Berat ÖZİPEK
Bütün etnik çatışma süreçlerinde yaşananlar olur.
Bir süre sonra çatışmanın yeniden nasıl başladığı meselesi ikinci planda kalır, taraflar bu sürece nasıl gelindiğini kendi zaviyelerinden izah ederken kendi tabanlarının önemli bir kısmından anlamlı bir itiraz görmezler, sahiden barış isteyenlerin sesi uzaklaşır ve savaş tamtamlarını eline alanların sesi hakim olur.
Çözüm Sürecinde ötelenen acılı geçmiş tazelenir, çatışmasızlık sürecinde oluşan olumlu hafıza sıfırlanır ve sosyolojik zemin çatışma öncesindekinden daha dezavantajlı hale gelir.
Güvenlikçi politikalar ön plana çıkar, polisi ve askeriyle güvenlik bürokrasisinin siyasa belirleme süreçlerine müdahil olabilmeleri için elverişli bir zemin oluşur.
Ve ölüm içgüdüsü kana doyduğunda, sayısız masum insanın çalınmış hayatını hazmetmek için ağır ağır kenara çekildiğinde, enkazın üzerinde yeniden söze ve çözüm adımlarına sıra gelir.
Bizde de bir kez daha öyle olacak.
Ama bazı farklarla:
Oslo tecrübesinin de ışığında, Çözüm Süreci yerli bir girişim olarak devam ediyordu. Geçen zaman içinde aniden, türedi bir örgüt, IŞİD devreye girdi. Bu gelişme üzerinden ABD’nin her iki taraf üzerinde de daha belirleyici bir pozisyon elde etmesi mümkün oldu. Bunu asıl mümkün kılan ise -PKK’nın muhtemelen Suriye’deki gelişmeler ve Batı’nın Erdoğan’a bakışı nedeniyle umuda kapılmasıyla- savaş başlatması oldu. IŞİD saldırıları aynı zamanda, Türkiye ile Irak Kürdistanı arasındaki yoğun ikili ekonomik ve siyasi ilişkiye de ABD’nin müdahil olmasını sağladı. Bu realite, “çözüm”e üçüncü bir taraf olarak ABD’nin müdahil olması gibi istenmeyen bir durumu kabullenmeyi de beraberinde getirir.
PKK, çatışmasızlık sürecinde elde ettiği halk üzerindeki total denetimine -şiddet, şiddet tehdidi, vergi, muhakeme etme ve oy baskısı gibi- yeniden izin vermeyecek bir durumu kabul etmek zorunda kalır. Elbette etkili bir güç olmaya devam eder, ama artık asker ve polisin başını çevirip görmezden geldiği, valilerin operasyon için izin vermediği günler geride kalır ve süreç devam ederken otorite kurma girişimlerine karşı etkili bir mücadelenin yürütülmesine ilişkin bir vasatı kabul etmek durumunda kalır. PKK’nın HDP lehine, sandık ve seçmen iradesi üzerinde kurduğu baskıya karşı önlemler alınır.
HDP gücünü büyük ölçüde korur, ama artık “yeni yaşam” adına Kürt olan ve olmayan bireylere umut verecek bir siyasi aktör veya bir ana muhalefet alternatifi olarak değil; çatışma olunca çatışmayı, müzakere olunca da müzakereyi yürütmede kullanılacak etkisi sınırlı bir dizi aygıttan biri olarak. Bu hali hazırda oldu bile.
Yeni süreç, bazı eski avantajların artık söz konusu olmadığı bir durumu da beraberinde getirir. Şimdi CHP, Çözüm Süreci’nin Meclis tarafından yürütülmesini koalisyon şartı olarak ortaya koyuyor. Bu durum CHP’nin, şu ana kadar yaptığı gibi, çözümü MHP üzerinden sırtından atmaya devam etmek istediğini gösteriyor. CHP’nin Kemalist öncelikleri, devletin ideolojik tarafsızlığına, anadilde eğitime ve eşit / etnisiteler üstü vatandaşlığa dayalı bir anayasaya izin vermiyor (Bütün bunlar ortadayken HDP neden CHP’ye bu kadar iltifat eder, neden ona hükümet kurdurmak için bu kadar çalışır, MHP’li olsun da yeter ki onunla olsun, ben dışarıdan da desteklerim der, o da ayrı mesele ve siyaset psikolojisinin alanına da giriyor). Dolayısıyla Ak Parti ve HDP’nin yukarıda ifade edilen üç kilit noktada çözüme elverişli olan anayasa önerilerini telif ederek birlikte referanduma götürebilecekleri bir imkan artık kalmaz.
Bazen olaylar öylesine sizin dışınızda gelişir ki, birkaç adım sonrasında yaşanacakları görseniz bile engelleyemezsiniz. Tıpkı olayların gelişimini yönlendiremediğiniz sıkıntılı bir rüyada olduğu gibi. Bugün de öyle oluyor.
Acılı bir yola yeniden girdik ve aklıselim galip geldiğinde kaldığımız yerin bugünkünden daha ileride olmayacağını göreceğiz
Ama maalesef şimdi söz sırası ölüm içgüdüsünde.
Şimdi Tv’lerde Kürtlere yakın görünen, PKK ve HDP’yi her halükarda haklı gören akademisyen ve gazetecilerin nasıl bir şehvetle gelişmeleri “analiz” ettiklerini, barış derken o kelimeyi nasıl da savaş anlamında kullandıklarını görüyoruz. Diğer yanda ise “biz zaten dememiş miydik, terör örgütüne güvenilmez diye” söze başlayan ve “ülkemizin içinde bulunduğu jeo-politik ve jeo-stratejik konum”dan bahseden “realist” çokbilmişler var. İlginç olan, her iki grubun da, tamamen karşıt gerekçelerle aynı sonuca varmaları.
Çözüm Süreci bu ülkenin 90 yıl sonra yakaladığı en ciddi barış fırsatıydı ve hala da öyle. Üstelik yolun en önemli bariyerleri aşılmış, geriye sadece iki partinin çözüme elverişli anayasa önerilerini bütünleştirerek referandumla bu işi tamamına erdirmeleri kalmışken bunları yaşamak trajik.
Yapılması gereken açık: PKK’nın Türkiye’deki silahlı eylemlerine son vermesi ve Çözüm Sürecinde yapılan hataların sağlıklı bir muhasebesiyle, sürecin tamamlanması.
Dilerim daha fazla hayatı içine çekip yutmadan, bu uğursuz girdaptan çıkabiliriz.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
13.07.2025
28.06.2025
21.05.2025
20.02.2025
16.01.2025
8.01.2025
20.11.2024
8.11.2024
30.10.2024