Berrin Sönmez
On yıllardır kadın hareketi, kasten öldürmelerde maktulün kadın olmasının ayrı bir anlam taşıdığını göstermek için mücadele etti. Dünya genelinde de sürüyordu aynı mücadele. Zaman içerisinde kadınların ömürlerini vererek sürdürdüğü çaba meyvesini verdi. İngilizce “femicide” Türkçe “kadın cinayetleri” kavramı herkesin belleğine kazındığı gibi resmi metinlere de girdi. Kadın cinayetlerinin, bilinen suç tanımlarını aşan ve kendine mahsus farklı motivasyonlarla ilişkili olduğu görüldü. Bu öldürmelerin kadına yönelik sistematik şiddetin son halkasını oluşturduğu anlaşıldı. Devletler ve devlet üstü kurumsal yapılarca görmezden gelinemeyecek bir suç türü haline geldiği artık ulusal ve uluslararası inceleme ve raporlarla tespit edilmiş halde. Peki, ceza hukuku çerçevesinde bu suçun tarifi ve tanımı var mı? Tanıma uygun ceza tespiti gerçekleşti mi? 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile ceza kanunu arasında uyumlaştırma çalışması yapıldı mı?Hayır. Yani önümüzde yapılacak daha pek çok iş var.
Hem Türkiye hem diğer pek çok devlet ve BM, AB gibi devlet üstü kurumsal yapılar kadınların öldürülmesinin ayrı bir suç türü olduğunu görmek ve ifade etmek zorunda kalmışken, yeni mücadele aşamasına geçilmeli. Yeni mücadele aşamasına geçilirken yapılacak işlerin başında söylemi netleştirme çabası gelmeli. Şiddetle mücadele, yeni bir safhaya evrilirken kadın hareketi söylemi de suçu ve suçluyu ifade eden yeni kavramlara yönelmeli. Anılan suç türünü daha iyi ifade eden, doğrudan suçu ve suçluyu işaret ederek zihinsel bulanıklığı giderecek yeni bir kavramla mücadele sürmeli. Kadın cinayetleri isimlendirmesi özel bir suç türünü kabul ettirdi bu güne kadar. Şimdi bu suç türünü doğrudan hedef alan ataerki cinayetleri kavramına geçilmeli.
Kişisel görüşümce kavramsal değişiklik ihtiyacının birkaç nedeni var. İlki maktule dayalı kadın cinayetleri isimlendirmesinde şiddetin failinin görünmez kalışı. Sadece fail değil aynı zamanda erkekleri bu suçu işlemeye yönelten zihinsel alt yapı da bulanıklaşıp görünmez kalıyor, kadın cinayetleri kavramıyla. Devletlerin bu kavramı kabul edip kullanmaya başlamasında kavramın, suçun arka planını oluşturan zihinsel yapıyı gizliyor oluşunun payını da hesap etmek gerek. Şiddeti önlemek, temeldeki bu düşünce yapısını değiştirmekle mümkün olabilir. Öyleyse hedef o zihniyeti işaret ve ifşa etmek olmalı.
Biliyorum bütün erkekler, bu ataerki kavramından rahatsız. Eşim, oğlum, damadım, arkadaşlarım başta olmak üzere tanıdığım erkeklerin hepsi eril şiddet ve ataerki cinayetleri kavramlarına itiraz ediyorlar. Kimse kusura bakmasın bu yaygın ve güçlü itiraz bana doğru yolda olduğumu düşündürüyor. Patriarkal düşünce temeli üzerine inşa edilmiş toplumsal düzenle kurgulanan erkeklik algısının yol açtığı bu şiddetle mücadelenin yolu kafa konforunu bozmaktan geçer. Patriarkal düzenin kendilerine sağladığı konforu, hak edilmiş nimetler sayan günümüz erkekleri, toplumsal cinsiyet eşitliğini lafta değil özde benimsemeleri için önce sarsılmalı. Ancak ciddi bir sarsıntıdan sonra patriyarkanın kurguladığı erkeklik algısı, eşitlik temelinde yeni bir erkeklik olgusuna evrilebilir. Tam da bu nedenle ataerki cinayetleri ve eril şiddet kavramlarını kullanmakta ısrarcı olmalıyız. Ki toplumun erkek bireyleri, kendilerini kurgulanmış bu erkeklik algısından kurtarıp eşitlikçi yeni bir erkeklik biçimi kurmaya yönelsin. Şüphesiz bir de kadınların şiddet kurbanı olduğu vurgusuna sahip kadın cinayetleri kavramıyla, kadınların öğrenilmiş çaresizlik duygusu yaşamasını engellemek gereği, beni bu düşünceye sevk ediyor. Suça uğratılan kadınları değil suçu ve suçluyu hedef alan isimlendirme kadınları, şiddetle mücadele yönünde güçlendirecektir, o malum erkeklik algısını aşındırırken.
Gelecek yazımda ataerki cinayetleri kavramını önemseyişimin diğer nedenlerini ele almak niyetindeyim. Gayretim Polis Akademisi Yayını Dünyada ve Türkiye’de Kadın Cinayetleri 2016 2017 2018 Verileri ve Analizler adlı çalışmanın eleştirisi bağlamında bu tezimi temellendirmeye çalışmak üzerine olacak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024
3.05.2024
5.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
8.03.2024