MATUR
Eskiden şöyle ayrımlar vardı; merkez ve çevre, aydınlar ve halk.
Merkezî değerleri belirleyen medya ve sesini duyuramayan taşra. Memleketin bir köşesi suça bulanmış, zulüm altındayken, diğer yarısının haberi olmazdı. Artık öyle değil. Bunu en iyi Anadolu taşrasında gözlemliyorsunuz.
Donmuş tarihin çözülmesi beraberinde yeni olanı getiriyor. Yeni değerler, yeni siyaset biçimleri, yeni medya ve toplumun tamamına etki eden değişim talebi. Bugün artık tarihsel sürecin hangi dinamikleri, hangi değerleri merkeze çekeceğini en muktedir olanlar bile öngöremeyebiliyor. Değişimin en azından bana heyecan veren yanı bu. Muazzam bir çözülmenin üreteceği yeni dinamiklerin tek bir merkezden belirlenemeyeceği gerçeği. Toplumun kazandığı dinamizm, onun kendi hayatı hakkında söz almasını sağlıyor.
Hafta sonu Urfa'da Eğitim Bir-Sen'in "Yeni anayasada eğitimin dili nasıl olmalı?" konferansına davetliydim. Konferans salonunu dolduranların soruları bana sözünü ettiğim değişim dinamiklerini hatırlattı. Düşünün yer Urfa. AKP'nin 10 vekille temsil edildiği Anadolu'nun yerel kimliği güçlü bir merkezi. Düşünce yelpazesi tekdüze olmayan bir şehir. Sağ muhafazakârından sosyal demokratına, Kürt hassasiyeti önde gelenlerden daha devletçi çizgide düşünenine pek çok fikir bir arada barınıyor. Konferansın ev sahipliğini yapan sendikanın hassasiyetleri de göz önüne alındığında hükümete yönelik eleştirilerin daha az olacağını düşünüyor insan. Ama tam tersi. Kendisini gönülden AKP'li hissedenler bile yapılan yanlışları, eksikleri sorgulama gereği duyuyor. Bize umut vermesi gereken tam da bu; yeni anayasanın içeriğini samimiyetle dert edinen bir toplum var karşımızda.
Türkiye nihayet dayatılan statükoyu sorgulayan bir topluma kavuşuyor. Sendika Başkanı İbrahim Coşkun'un açılış konuşmasında 'liselerde milli güvenlik dersleri kaldırılmalı' demesi bile çok şeyi özetliyor aslında. Demokrasinin gereğine inanmış sesler tabandan yükseliyor. Statükonun tüm gölgeleriyle hayatımızdan çekilmesini dile getiren toplumun kendisi. Anadilde eğitim konusu mesela çarpıcı bir örnek; anadilde eğitimin bir hak olarak tanınması tartışması doğallıkla geride bırakılmış. Eğitimin nasıl olacağı konuşuluyor. Urfa Barosu Başkanı İrfan Güven, bu amaçla, dünyada uygulanan modeller ve Türkiye'deki sivil toplumun yaklaşımı ile ilgili ufuk açıcı bir sunum yaptı. Güven'in konuşmasını pür dikkat dinleyen kalabalıktan en küçük bir tepki yahut 'ne gereği var, zamanı mı şimdi' itirazı gelmemesi anlatmaya çalıştığım değişimi kanıtlıyor. Aynı toplantıda KCK operasyonlarının seyrine dönük haklı eleştirilerin çokluğu da dikkate değerdi. Ve bu ifade edişte benim ilgimi çeken, dilin tamamen değişmesi. Eskiden olduğu gibi 'devletimiz büyüktür', 'devlet doğruyu bilir' mantığı nerdeyse silinmiş. Devlete dönük körü kürüne bir onama olmadığı gibi, medya algısı da eskiyle kıyaslanmayacak kadar farklılık arz ediyor.
Bab-ı Ali'den ve Ankara'dan belirlenen doğrular çoktan yerini yerli hakikat arayışına bırakmış. Bunları yeni anayasa ile ilgili hazırlıkların Anadolu kentlerinde nasıl hummalı bir ruh haliyle izlendiğini bilen biri olarak söylüyorum. Öncelikle iktidar algısı değişmiş toplumda. Belirlenen değil, belirleyen olmak isteği öne çıkıyor. Katılımcı mantık güç kazanıyor.
Bütün bunların neticesinde, eşitlik sorusu ilk defa güçlü bir tonda ve yerli yerinde soruluyor. 'Eşit miyiz sahiden?' Bu eşitliğin, soruyu doğru sormakla sağlanacağı aşikâr. İktidarın eksik, yarım, yanlış yaptığı icraatları eleştirerek sağlanacağı.
Toplumun kendi sesini bulmasına engel pürüzler elbette var. Ancak değişimin can alıcı noktası da bu zaten. Sonucu belli olan bir maç izliyoruz. Eski reflekslerle, kemikleşmiş tepkilerle bu dinamizme engel olmaya çalışanlar sahneden çekilmek zorunda kalacaklar.
Merkez çevre ilişkisinde, çevrenin demokratik taleplerle merkezi de dönüştürmesi artık kaçınılmaz. Hâlihazırdaki Meclis aritmetiği ile yeni anayasa yapılmaması için ittifak halindeki siyasi partileri bile şaşkınlığa uğratacak bir talep bu. Merkez olarak tarif edilen kesim, çevrenin bu kadar gerisine düşüyorsa merkezin ikamesi fazla uzun sürmez.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2011
28.12.2011
23.12.2011
16.12.2011
2.12.2011
30.11.2011
25.11.2011
24.11.2011
18.11.2011
11.11.2011