Burhanettin DURAN
Avusturya seçimlerinde sosyal demokratlar kaybederken muhafazakâr ve aşırı sağ partiler önde çıktı. Kurulacak koalisyon hükümetinin başbakanlık görevini Avusturya Halk Partisi (ÖVP) başkanı S. Kurz üstlenecek. Dışişleri bakanlığı yapan Kurz, göçmen ve Türkiye karşıtı açıklamalarıyla biliniyor. Muhtemel ortağı da aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ). Bu sonuç AB'nin popülist, milliyetçi siyasete sürüklenmesinde bir ileri adım daha atıldığını gösteriyor.
Doğu Avrupa ülkelerinin popülizme yenik düşmesi bir tür demokrasi geleneğinin güçlü olmaması ile açıklanırdı. Şimdi Batı Avrupa demokrasilerinin göçmen ve Türkiye korkusu sebebiyle milliyetçi ve popülist köklerini keşfediyoruz. Hollanda, Almanya ve Avusturya seçimleri gösterdi ki, ya merkez partiler aşırı milliyetçi tezlere teslim oluyor ya da aşırı sağ partiler öne çıkıyor. Her ikisi de yabancı karşıtlığını ve İslamofobiyi azdıracak ve Avrupa'yı içe kapatacak bir gidişatın habercisi. Yani Brexit ile başlayan bir trend olarak AB krizinin somut göstergeleri.
Başkan Trump'ın NATO'yu "demode bir örgüt" olarak nitelemesi de AB başkentlerinde "başımızın çaresine bakmalıyız" havası doğurdu. Batı Avrupa'nın iki güçlü ülkesi olarak Almanya ve Fransa AB'ye yeni bir yol haritası belirlemek durumunda. Şansölye Merkel, "başımızın çaresine bakalım" diyerek AB ordusu kurma seçeneğine daha yakınsa da bu Almanya'nın Avrupa'yı domine etmesine gidecek. Fransa Cumhurbaşkanı Macron ise ABD ile bir yakınlaşma-işbirliği üretecek bir yenilenmeyi tartışmak istiyor. Bu, AB'nin yeni bir vizyona, yeni bir sıçramaya gitmesi demek. Macron'un temsil ettiği hattın güney ve doğu Avrupa ülkelerinden destek görmesi beklenebilir. İşte bu noktada AB'nin Türkiye politikası önem kazanıyor.
Berlin, vatandaşlarının FETÖ suçlamasıyla tutuklanmasından dolayı Ankara'ya kızgın. AB liderler zirvesinde Türkiye'nin tam üyelik müzakerelerinin geleceğini tartıştırmak niyetinde. Ankara ise FETÖ ve PKK militanlarına Berlin'in verdiği desteği "hasımlık" olarak görüyor. Ve AB'nin Türkiye'nin üyeliği hakkında artık bir karar vermesini istiyor.
İşte, Avusturya seçimlerinde de muhafazakâr- aşırı sağ partilerin öne çıkması AB'deki içe kapanma eğilimini güçlendiriyor. Ve Türkiye tartışmasının da "sertleşeceğini" gösteriyor. Şimdilik AB liderler zirvesinden Türkiye'nin üyeliğini sonlandırma kararı beklenmiyorsa da Avrupa başkentlerinden gelen "otoriter Erdoğan" suçlamaları ve "ders verme tavrı" devam edecek. Batı medyası, Türkiye'nin NATO ya da AB ittifakı içindeki yerini sorgulamayı sürdürecek.
Washington ile yaşanan son vize geriliminin Türk-ABD ilişkilerinde yapısal bir krize işaret ettiği hatırlanırsa önümüzdeki ayların gündeminin "Batı ile ilişkilerin geleceği" olacağı aşikâr. Hedefteki isim elbette Cumhurbaşkanı Erdoğan olacak. Zira Erdoğan hem AB hem de ABD ile "müttefikliğin anlamını" sert bir dille sorguluyor, "PKK ve FETÖ terörüne destek vermeyi kesin" uyarısında bulunuyor.
"Size muhtaç değiliz" ve "başımızın çaresine bakarız" söylemlerini kullanıyor. Erdoğan'ın bunu "iç siyaset için yaptığı" iddia ediliyor. Bu arada, hem Almanya hem de ABD ile eşzamanlı "kriz" yaşanıyor olması zihinlere yakıcı bir soruyu getiriyor: "Türkiye, Batı ittifakından kopuyor mu?" Benim buna cevabım hayır.
Her şeyden önce kriz sadece Batı ile Türkiye arasında değil. ABD ile Avrupa arasında ve Avrupa içinde ciddi bir kriz yaşanıyor. Dolayısıyla yeni ilişki formları geliştirme zorunluluğu kendini dayatıyor. Türkiye'nin Batı'ya eleştirisi de "onurlu, yeni bir ilişki" tanımlaması ihtiyacına matuf.
Bir eksen değişimi ya da kopma çabası değil. "Batı'dan kopma söylemi" ise bir kampanya unsuru. 2019 seçimlerinde "ülkeyi Batı'dan kopardın" söylemiyle Erdoğan'ı suçlamaya yönelik bir kampanya.
Evet, Batı ile kriz yapısal ve sahici; ancak Batı'dan koparma söylemi operasyonel. Bu nedenle iç siyasette "Batı'dan kopmaktan" korkan "Batıcı" bir rüzgâr estirilmesini bekleyebiliriz.
Yazarlar
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020