Cengiz AKTAR
Denen mealen şu: “hele önce savaş bitsin, savaşı bitirecek iradelerin ve çözümün içeriğinin demokratik olup olmadığına ileride bakarız”.
Memlekette öyle bir hava esiyor ki, Kürtlerin ne isteyip ne istemedikleri, Türklerin ne verip ne vermeyecekleri bile o kadar önemli değil, yeter ki silâh sussun.
Demokrasi açısından taşıdığı riskleri geçtim, bu istikbal, kurulacak barışı tehdit eden mahiyette. Biri başkan diğeri önderlik, iki âdemin dört dudağı arasından çıkacak olan ve dolayısıyla kurumlara dayanmayan barış nasıl kalıcı olabilir?
Türkiye’de yıllarca demokratikleşmenin önündeki esas engelin Kürt çatışması olduğu, çözümünün de demokratikleşmenin dayanağını oluşturacağı konuşuldu.
Hâlâ da konuşuluyor.
Çözümün, demokratik kurumları getireceği, buna mukabil başaktör askeriyenin kendine atfettiği müdahale işlevini de fiilen götüreceği varsayılıyordu.
Hâlâ da varsayılıyor.
Böylesi temel bir nedensellik, belirsiz bir barış ve “belirli” bir başkanlık(lar?) rejimi için nasıl bu kadar kolay unutulur?
Türk modeli başkanlık dayatması teferruat değil, ileride bakılacak bir tadilât hiç değil. Tahribatı bugünden görülüyor. Anayasa yazımını resmen akamete uğratıyor. Ve tepeden tırnağa birparadigma değişikliği anlamını taşıyor.
Sınırsız yetkilerle donatılmış tek adam rejimi bu. Bütün diğer yetkileri geçtim şu kâfi: Yürütmenin başı olmasına ilâveten, bir yasa Meclis’ten çıkamazsa, üyelerinin yarısını kendi diğer yarısını da Meclis’in atadığı AYM’ce denetlenebilecek (yani denetlenemeyecek) olan başkanlık kararnameleriyleyasama yetkisi.
Bu yapı Başbakan’ın önümüzdeki on yılda tasavvurundaki modeli memleketine uygulamak için talep ettiği dikensiz gül bahçesi. Geçmiş icraatına binaen, biat etmemiş tek bir kuruma dahi tahammülü olmayan, en ast işi kendi tasarrufunda gören bir “micromanager”, bir “aydın despot”un muradı.
Bu taleplerin demokrasiyle ve sonuçta çözümle bire bir çeliştiğini görmemek nasıl bir şuur hâlidir? Büyük barış telaffuz edilirken Milliyet’in maruz kaldığı sansür kâfi değil mi?
Diğer taraftan, süreç mecrasında ilerliyor. Kandil fotoğraflarının basında çıkması yeter. Fakat değişimi kalıcılaştıracak kurumsal demokratikleşme ufukta yok. Vatandaşlık dışında, anadil ve ademimerkeziyet mevzuları muğlâkta. “Silahı bırak, siyaset yap” demek kolay da, KCK, otoriter yapısına rağmen, sonuçta siyaset değil mi? Peki, 4. Yargı Paketi KCK’yı tahliye edecek mi? Hayır! Geriye terörle mücadele ve ateşkes kalıyor. Dikkat buyrulursa her ikisi de askerî tınılı.
Bugün risklere dikkat çekenlerin gözüne “Önce Barış” pankartını sokmak, ateşkesin ve silâh bırakmanın yeterli bir dinamik oluşturacağını farz etmektir.
Savaşsızlık hâlinden ibaret bir ortam, demokratik topluma ne zamandan beri kapıyı otomatik açıyor?
Peki, neden savaşı bitirmekle demokratikleşme illâ birarada olamıyor? Aman “dindarlar hazır değil” denmesin. Sırf AK Parti tabanı değil Türkiye hazır.
Çünkü çözümü de bir hizmet olarak telakki eden Başbakan öyle istemiyor. Bu kadar basit!
Sosyal evrimcilik
Barış için demokrasiyi bir müddet unutmaya razı olanların zihninde sosyal evrimci bir toplum tasavvuru var. 1913-2002 arasını paranteze alan, evrimi kesildiği yerden yeniden başlatan, evrelerini de buna göre hesaplayan bir tasavvur bu. Çoğunluğu temsil eden AK Parti ve onun sualsiz liderinin hükmünün tarihi yeniden başlattığına inanan ve bütün toplumsal ilişkilerin resetlenip yeniden başlayacağını ümideden bir ruh hâli. Söze “hele önce bi silâhı bıraksınlar...”, “hele önce bi kalkınalım...” ile başlayan, sağı doğrudan, bir tür solu ise dolaylı kuşatan evrimcilik.
Oysa bu topraklarda (ve dünyada) 1913 ilâ 2002 arasında yığınla iş oldu, günahıyla sevabıyla... Kurumlar yıkıldı, yenileri kuruldu. Kuruluş döneminin “temsiliyet ve meşruiyet defolu” kurumlarının çatırdadığı dönemdeyiz. Kuruluş zihniyetinin dışladığı iki ana unsur dindarlar ve Kürtler (diğerleri, gayrımüslimler dışlanmakla kalmadılar, yok edildiler) mutlak iktidarlara ve vesayetlere başkaldırdılar. Uzun ve zor mücadeleler sonunda aktörleştiler. Demokrasiyi bu mücadeleler taşıdı.
Şimdi yeni bir toplumsal birlikteliğin tarifine ihtiyaç var. Ve daha fazla demokrasiye ihtiyaç var. Sade Kürtler değil, herkes için.
Ali Bayramoğlu’nun dediği gibi “Böyle giderse, bu istikamette bir anayasa kabul edilirse, Türkiye bu kez yıllarca siyasetin, beteri siyaset adına ‘başkan’ın tahakkümünü kırmak için mücadele edecektir.”(Yeni Şafak 8/2) Tek bir başkanın da değil, ilâveten “önderliğin”...
Karşı karşıya kaldığımız ölümcül paradoksları görmek ve aşmak zorundayız. Şifanın ilacı Baldıran zehri değil, olmamalı.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTBİRİNCİ PARTİ KARASIZLAR... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞHUKUKTAN UZAKLAŞAN NEYE TUTULUR? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBu kadar şirket kanunsuz iş yaparken ‘devlet’ neredeydi? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMuhsin Batur’un utanıp anlatamadığından gururlananlar... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTCMB'den gelen itiraf 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALAnton Çehov’un silahı gibi… 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTotalitarizmin meşrulaştırılması Müslümanların adalet tasavvurunu zedeledi 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKendi yaptığınla muhalefeti suçlama yeteneği 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATOPLUMSAL BARIŞIN HUKUKSAL TEMELLERİ; DEMOKRATİK TOPLUMUN İNŞASI... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan, DEM Parti, dağda kart kurttan Kürde 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan siyaseten hata mı yaptı? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020