Burhanettin DURAN
Terörle mücadele her geçen gün dünya başkentlerinin birinci önceliğine dönüşüyor.
11 Eylül saldırılarından sonra ABD'nin yarattığı ortam kadar olmasa da yeni bir terörle mücadele dalgasına girdiğimiz açık.
Son iki günün medya gündeminde Londra Köprüsü'ndeki minibüs saldırısı, Rakka operasyonunun başlaması ve Körfez ülkelerinin Katar ile diplomatik ilişkilerini kesmesi bulunuyor.
Aslında birbiriyle bağlantısız üç konu aynı tema etrafında toparlanıyor: DEAŞ terörü ile mücadele.
Marttan bu yana üçüncü terörist saldırıya muhatap olan Britanya'nın Başbakanı May, son üç saldırı arasında doğrudan bağlantı olmadığını söylese ve henüz saldırıyı üstlenen olmasa da parmaklar DEAŞ'ı gösteriyor.
May, ülkesinde "aşırılığa çok fazla tolerans" gösterildiği kanaatinde.
Ve daha sert önlemler alacaklarını söyledi.
***
ABD Başkanı Trump ise, kendi tabiriyle, "radikal İslamcılıkla" mücadele çerçevesinde Rakka operasyonunda son aşamayı başlattı.
Bu karar bekleniyordu ancak Trump'ın Riyad seyahati sonrasına denk geldi.
Hatırlanırsa Trump Riyad'da, Arap liderlerle aşırılıkla mücadele ve terör örgütlerini destekleyen İran'ı çevreleme hakkında görüşmeler yapmıştı.
İlginçtir, bu önemli ziyaretten günler sonra Suudi Arabistan ve BAE önderliğindeki yedi ülke dün "terör gruplarını desteklediği" iddiasıyla Katar'la diplomatik ilişkilerini kesti.
Bu gruplar DEAŞ ve El-Kaide'den İran bağlantılı örgütlere kadar uzanıyor.
Söz konusu tepki 23 Mayıs gecesi Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani'ye atfedilen "Trump'a karşı ve İran'ı destekleyici" açıklamaların Katar Resmi Haber Ajansında (QNA), yayınlanmasına yönelik.
Katar Hükümetinin QNA sitesinin siber saldırıya uğradığını duyurması ise gerilimi düşürmedi.
Ve tepkiler Katar'ı izole etmeyi hedefleyen bir kampanyaya dönüştü.
***
Bahsettiğim üç olay Ortadoğu'nun "Sünni ya da Şii kökenli aşırılıkla mücadele" etrafında yeni bir gerilimçatışma dönemine girdiğini gösteriyor.
Büyük güçler, küçük ülkeler ve terör gruplarının hepsini birden hareketlendiren kaotik bir döneme ayak basmış durumdayız.
Kuşkusuz Müslüman toplumlardan çıkan aşırılıkla mücadeleyi "terörü yok etme" formülüne indirgeme alışkanlığı hiç de yeni değil.
11 Eylül 2001'den sonra bu ABD ve Avrupa'nın ana yaklaşımı oldu.
2013'ten bu yana DEAŞ ile mücadele de bu çerçevede yürütülüyor.
Hatta DEAŞ'ı yok etmek için YPG ve Şii milislere alan açarak ABD huyundan vazgeçmedi.
Bir terör örgütünü (DEAŞ), müttefikinin (Türkiye) can düşmanı başka bir terör örgütü (PKK-YPG) ile tasfiye etmeye çalışıyor.
Elbette yeni çatışmaların zeminini hazırladığını bilerek.
Nitekim ABD'nin son Şam büyükelçisi Robert Ford, YPG'ye silah verilmesinin tehlikelerini çok açık dillendiriyor: "Kısa vadede iyi olabilir ama orta ve uzun vadede çok kötü sonuçlar yaşanabilir. PYD çok hırslı, bu Sünni radikal hareketlere desteği artırabilir. Rakka'yı DEAŞ'tan alabiliriz ama El Kaide 4.0 sürümü karşımıza çıkabilir."
***
Batı hakimiyetindeki uluslararası sistemin terörle mücadeleyi "kökenleri kurutma" anlamında kapsamlı bir politikaya çevirmemesinin maliyetlerini en çok Ortadoğu halkları tecrübe etti.
Bölgedeki aşırılıkları besleyen Filistin sorununu ya da Batı destekli otoriter rejimlerin zulümler görmezden gelindi.
Demografiyi ihmal eden ABD'nin Afganistan ve Irak işgallerinin bu ülkeleri ve komşularını terör bataklığına çevirdi.
Arap isyanlarının Körfez ülkeleri marifetiyle iç savaşlara dönüştürülmesine göz yumuldu.
DEAŞ ile mücadele ise her geçen gün Irak ve Suriye'yi bölünmeye götürecek bir yolda gidiyor.
Bugün Trump yönetiminin teröre yaklaşımı yine sadece askerlerin elinde.
Ve Şii radikalizmini ve İran'ı da hedefe oturtma ilavesiyle birlikte.
Obama'dan Trump'a miras kalan hatalı DEAŞ mücadelesi Ortadoğu'daki ülkeleri terör örgütlerini "vekiller" olarak kullanmaya itti.
Bu da "benim teröristim iyi, senin teröristin kötü" yaklaşımını doğurdu.
Ve şimdi Katar'a izolasyonda görüldüğü üzere konjonktürü uygun bulan aktörler hasımlarını kendilerince "terör örgütü" addettikleri gruplarla ilişkisi üzerinden sıkıştırabilecek bir imkana sahip oldu.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020