Burhanettin DURAN
Bitmeyen bir hikâye gibi. Sürekli yeni söylem, içerik ve örneklerle tazeleniyor... CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun dilindeki "AK Parti'nin ülkenin rejimini değiştireceği" argümanından bahsediyorum.
Aslında 14 yıl boyunca muhalefetin "rejimi değiştirme" eleştirisi hiç dinmedi. 2002'de iktidara gelip Avrupa Birliği müktesebatına uygun bir dönüşüm gerçekleştirirken AK Parti "Cumhuriyet rejimini tasfiye etmekle" suçlandı. Güya Batı çıkarları için Kemalizm sona erdiriliyordu...
2007'de fark edilmesi istenen tehlikenin adı "Cumhuriyetin karanlığa mahkûm" olacağıydı. Eşi başörtülü bir AK Partilinin cumhurbaşkanı seçilecek olması sebebiyle...
2013'ten sonra eleştirinin dili "İslamcı otoriterleşme, faşizm ve sivil darbe" oldu. Çözüm süreci varken AK Parti "ABD emellerine uygun Büyük Ortadoğu projesinin taşeronu" olmakla eleştirildi. Ve güya İslamcı, yeni- Osmanlıcı hayallerle Türk ulus- devletiparçalanacaktı.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında uygulanan olağanüstü hal tedbirleri üzerine de "karşı-devrim" yaptığı iddia edildi.
Bugün MHP tarafından da desteklenen başkanlık sistemine geçiş arayışı CHP tarafından "ülkenin bölünmesi" ve "Cumhuriyeti tek adam diktasına dönüştürmek" olarak mahkûm ediliyor. Yani MHP de katılsa AK Parti'nin ülkeyi taşıdığı dönüşüm süreci hâlâ "rejim değişikliği" olarak adlandırılıyor.
Başbakan Yıldırım'ın "rejim tartışması 1923'te bitti, Cumhuriyeti değil hükümet sistemini tartışıyoruz" açıklaması bu iddiaları durdurmayacak. Zira CHP'nin dar alana sıkışan siyaseti korkulara hitap etmek zorunda.
"Erdoğan'ın hedefi Cumhuriyet" sloganı ile 15 Temmuz gecesi kesintiye uğrayan, bildik "sermayenin" kullanımına geri dönüldü: Erdoğan karşıtlığı. Avrupa'daki Türkiye eleştirisinden istifadeyle bu malzeme yeniden tedavülde. AK Parti ve MHP'nin halen rejimin temel niteliklerini (laik, sosyal ve demokratik hukuk devleti ilkelerini) hiçbir şekilde müzakere etmedikleri bilinmesine rağmen.
CHP'nin asıl derdi HDP'nin marjinalleşmesi ve MHP'nin AK Parti'ye destek vermesi ile içine girdiği yalnızlaşma ve etkisizleşme süreci. Dahası, son 14 yılda bir şekilde engellenen sistemsel dönüşümün eşiğine gelinmiş olması.
Kuruluşundan itibaren AK Parti'nin Türkiye'yi dönüştürme arzusunda olduğunu biliyoruz. Aslında yaşadıklarımız buna mecbur kaldığını da gösterdi. İktidarı boyunca AK Parti değişime direnen vesayet odaklarını, çıkan krizler üzerine, birer birer tasfiye etti.
Bu krizler 2007 e-muhtırasından Gezi olaylarına, 17 Aralık'a ve 15 Temmuz'a kadar uzandı. Dönemsel ihtiyaçlar ve uluslararası şartlar da dönüşüm serüvenine şekil verdi. Arap isyanlarının kışa dönmesinin Ortadoğu'ya getirdiği yıkım ve kaos da bu dönüşümün mahiyetini etkiledi.
Ne var ki AK Parti hâlâ yaşanan değişimi kurumsallaştıramadı, sistemleştiremedi. Şimdi ilk defa bu fırsat önünde... Hem de Erdoğan'ın güçlü liderliği ile başkanlığa geçiş sürecini yönetme şansına sahip.
Demokratik hükümet sistemlerinden birisi olan başkanlığa geçişin Cumhuriyet rejimini terk etmek olmadığı ortada. Bununla birlikte basit bir hükümet sistemi değişikliği de değil. AK Parti'nin ülkeyi taşıdığı dönüşümün son yapısal unsuru. Ve dönüşüm kaçınılmaz olarak iki düzlemde aynı anda gerçekleşiyor.
İlki hükümet sistemi değişikliği. İkincisi ise Türkiye'nin uluslararası sistemdeki yerinin, yani klasik ittifaklarının yeniden yapılandırılması. Bunun radikal bir kopuş olamayacağı ancak nitelikli bir revizyon olması gerektiği kanaatindeyim. 15 Temmuz darbe girişimi ve üç terör örgütü ile mücadele ediyor olmak bile bu revizyonun ertelenemez olduğunu ispatlamaya yeter.
ABD ile süren gerilim ve AB ile restleşme kopuş değil, bir revizyon arayışı. İlişkilerin Türkiye'nin menfaatlerini gözeterek yeniden tanımlama çabası. Cumhuriyet rejimini tahkim etmenin yolu da buradan geçiyor vesselam.
Yazarlar
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020