Cafer Solgun
Işıl Özgentürk’ün 30 Ağustos günü Cumhuriyet gazetesindeki “Porno çukurunda debeleniyoruz” başlıklı yazısı, ciddi tepki ve eleştirilerle karşılandı, Batmanlılardan özür dilemeye davet edildi. Batmanlılardan özür dilemeye davet edildi, çünkü Sayın Özgentürk, yazısında “bir öğretmen dostunun” anlatımlarını şahit göstererek, “Batman’da kız çocuklarının okutulmadığını, değer verilmediğini, mal gibi satıldıklarını” söylemişti.
Özgentürk söz konusu yazısında Musa Orhan isimli tecavüzcü uzman çavuşun ölümüne sebep olduğu İpek Er’in intihar etmesiyle ilgili olarak da kendi bakış açısını ortaya koyan şu ifadeleri kullanmıştı: “Bu durumdaki genç kızların iki seçeneği vardır: Ya dağa çıkmak ya da kentlerinde görev yapan asker, bürokrat biriyle evlenerek kurtulmak. Bu nedenle pek çok genç kız umutsuzca kendini kandırır, evlilik hayalleri kurar ve ansızın bürokrat, asker bir başka bölgeye tayin olur gider. Çoğu bekâretini kaybetmiş genç kızlar için intihar, bir kurtuluş olur.”
Demek oluyor ki İpek Er olayında kadınlar başta olmak üzere duyarlı kamuoyu durduk yere “infiale” kapılmış. Olay, Batman’da ve “bölgede” gayet sıradan bir “evlilik hayalleri yıkıldığı için intihar eden genç kız olayı” imiş!
Özgentürk’e bu sözleri ettiren onun satır aralarından kendini belli eden ırkçı, ayrımcı zihniyeti. Aldığı çoktan miadını doldurmuş “eğitim” ve “terbiye”, Kürtlerin çağdışı, geri, cahil, feodal, dağlı, “vahşi” olduğunu öğretmiş ona. Tabii bu Kürtler, güncel şartlar itibarıyla da “bölücü”, “terörist”, metropollere geldiklerinde de “hırsız”, “kapkaççı” vs. oluyorlar!
Yine de bayan Özgentürk, tepkiler, eleştiriler karşısında duyarsız kalacak kadar kalpsiz, vicdansız, beyinsiz biri olmadığı için sosyal medya hesabından bir “Batman halkından özür diliyorum” açıklaması yayınladı.
Meramını yanlış ifade ettiğini söylemiş olmalı zannıyla açıklamasını okuduğumuzda ise karşılaştığımız cümleler şunlar:
“Tamam anlaşıldı. Batman halkından özür diliyorum. Batman kayyumla idare edilen bir kent değil. HDP orada kaya gibi sağlam. Kentte ve köylerde dağa çıkan hiçbir kız yok. Analar babalar önce kız çocuklarının okumasına önem veriyorlar. Üniversite okumamış genç kız yok. Herkes sevdiğiyle evleniyor. Tecavüz hiç yok. Kadın cinayeti hiç yok. Resmi kayıtlar yalan söylüyor hiç genç kız ve kadın intiharı yok. İnsanların bir eli yağda bir eli balda. İş için büyük kentlere gideni ara ki bulasın. Ben bölgede dolaşırken gördüğüm, duyduğum her şey yalanmış. Yeniden özür diliyorum.”
“Özrü kabahatinden büyük” tabiri tam da bu tür durumlar için kullanılıyor.
Eleştirilerden, tepkilerden bir şey anlamadığı ya da anlamak istemediği gibi, kimliği meçhul öğretmen dostunu şahit göstererek dillendirdiği ayrımcı ve nesnel olmaktan uzak görüşünün arkasında durmayı sürdürüyor. Ve bunu berbat bir demagojiye başvurarak yapıyor.
Bildiğim ve gördüğüm kadarıyla Batman’ın “yeryüzündeki cennet” olduğunu iddia eden yok. Kadınların orada hiçbir yerde olmadığı kadar mutlu mesut yaşadıklarını iddia eden de yok. İnsanların bir eli yağda bir eli balda filan da değil. Ne alakası var?
Fakat içerisinde tecavüz, cinayet, intihar, “kollanan” bir kolluk görevlisi bulunan bir olay böyle mi ele alınır? “Bir öğretmen dostumun anlattığına göre” diyerek böyle bir genelleme yaparken insan biraz olsun düşünmez, araştırma yapma gereği duymaz mı?
Mesela “Kadın intiharlarının en çok olduğu kent” demeden önce birkaç dakika ayırıp Google’a sorsaydı, TÜİK verilerine göre 2018 yılı içerisinde 2391’i erkek, 770’i kadın olmak üzere 3.161 intihar vakası yaşandığını öğrenmiş olurdu. Bu intiharların “en çok” yaşandığı iller ise Türkiye’nin en büyük şehirleri: İstanbul (432), Ankara (194), İzmir (186) ve Bursa (119). Bunlar Türkiye’nin en büyük şehirleri ve Batman’a “komşu” da değiller. Özgentürk’ün “özrü kabahatinden büyük” dedirten açıklamasında sözünü ettiği “resmi kayıtlar” neler acaba?
Merak ettim: Peki Işıl Özgentürk, “Ya dağa çıkma ya da bir askere, bürokrata varma” ikilemi içerisindeki Kürt kızlarına “çare” olarak ne öneriyor acaba?
Bu soruyla birlikte nedense aklıma Gülsüm Bilgehan Toker’in Dersim tartışmalarının gündem olduğu 2011 yılında sarf ettiği sözler geldi. 38 kırımında subayların “besleme” olarak alıkoydukları “kayıp” Dersimli kız çocukları için Toker şöyle demişti: “… Mesela sürgünlerden söz ediliyor. O sürgünlerde çok iyi yetişmiş genç kızlar var. Belki o bölgede, ortaçağ şartlarında kalsalardı o aileleri kuramayacaklardı.”
Ama belirtmemek haksızlık olur. Sayın Toker bu sözlerinin tepkiyle karşılanması üzerine Işıl Özgentürk gibi demagoji yapmamış ve “sözlerim maksadını aştı” diyerek üzüntüsünü dile getirmişti.
Öyle sanıyorum ki Işıl Özgentürk hanımefendi Onur Öymen kafasında biri. Kafasında “köklü çözüm” planları, önerileri var ama zamanını kolluyor herhalde…
Öte yandan, Işıl Özgentürk’ün söz konusu yazısı en hafif tabirle hayli “karışık” bir yazı. Batman, İpek Er, tecavüzcü Musa Orhan olayı, Ebru Timtik’in ölüm orucunun 238. gününde hayatını kaybetmesi, Musa Dinç isimli sözüm ona çocuk kitapları yazarının iğrenç kitabı peş peşe yazının konusu olmuş. Bu farklı konuların birbiriyle alakalarını ise yazısına “Porno çukurunda debeleniyoruz” başlığı koyarak bulmuş!
Yazıda “porno, sadece cinselliğin abartılı biçimi değildir, insana aykırı her davranış, her söz pornoya girer” şeklinde bir tanımlama var. Bu tanımlamaya göre mantık yürütürsek ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor: Özgentürk’ün yazısında ırkçılık, ayrımcılık var ve bu en azından bana göre “insana aykırı” bir düşünüş şekli, dolayısıyla bu hanımefendi pornocudur. Bu mudur?
Neyse, bu enteresan tarif ve mevzunun “pornoculuk” kısmını konunun uzmanları düşünsün.
İçerisine düştüğü çukurlarda debelenmek, kimse için temenni edilecek bir şey değil. Ama herhalde asıl fena olan, çukurda olduğunun farkında dahi olmamak…
Sağlıkla…
Yazarlar
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.09.2025
14.09.2025
5.09.2025
29.08.2025
22.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
19.07.2025