Cemil KOÇAK
Çetin Altan’ın cenaze törenini izlerken, şaşırdım doğrusu. Altan’a hakaret edenlerin, onu aşağılayanların önemli bir kesimi, şimdi tabutunun önünde onu övmeye çalışıyorlardı!
Çetin Altan’ın cenaze törenini izlerken, birdenbire kendimi çok genç yaşlarımda buluverdim; ister istemez… Onun gençliğine yetişemedim. Kendi yazılarından ‘hınzır’lığını ve polemikçi (belki kavgacı) yanını çıkarmak mümkündü: İlk kez ne zaman ve nerede okumuştum; şimdi geriye baktığımda hatırlayamıyorum; demek, çok eski bir yazısı olmalı… Ama belki de hafızam beni yarı yolda bırakıyor; bilemedim…
‘TABUTUNU KİM TAŞIYACAK?’
Çetin Altan, sözünü ettiğim yazısında, ona bir meslek büyüğünün, o daha çok gençken ve herkeslerle kavga halinde iken, verdiği bir öğüdü yazmıştı bir gün: O kadar kavgacı ve o kadar kavgacı imiş ki; o kadar çok kişiyle kavga edermiş ki, o meslek büyüğü, bir gün kendisine; ‘aman’ demiş; ‘dört kişiyi bir yana ayır’; ‘aksi halde tabutunu taşıyacak adam bulamayacaksın!’
Teşvikiye caminde yapılan cenaze törenini izlerken; birdenbire aklıma, onun bu yazısı ve kendisine verilen öğüt geliverdi işte… Hiç de öyle olmamıştı; hayatının değişik dönemlerinde ona hakaret edenler; aşağılayanlar; onunla kavga edenler; hepsi bir arada, şimdi onu övme yarışında birleşmişlerdi adeta… Şaşırmamın nedeni buydu işte…
BENİM GÖZÜMLE...
Yaşım icabı, onun Akşam gazetesindeki Taş sütununu izleyemedim. Onunla ‘ilk tanışmam’, bir kitabı vesilesiyle oldu. Okuduğum ilk kitabıydı: “Onlar Uyanırken” (Türk sosyalistlerinin el kitabı)… 1967 yılında Ararat yayınevinden çıkmış olan bu kitap, hâlâ kitaplığımda duruyor. Küçük, küçücük, cep kitabı boyutunda olan bu kitabın yeni baskılarının da yapılmış olduğunu, bu yazıyı yazarken internet üzerinde yaptığım küçük bir gezintiyle öğrendim. Bilmiyorum, hâlâ ilgi çeker mi?
Şimdi uzaktan bakılınca, kitabının başlığından, onun Türkiye’de sosyalizm meselesine ilişkin bir kitap olduğu sanılabilir. Ama, hayır; alâkası yok… Bu kitapta, Çetin Altan, sanırım Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili iken ‘emekçiler’den kendisine gelen çeşitli mektupları derlemişti. Bu bakımdan anlamlı ve sarsıcı sayılabilirdi. Ya da o zaman bana öyle gelmişti. Sosyalist düşüncenin ana aksını oluşturan, daha doğrusu oluşturması gereken ve beklenen işçiler ve emekçiler, onun yazdıklarından ve söylediklerinden sonra, ‘uyanmışlar’dı. Öyleyse, ‘enseyi karartmaya gerek yoktu’ gerçekten de; zamanla işçi sınıfı ve emekçi kesimler, ‘bilinçlenecek’ler ve kendilerinden beklenen misyonu sahipleneceklerdi. Güzel günler yakın sayılırdı!
MİLLETVEKİLİ ALTAN
Ben onun TİP milletvekili olduğu döneme de rast gelmedim. Yaşım tutmadı yâni… Ama sonradan mizahî bir üslûpla kaleme aldığı “Ben Milletvekili iken” kitabını da, yine aynı sırada okuduğumu hatırlıyorum. Bu kez kitap Bilgi yayınevinden çıkmıştı. Hâlâ kitaplığımda… Yine küçük boy; yayınevinin biraz da kendine özgü şekil ve boyutunda… Biraz ince olsa, yayınevinin başka kitapları gibi, arka cepte taşınabilir olacak; ama hayli kalın…
TİP’in ve özel olarak Çetin Altan’ın parlamento macerasını ve Adalet Partisi ile kavgasını da bu kitaptan öğrenmiştim, ilk olarak…
SOSYALİST ALTAN
Ben Çetin Altan’ı ‘tanıdığım’da, o sosyalistti. Ben de sosyalist olmak üzereydim. Ya da olmuştum… 12 Mart’ta hapse girdiğini hayal meyal hatırlıyorum. Sonra Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün özel affı ile tahliye oldu. Sonra; ‘kıyamet koptu.’ Altan, 12 Mart’tan hemen sonra; yani benim sosyalist harekete katıldığım ilk gençlik devremde; sanki sosyalizmden de, soldan da kopmuştu artık… ‘Devrimci’ romanlar, ‘toplumcu gerçekçi’ edebiyat okuduğumuz sırada Çetin Altan, kendisinden hiç de beklenmeyen bir şey yapmış, ‘dönmüştü’!
RİYAKÂRLIK her daim dimdik ayakta…
Çetin Altan, 90’lı yıllarda politik yazılardan tamamen uzaklaştı. Meselelerin daha derin kökleri olduğunun belki de farkına varmıştı; meselelerin sadece bir politik tercih olmadığını görür gibi olmuştu, sanıyorum. Ve bunun sonucu da; meselelerin çözümünün öyle kısa dönemlerde olamayacağının farkına varması oldu mu acaba? Meşhur ‘enseyi karartmayın’ lâfı, acaba okuyucularına mı yönelikti; yoksa daha çok kendisine mi, bilemedim doğrusu…O da, pek çok ‘aydın’ gibi, ‘son tahlil’de, kendince güzel bulduğu bir ülke ve toplum tasavvur ediyordu. Ve bütün bu tasavvur ideolojileri gibi, bunun yalnızca bir ütopya olduğunun de kıyısından köşesinden farkındaydı. O da, pek çok ‘aydın’ gibi, ümitler, hayaller ve gerçekler arasında zigzag çizmek zorunda kalmıştı. Ama bu zigzagları, başka bir yazının konusu olarak bırakalım.
Yazının başına dönecek olursak, şimdi bu eski hatıraları neden yazdığımı ve düşündüğümü açıklamaya çalışayım. Çünkü, sıkı durun, Çetin Altan’a değişik dönemlerde hakaret edenlerin, onu aşağılayanların önemli bir kesimi, tabiî ancak hayatta kalabilenler; şimdi onun tabutunun önünde, onu övmeye çalışıyorlardı. Bütün o eski kavgalar, uçup gitmişti sanki… Meğer o, bir gazetecinin yazdığına bakılırsa, ‘kalemini hep dik tutmuştu.” Halbuki zamanında hiç de böyle demiyorlardı; onun ‘satıldığından’ dem vuranlar, şimdi ölümünden sonra, onun ‘doğru bildiğini yazdığı”nı yazıyorlardı. Çetin Altan, bunu görseydi; eminim unutulmayacak bir yazı yazardı. Ve kimbilir, ardından kalan da bu yazı olurdu; “enseyi karartmayın değil… Kimbilir… Bir de ders çıkarabiliriz belki: Çetin Altan’ın meslek büyüğü yanılmış yani… O, belki de ‘aydınlar’ı hiç tanımıyormuş! Her şey buharlaşıyor, uçuyor, unutuluyor diye düşünenler varsa eğer; ama hayır; hiçbir şey unutulmadı, unutulmayacak diyen tarihçiler de var bu dünyada…
'Dönek' Altan
“Büyük Gözaltı” (1972), “Bir Avuç Gökyüzü” (1974) ve “Viski” (1976) romanları; adeta ardı ardına yayınlanmıştı. Tam da 12 Mart’tan çıkış dönemiydi… Sosyalist hareketin daha da kitleselleştiği, güçlendiği ve ‘zafer’e doğru yürüdüğü bir sırada, bu romanlar karşısında buz kesenler çok oldu. Altan, sosyalist ve sol dünyadan, onun ayrılmaz parçası olan entelektüel çevrelerden dışlandı. Birdenbire… O, artık bir ‘küçük burjuva’ ve hatta ‘viski içen bir burjuva’ olmuştu, birdenbire… Dahası, ‘toplumcu gerçekçi’ edebiyatın dışına sürüklenmiş; adeta ruhunu yitirmiş bir yazardı. Yazık etmişti kendisine doğrusu…Yine bu sırada (hafızama dayanarak yazmak zorunda kaldım; umarım mahçup olmam) galiba Birikim dergisinde onun son romanı üzerine yazılan “bireyciliğin viski ile intiharı” başlıklı yazıyı, aradan geçen kırk yıldan sonra bile hâlâ hatırlayabiliyorum. Birey de neydi öyle; toplumun ve ‘halk’ın bunca derdi arasında, bunlarla ilgilenmek ne neyin nesiydi? Olsa olsa, sosyalizme “ihanet”ti; Lenin’in deyimi ile “döneklik”ti. Çetin Altan’ın sol ve sosyalist dünya içinde “döneklik”le damgalanması böyle başladı.
Bütün o 70’li yıllarda bu nedenle kendisine sırt çeviren ‘aydınlar’, 12 Eylül sonrasında bu kez Altan’ın Turgut Özal’ı politik olarak desteklemesinden duydukları rahatsızlığı da, yüksek sesle ifade ettiler. O, bayağı bir “yağdanlık”tı; ve hatta “yalaka”ydı. Dahası da vardı; ikinci cumhuriyetçiydi. Cumhuriyete de ‘ihanet’ etmiş sayılırdı artık… Hele oğullarının politik arenadaki çıkışları bile yine babaya yansıtılıyordu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016