Burhanettin DURAN
Amerikan CBS televizyonuna yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin Suriye ve Gülen politikalarından dolayı "hayal kırıklığı" içinde olduğunu söyledi.
Bu ifadeler Obama'nın Suriye'yi yıkıma götüren ve PKK- YPG- PYD'yi destekleyen "fiyasko" politikasını değerlendirmek için hatırı sayılır bir nezaket içeriyor.
Neticede Türkiye'nin "geleneksel müttefiki" ile yaşadığı krizin "güven bunalımı" boyutu derin olsa da Trump ile yeni bir sayfa açma arzusu ağır basıyor. Yine Erdoğan son dönemde Avrupa başkentlerinin PKK ve FETÖ'ye "kucak açmasını" daha sert bir dille sıklıkla eleştiriyor.
Bu yıl sonuna kadar vize serbestliği verilmezse geri kabul anlaşmasının bitmesinden ve AB ile müzakerelerin geleceğini milletin önüne getirmekten bahsediyor.
Bu pozisyonuna PakistanÖzbekistan gezisi dönüşünde Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) üye olma seçeneğini de ekledi. Kanaatimce Erdoğan, ŞİÖ üyeliğini NATO'ya alternatif olarak görmüyor. AB ile gerilimin kalıcı olması durumunda jeopolitik bir açılım alanı olarak değerlendiriyor.
Yine de Erdoğan'ın Batı ile ilişkilerde neden eleştirel olduğuna daha yakından bakmak gerekli.
Türkiye'de klasik siyasetçilerin Batı'ya bakışı hayranlık ve nefret sarkacında oldu hep. İktidara gelenler Batı ile birlikte hareket etmeyi hep "vaz geçil(e)mezlik" olarak nitelediler.
Erdoğan bu ikilemin ötesine gidebilen müstesna bir siyasetçi. Duygusal ifadeler kullansa da ilişkilerde rasyonel menfaatleri ve stratejik trendleri önemseyen bir tavır sergiledi.
Batı şüpheciliğinin en yüksek olduğu İslamimuhafazakâr kesimlerden gelen bir lider olarak AB ile bütünleşme fikrini kitlelere yaymayı başardı. 2005'te AB ile müzakereleri başlatırken "AB'ye ülkeyi böldürmek" gibi suçlamaları önemsemedi. Medeniyetler İttifakı'na katkı sağlarken de "ABD'nin taşeronu olmak" gibi ideolojik suçlamaları umursamadı.
Batı ile nitelikli bir ittifak içinde olma pozisyonunu yürütmek için çok çaba sarf etti. Ancak 14 yıldır Türkiye'nin kritik kararlarını veren bir siyasetçi olarak zaman içinde ABD ve AB liderlerinin bitmeyen ve tutulmayan vaatlerinden bıktı.
Demokratik seçimlerin iktidarda en uzun süre tuttuğu Türk siyasetçi olarak ülkesinin Batılı "müttefiklerinin" söylediklerini ve yaptıklarını bizatihi takip edebilecek ve hatta sorgulayabilecek bir makamda oldu. Bush'tan Obama'ya, Schröder'den Chirac'a ve Sarkozy'ye kadar birçok liderin gidişine şahit olmakla kalmadı. Yıllar içinde Batılı muhataplarının iki yüzlülüklerinden, oyalamalarından ve öngörüsüzlüklerinden usandı.
Özellikle son yıllarda Batı'nın Türkiye'nin istikrarına ve güvenliğine katkı sunmadığını hatta teröre destek verdiğini gördü. Dahası, 15 Temmuz darbe girişimi karşısındaki "demokrasi savunmasının" AB ve NATO üyeleri tarafından nasıl bir aymazlıkla karşılandığına yakından tanık oldu.
Avrupa'nın içe kapanan bir kaleye dönmemesi için Avrupalı siyasetçilerin Türkiye'nin önemini anlamalarını uzun süre bekledi. Arap isyanlarında, Suriye iç savaşında, mülteci akınında, yükselen aşırı sağ dalgasında, İslamofobi ve terör tehdidinde... Hem de Batı medyasında tonu gittikçe sertleşen Erdoğan karşıtı kampanyaya rağmen...
İşte bu yüzden Erdoğan'ın Batılı liderlerle olan ilişkideki hayal kırıklığı duygusal olmaktan öte aslında yapısal. Uzun süreli bir öğrenme sürecinin sonuçları...
Eleştiri, tedip gayreti ya da birkaç övgü ile toparlanamaz. Menfaatler temelinde yeni ve yapısal bir yenilenmeyi gerektiriyor. Aksi takdirde ABD'deki Trump dalgası ve Avrupa merkez siyasetinde şiddeti artan aşırı sağcı depremle stratejik ortaklıklar ayrılıklara dönüşebilir.
Türkiye artık bekleme odasında olmanın kendisine faydalarının azaldığını, maliyetlerinin arttığını düşünüyor.
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları



































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020